Haber/ Didar DEMİRCİ

İzmir Valiliği’nin 26 Mayıs – 1 Haziran tarihleri arasında toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin pandemi nedeniyle yasaklandığı yönündeki kararını telefonla bildirmesine tepkiler sürüyor. Konuya ilişkin İzmir Demokrasi Güçleri, İzmir Barosu Konferans Salonunda basınla bir araya gelerek açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, söz konusu yasağın Anayasanın 34’üncü maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere tarafı olduğumuz tüm uluslararası sözleşmelerde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına aykırı olduğu vurgulandı.

Keyfi yaptırımlar söz konusu

İzmir Valiliğinin almış olduğu bu kararı, salgın bahane gösterilerek belirli gruplara keyfi şekilde yaptırımlar uygulanması yönünde değerlendiren İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, ortak açıklamada şu noktalara değindi:

“İzmir Valiliği kararına göre ekonomiyle ilgili toplantılar yapılabilmekte, spor faaliyetleri devam etmekte, ticari toplantılara izin verilmektedir. Buna karşın basın açıklaması, miting ve oturma eylemi gibi muhalefetin sesini duyurma araçları olan etkinlikler tümüyle yasak kapsamında bulunmaktadır. Söz konusu yasağın yasayla düzenlendiği şekilde, demokratik bir toplumun gereği olarak sağlığı korumak amacıyla getirildiğini söylemek mümkün değildir. İzmir Valiliğinin yasağı, toplumun bir kısmını söz söylemekten alıkoyan, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer alan istisnai halleri kötüye kullanan, evrensel kurallara aykırı ve keyfi bir yasaktır. Bu yasağın temel hak ve özgürlüklerin sürekli surette sınırlandırıldığı, halkın söz söyleme hakkının tamamen ortadan kaldırıldığı bir ülke tahayyülünde olanların kendi zihinlerindeki karanlık ülkeyi yaratmak için ortaya konulduğunu biliyoruz. Pandemiyi bahane göstererek alkolü yasaklayanlar, barışçıl gösterileri engelleyenler, yaş gruplarına özel sokağa çıkma yasakları ilan edenler bir taraftan fabrikalarda yüzlerce insanı bir arada çalıştıran, otobüsleri tıka basa dolduran, lebaleb kongreler yapılmasına izin verenlerdir. İşçiye ve emekçiye reva görülen pandemi cezaları orta yerdeyken aynı cezaları AKP kongrelerine uygulayamayanların salgınla mücadele ettikleri iddiası safsatadan ibarettir. Mafya siyaset ilişkilerinin orta yere döküldüğü, yurttaşların maruz bırakıldıkları açlığa isyan ettiği günlerde İzmir Valiliğinin aldığı kararın yurttaşların sesini kısmak için alındığının farkındayız. Bu haksız, hukuksuz, taraflı ve ayrımcı kararı kabul etmiyoruz. Anayasal haklarımıza sahip çıkmaya dün olduğu gibi bugün de devam edeceğiz.”

Karar yargıya taşındı

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları, İzmir Valiliğinin 7 gün süreyle eylem yapılmasını yasaklama kararının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) maddeleriyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sayısız kararına aykırı olduğu gerekçesiyle İzmir İdare Mahkemesi’ne iptal başvurusunda bulundu. İdare Mahkemesi’ne verilen dilekçede, “Daha önce alınan hukuksuz kararlarda olduğu gibi, bu kararın da COVİD-19 ile mücadele kisvesi altında alınan, tamamen hukuki dayanaktan yoksun, keyfi bir karar olduğu aşikârdır. Anlaşılan o ki, ülkemizde artık olağanüstü hal ilan edilmesine gerek dahi kalmadan ve Anayasa’da ve yasalarda yer aldığı şekilde temel hak ve özgürlükleri yasa ile dahi kısıtlamaya gerek duymadan, aleni bir şekilde fiilen olağanüstü bir yönetim şekli ile karşı karşıyayız” ifadelerine yer verildi.