CUMHURİYET Gazetesi davasında 7 ismin mahkemenin oy birliğiyle tahliye edilmesinin ardından Avukat Bahri Bayram Belen, İstanbul Adalet Sarayı önünde bekleyen gruba yönelik bir konuşma yaptı.

Belen konuşmasında şunları söyledi:
"Bizim ülkemiz olağanüstü dönemlerde siyasal davalara ve siyasal iddianamelere yabancı değil. Ancak siyasal saiklerle açılan davalar, gerek bizim ülkemizde gerekse diğer ülkelerde, tarihin, hukukun karanlık çöplüklerine atıldılar. Bu dönemde, olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Cumhuriyet iddianamesi de, bu dönemdeki haksız iddianamelerden, haksız hukuk uygulamalarından, adaletsizliği doğuran, hukuk güvenliğini ortadan kaldıran uygulamalarından biri . Bunun dışında, milletin iradesiyle seçilmiş milletvekilleri, yerel yönetim temsilcileri, yine başka gazeteciler, başka düşün insanları ve yazarlar, hukuki dayanağı olmayan iddianamelerle suçlanıyorlar. Onların da birçoğu maalesef cezaevinde tutuklu.

Çünkü tutuklamayan yargıçlar, salıveren yargıçlar, iddianame düzenlemeyen savcılar, tahliye isteyen savcılar da, ya meslekten ihraç ediliyorlar ya da haklarında yine hukuki olmayan iddialarla dava açılıyor ve tutuklama kararları çıkabiliyor. Bu tablo, ülkede hukuk güvenliğinin kalmadığının en somut örneklerinden biridir. Bugünkü davaya bakan mahkeme heyetinin gerek savunmanlara, gerekse yargılanan arkadaşlarımıza tutumu kibardı. Ama onlar da biliyor, biz de biliyoruz ki, bu davada bu iddianamenin bütün dayanaksızlıklarına karşın, hepsinin tahliye kararını verebilmek öyle kolay bir şey değildi. Ama bugün hem ülkemizdeki hukukçuların, hem ülkemizdeki gazetecilerin, ülkemizdeki aydınların ve demokrasi yanlılarının ve bu davaya desteklerini eksik etmeyen milletvekili arkadaşlarımızın iç destekleriyle ve yurt dışındaki demokrasi yanlılarının, basının ve hukuk kurumlarının destekleriyle ve dayanışmalarıyla bir nebze adım atmış oluyoruz. İnanıyorum ki, bu süreç bir süre sonra sona erecek. Bu sürecin bir süre sonra sona ereceği dünden belliydi; bugün bununla ilgili ilk adım atıldı.

Tahliye edilmeyen gazeteci arkadaşlarımıza, avukat arkadaşlarımıza üzülüyoruz. Aslında, belki de katedilen mesafeye ve şu dayanışmaya sevinmeliyiz, teşekkür etmeliyiz. Bu dayanışma aslında tutuklu kalan arkadaşlarımızın sıkıntılarından çok daha önemli. Geleceğin hukuk güvenliği açısından, demokrasi açısından muştusudur.

Bu bakımdan böyle bir gelişmeyi böyle bir siyasal dönemde önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Hatta Cumhuriyet Gazetesi gibi bir gazeteyi siyasi bir İslam hareketinin propagandasını yapmasıyla suçlayıp sonra onları, ailelerini, avukatlarını o suçlamayla sınırlandıran uygulama da bugün ortadan kalktı. Bunun da önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum."

Davayı başından beri takip eden Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri de konuşmalarıyla davayla ilgili desteklerini sürdüreceklerini belirtti.

fotograftahliye-edilen-cumhuriyet-yazar-ve-yoneticileri-silivriden-ayrildi_1241_dhaphoto1
Haklarında tahliye kararı verilen Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Musa Kart, Güray Tekinöz, Turhan Günay, Önder Çelik ve Hakan Kara, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi'nden gece yarısı salıverildi. Cumhuriyet yazarı ve yöneticilerini cezaevi önünde, CHP milletvekilleri, aileleri ve dostları karşıladı.

İstanbul 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart, yazar Hakan Kara, gazete yöneticisi Önder Çelik, okur temsilcisi Güray Öz, gazete avukatları Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör, Kitap eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay hakkında tahliye kararı çıktı. Haklarında tahliye kararı verilen 7 kişi, işlemlerinin ardından gece yarısı sıralarında tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi'nden salıverildi. Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerini cezaevi önünde bazı CHP milletvekilleri, Cumhuriyet Gazetesi çalışanları, aileleri, gazeteciler ve arkadaşları karşıladı.

fotograftahliye-edilen-cumhuriyet-yazar-ve-yoneticileri-silivriden-ayrildi_1241_dhaphoto5

Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart, burada yaptığı açıklamada, "Haksız, hukuksuz ve mesnetsiz suçlamalardan 9 ay tutuklu kaldık. Sevdiklerimizden, yakınlarımızdan, eşimizden ayrı kaldık. Avukat arkadaşlarımız buna keyfi tutuklama diyor. Ama inanın bu süreç içerisinde yüreğimizi kinle ve öfke ile doldurmadık. Bu duygularla yaşayamazdık. Cumhuriyet'i FETÖ terör örgütü ile irtibatlandırmak isteyen iddianame düşmüştür. Savunmam da ifade ettim, bu iddianame düşmüştür. Ama mizahı zerafet ölçülerinde çerçevesinde yapanlar bilirler ki; düşene dokunulmaz. Eğer önyargısız bir denetim, bir çalışma, bir iddianame hazırlanmış olsaydı, görülecekti ki başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerini en sert şekilde eleştiren bir gazeteyi terör örgütleri ile irtibatlandırmak hayalin alacağı bir şey değildir. Tahliye anında çok sevinçli olacağımı düşünüyordum açıkçası. Ama bugün çok sevinçli olduğumu söyleyemiyorum. Ne yazık ki, 4 arkadaşımız hala Silivri Cezaevi'nde yatmaktalar. Gazetecilerin cezaevinde gösteren bir fotoğraf bu ülkeye yakışmıyorum. Diliyorum ve umuyorumki 4 arkadaşımızı da Silivri'den alacağız. En güzel fotoğrafı her birlikte oluşturacağız. İlk günden itibaren hem yurt içinde, hem yurt dışında muazzam bir dayanışma vardı. İlk günden itibaren rahattık, çünkü haklı olduğumuzu inanıyorduk, insanların haklı olduğumuzu bildiklerini görüyorduk. Hepinize teşekkür ediyoruz."

http://ajans.dha.com.tr/images/videos/2017_07/2017_07_29/1644642/istanbul-tahliye_edilen_cumhuriyet_yazar_ve_yoneticileri_silivri_den_ayrildi_2.mp4