Haber/ Hakan DİRİK

 Uluslararası Monsanto şirketi ve benzerlerinin 'glifosat' içerikli 'Round Up' gibi tarım zehirlerinin yasaklanması ve şirketin lisansının iptal edilmesi için açtıkları dava, kazanılmasının ardından istinaf mahkemesinden döndü. Önce çiftçiler lehine karar veren idare mahkemesi, istinaf mahkemesinin bozma gerekçesine uydu. Bu kez çiftçilerin avukatı Senih Özay karara itiraz etti.

İzmirli Avukat Senih Özay, Bergamalı çiftçiler Hamza Kural ve Tahsin Sezer'i temsilen kanserojen olduğu tescillenen “glifosat” maddesini içeren ürünlerin Türkiye'de de yasaklanması, piyasadan toplanması, “Round Up” ve benzeri ürünleri satan Monsanto gibi şirketlerin lisanslarının iptali için önce Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurdu. Bakanlıktan gelen olumsuz yanıt üzerine Ankara 18. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. 2018 yılında başlayan davada, çiftçi kuruluşları meslektaşlarının, Monsonta şirketi de davada bakanlık yanında müdahil olarak yer aldı.

İLK DAVAYI KAZANDILAR

Monsanto'nun ürünlerinde “glifosat” bulunduğunu kabul ettiği, ancak Dünya Sağlık Örgütü'nün aksi görüşüne rağmen “zararsız” olduğunu ileri sürdüğü duruşmalar sonunda mahkeme, çiftçileri haklı buldu. Ancak bakanlık ve Monsanto şirketi, davayı istinaf mahkemesine taşıdı. İtirazı görüşen Ankara 10. Bölge İdare Mahkemesi ilginç bir karara imza attı. Davaya müdahil olan Çiftçi-Sen temsilcisi ve avukatı Burhan Güneş'in dava harcını yatırırken “Ziraat Mühendisleri Odası” ibaresi yazıldığını gerekçe göstererek kararı bozdu. Üstelik alışılmışın dışına çıkarak, ilk mahkemenin verdiği “iptal” kararını da bozdu.

YENİ HEYET YENİ KARAR

Dosya yeniden Ankara 18. İdare Mahkemesi'ne geldi, ancak bu kez mahkeme heyeti aynı değildi. İstinaf mahkemesinin usule ilişkin bozma kararına rağmen dosyayı esas yönünden yeniden değerlendirerek bakanlık ve şirket lehine karar verdi. Karar, Mahkeme Başkanı Sadık Akgöz'ün itirazına rağmen, heyete yeni katılan Hatice Başcı ve Songül Açıkgöz'ün çoğunluk oylarıyla alındı. Akgöz, karşı oyunun gerekçesinde “Dosyanın içeriğinden anlaşılacağı üzere alınan bilimsel görüşler dahilinde glifosat içerikli tarım ilaçlarının birçok ülkede kullanımının yasak olması, birçok Avrupa ülkesinde de kullanım için süre sınırlaması getirildiği birlikte değerlendirildiğinde mevcut tarım ilaçlarının ileri düzeyde incelemelere tabi tutulmadan kullanımının serbest olmasının sağlık açısından telafisi imkansız zarar doğuracağı kanaatiyle oy çokluğuyla alınan karara katılmıyorum” görüşlerine yer verdi.

DAVA KAPATILMAK İSTENMİŞ

Kararı değerlendiren Senih Özay, Monsanto firmasına karşı Amerika'da yüksek tazminat kararları verilmeye başlandığını anımsattı. Mahkemenin bozma kararına uyması nedeniyle bu kez kendilerinin istinafa gideceklerini kaydeden Özay, şunları söyledi:

“Biz de bakanlığa 'halkına acı, bunları toplat, ruhsatı geri al' dedik. Ancak almadılar. Açtığımız davada mahkeme baktı, araştırdı, soruşturdu ve iptal kararı verdi. Ancak istinaf mahkemesi, müdahillik harcında Çiftçi-Sen yerine yanlışlıkla yazılan 'Ziraat' ibaresini bozma için gerekçe saydı. 18. İdare Mahkemesi'nin müdahil hatasını düzeltip yeniden iptal kararı vermesi beklenirdi. Ama hiç haberimiz olmadan mahkemenin iki üyesi değişmiş. Mahkemenin bilirkişisine gerek görmeden dava kapatılmış. Yine de mücadeleyi bırakmayacağız. Bu kez biz istinaf mahkemesine gideceğiz.”

SİCİLİ KABARIK

Türkiye'de serbestçe satılan ve büyük bir ironiyle “tarım ilacı” denilen RoundUp ve benzeri “tarım zehirleri” üreticisi Monsanto'nun sicili oldukça kabarık. Gıda, ilaç ve kimyasal şirketi Bayer tarafından satın alınan Amerikan merkezli Monsanto, aynı zamanda dünyanın en büyük GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) tohum üreticileri arasında. Şirketin ürünlerinde kullandığı “glifosat” için Dünya Sağlık Örgütü’nün kansere ilişkin uzman kuruluşu IARC, “insanlar için kanserojen olduğu” değerlendirmesinde bulunuyor.

ABD, MAHKUM ETTİ

Şirkete karşı açılan davaların en ünlüsü, Amerika’da bir okulda bahçıvan olarak çalışan Dewayne Johnson'ın açtığı. Johnson, Monsanto’nun ürettiği ve Türkiye’de de yaygın biçimde kullanılan “Round Up” adlı bitki zehiri nedeniyle kansere yakalandığını ileri sürerek açılan davada, şirketi 289 milyon dolar tazminata mahkûm ettirdi. Karar yüksek mahkeme tarafından da onanarak glisofatın kanserojen etkisi tescillendi. Aynı şekilde Fransa’da da mahkeme, Monsanto’yu, zararlı otları temizleme ilacı olarak satılan Lasso’yu teneffüs eden çiftçi Paul François’yı zehirlemekten suçlu buldu. Bayer, Monsanto'yu 66 milyar dolara satın alırken, hakkında açılan dava sayısının 8 bini bulduğunu duyurmuştu. Şirket son olarak 10.9 milyar dolar gibi devasa bir rakamı ödemek için “anlaşma” yolunu seçmişti.

İNSANLIĞA KARŞI SUÇ

Monsanto üzerinden tarım zehirlerine karşı mücadele uluslararası boyutta da sürüyor. Avukat Senih Özay, şirketin 'insanlığa karşı suç' işlediğini ileri sürerek Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) dünya liderlerini de içeren yargılama istiyor.

DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK

Roma Sözleşmesi doğrultusunda savaş, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçları yargılamak için oluşturulan UCM’ye benzer bir başvurunun dünyada örneği yok. Başvuru dilekçesinde Monsanto şirketinin o dönemki Başkan ve CEO’su Hugh Grant, Yardımcısı Brett D. Begemann, sıralı diğer yöneticileriyle birlikte Türkiye ve Ortadoğu Sorumlusu Onur Çamili, Bayer CEO’su Werner Baumann, Türkiye CEO’su Huber Braun’un da aralarında bulunduğu 24 kişi “sanık” sıfatıyla yer alıyor.

Şansölye Angela Merkel’den Kraliçe 2. Elizabeth’e, Mark Rutte’den Putin’e ülke liderleri de önlem almak bir yana şirketle işbirliği içinde olmakla suçlanıyor. Monsanto’nun 1901’de başlayan, ABD ordusunun Vietnam’da kullandığı “Agent Orange”ı da kapsayan “zehirli sicili”yle birlikte Türkiye'deki serüveni de dava dosyasında yer alıyor.

Özay, Monsanto’nun Türkiye’de de gerçekleştirdiği “zehir ticareti”ne karşı başvurulardan sonuç alamadıkları için hukuki mücadeleye giriştiklerini vurguluyor. Monsanto firması ve onun tehlikeli faaliyetlerine karşı önlem almayan devlet sorumluları, birçok uluslararası sözleşmeyi ihlal etmiştir” diyor.

ŞEYTANİ TİCARET

Avukat Özay, “UCM, Monsanto’yu durdurmazsa, bu firma küresel operasyonlarını Bayer adı altında sürdürecektir. Yaptıkları, bir yandan insanları ve besin zincirini kâr için zehirleyip öte yandan sağlıkları bozulan insanları tedavi edip para kazanarak yürütülecek şeytanca bir ticari yaklaşımdır” diye konuştu.