İzmir'in tarihi ve doğal güzelliklere sahip Selçuk ilçesinin, tarım arazileri ve zeytinlikler bulunan kırsal Gökçealan ile Kirazlı mahallelerine açılacak taş ocağı için Danıştay'ın verdiği iptal kararından sonra şirket, proje sınırlarında değişiklik yapıp bir kez daha 'ÇED gerekli değildir' raporu aldı. Köylülerin açtığı dava üzerine bu kez de İzmir 6'ncı İdare Mahkemesi, önceki karara atıfta bulunarak, zeytinlikler burada bulunduğu sürece taş ocağının yapılamayacağını vurgulayıp, yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Tarihi Efes Harabeleri ile Meryem Ana Evi'nin de bulunduğu, Türkiye'nin tarihi ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken yerlerinden Selçuk'a bağlı Gökçealan ve Kirazlı mahallelerine 2014 yılında taş ocağı kurulması için hazırlıkların yapılması, vatandaşların tepkisini çekti. Taş ocağının kurulmaması için köylüler ve çevreciler adına avukat Cem Altıparmak, idare mahkemesine dava açtı. İzmir 1. İdare Mahkemesi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün verdiği 'ÇED gerekli değildir' kararını iptal etti. Bunun üzerine şirket, 2015 yılının Mart ayında kararı temyiz etti. Dosyayı inceleyen Danıştay 14'üncü Dairesi, köylüleri sevindiren bir karara imza attı. Mahkemenin kararını onayan Danıştay'ın kararında, "Ruhsat sahasında işletme izin sahası ve kırma- eleme sahası sınırlarından itibaren 3 kilometrelik alan içerisinde yoğun ve geniş yayılımlı zeytinlik alanlar bulunmaktadır. Söz konusu zeytinliklere sınır komşusu olan, işletilmesi planlanan dava konusu kalker ocağı, kırma-eleme tesisinde zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulması hayatın olağan akışına aykırıdır. 3573 sayılı Kanun uyarınca zeytinlik sahalarına 3 kilometreden daha kısa mesafede kurulması mümkün olmayan tesislerden olan dava konusu kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi için verilen 'ÇED gerekli değildir' kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Ayrıca, ÇED gerekli değildir kararı 12.24 hektarlık kısım için verildiği, oysa faaliyet konusu ruhsat alanı 99.97 hektar olduğundan, bu da yönetmelikte belirtilen 25 hektarlık sınırdan daha büyük bir alanı kapsamaktadır" denildi.


SINIRLARI DEĞİŞTİRDİ, TEKRAR KARAR ALINDI


Danıştay'ın verdiği iptal kararından sonra şirket, yeni bir plan yaptı ve proje sınırlarında değişiklik yaptı. Şirketin yeniden yaptığı başvuruyu değerlendiren Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, değişiklikleri kabul edip yeniden 'ÇED gerekli değildir' kararıyla, projenin hayata geçirilmesine onay verdi. Bu gelişme üzerine bir kez daha doğaları için harekete geçen köylüler, idare mahkemesine dava açtı. Köylülerin başvurusunu inceleyen İzmir 6'ncı İdare Mahkemesi, önceki kararlara atıfta bulunarak, zeytinlikler burada bulunduğu sürece, taş ocağının yapılamayacağına işaret edip, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Türkiye'deki ilk organik pazarlardan birini kuran, bölgeye özgü üzüm ve kiraz yetiştiren köylüler, bu kararla sevinç yaşadı. Köylüler, bu bölgede en iyi şekilde yetiştirilen 'Osmancık' cinsi üzüm ile bölgenin özel kiraz türünün kurtulduğunu ifade etti. Köylüler adına dava açan avukat Cem Altıparmak ise "Gökçealan ve civarı özel bir iklime sahip. Burası Osmancık üzümlerinin nadir yetiştiği bir bölge. Organik tarım bölgesi. Geniş yayılımlı zeytinlikler var. Bu proje 2014 yılından bu yana üçüncü kez karşımıza geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kesinleşmiş mahkeme kararlarına karşın iki kez bu projeye 'ÇED gerekli değildir' kararı verdi. Biz köylülerle birlikte bu tür hukuk dışı kararları vermekte ısrar eden bürokratlar hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmaya karar verdik. Yakında bu suç duyurularımızı yapacağız" dedi. DHA