Haber/ Didar Demirci

Gazeteci Nagehan Alçı, 17 Mayıs 2021’de ‘AVM’ler açık, okullar kapalı… Kademeli normalleşme hayırlı olsun’ başlıklı köşe yazısı eğitim çevrelerinin eleştirisine neden oldu. Sosyal medyadan da konuya ilişkin #Nagihansusçöpkonuş etiketli 10 bini aşkın tweet atıldı. Söz konusu köşede Alçı’nın tepki çeken ifadeleri ise şu şekilde:

“İşin acı tarafı okulları açmak konusunda kamuoyu bile olmaması… Hiç boşuna "Öğretmenler uzaktan eğitim istemiyor, okullarına kavuşmak istiyorlar" demesinler… İsteyen insan ses çıkarır. Hani neredesiniz öğretmenler? Okullar açılsın diye ses çıkardığınızı duyamadık bugüne kadar. Onun yerine açılan sınıfları okutanlar "Bu haksızlık" diye feryat ediyorlar… Aşı için feryat ettiğinizi de görmedik. Aşı olmadan okul açılmasın diyorsunuz ama aşıya ulaşmak için etkili bir kampanya neden yapmıyorsunuz? Ben devamlı yazıyorum öğretmenlerin aşıları nerede diye ama hani sizden destek? Maalesef siyasetçisiyle, eğitmeniyle, eğitim sendikasıyla okulların açılmaması için adeta bir milli mutabakat var. Bir ayrık otu ben ve benim gibi üç-beş kişi… Ne diyeyim… Kısacası bu seneyi okulsuz kapatıyor bu ülke. Ve bu bir sorun bile değil çoğunluk için. Okula gitmek yasak ama anne-baba ile AVM gezmek serbest… İyi gezmeler!”

‘Çabalarımız görmezden geliniyor’

Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, Alçı’nın köşesindeki sözlerini değerlendirdi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) olarak salgın döneminde de kamuoyunun dikkatini eğitim alanına çekmek için büyük bir uğraş verdiklerini ve vermeye de devam ettiklerini vurgulayan Beyazadam, salgının giderek eğitim krizine dönüştüğünü öne sürdü. Ayrıca Beyazadam, salgın sürecinde bilim çevrelerinden ve sahadan aldıkları bilgi doğrultusunda hareket ettiklerini hatırlatarak, “En baştan bu yana Eğitim Sen olarak genel merkez düzeyinden tutun da şubelere varıncaya kadar bir yılı aşkın süredir karar alıcıları kolektif bir akla davet ettik. Bu özellikle sahada olan bizlerin görüşleri alınmadan dayatmacı bir üslupla yapılan her türlü iş ve işlemin, alınan kararın yarar getirmeyeceğini ifade ettik. Maalesef bu kanaatimizde de haklı çıktık. Sürecin başladığı günden bu yana zaman zaman eğitim camiasına yönelik ya da bu konuda eğitim ve bilim emekçilerinin çabalarını, taleplerini görmezden gelen anlayışlar oldu. Bu anlayışları kimi zaman maalesef bakanlık yetkilileri ağzından gördük. Özellikle bütçe görüşmelerinde öğretmenlerin aldığı maaşı da yük gören anlayışlar da oldu. Onun dışında özel sektörün yürütücüleri veya temsilcilerinin, kamuda emek veren eğitim emekçilerinin bu konuda özellikle kapalı olan okullardan memnunmuş gibi yaratmaya çalıştıkları algı yönetimine şahit olduk. Ne yazık ki bu içinde bulunduğumuz dönemlerde de devam ediyor. Özellikle bu günlerde basına yansıyan kimi köşe yazarı adı altında vicdani ahlaki ve nesnel ölçütlerden uzak olan kimi basın mensuplarının değerlendirmeleri bizi oldukça üzüyor” diye konuştu.

İktidarın sorumluluğu

Eğitim Sen olarak ilk günden beri kamuoyu gündemine aşılama ve yüz yüze eğitimin önemi hakkındaki görüşlerini getirdiklerini hatırlatan Beyazadam, “Biz Eğitim Sen olarak öğrencilerin okulun açık olmaya dair ihtiyacını görüyoruz ve eğitim emekçileri olarak bunu destekliyoruz. Bütçe görüşmelerinden başlayarak özellikle öğretmen alımının yapılması, temizlik ve hijyen malzemelerinin sorunsuz temin edilmesi ve en önemlisi aşının derhal yapılması gerektiğini aylardır ifade ediyoruz. Unutulmamalıdır ki yüz yüze eğitimin yapılmadığı her süreç, çocuklarımızın okul terk oranını artırmakta, kız çocuklarımızın okullaşma oranını düşürmekte çocuk işçiliğinin önünü açmakta aile içi çocuğa yönelik her türlü sıkıntının örtülmesinin de önünü açmaktadır. Sosyalleşme alanı olarak da düşünülmesi gereken okulların bahsettiğimiz tedbirler alarak ivedilikle yapılması iktidarın anayasal sorumluluğudur. Bizler eğitimin, yüz yüze olması gerektiğini ifade ettik. Fakat bunun sunumu için yetkili sorumluluk sahibi bakanlıktır, iktidardır, kamu yöneticileridir dedik. Nelerin önlem olarak alınacağı uluslararası ölçülerde belli. Bunu yapan ülkeler belli. Pandemi karşısında vatandaşı sadece maske, mesafe ve hijyene indirgemek, sorumluluğu sadece vatandaşa indirgemek, yönetme basiretine veya anlayışına sığmaz diye düşünüyoruz. Alınması gereken önlemler defalarca sendikamızın genel merkezi tarafından dile getirildi. Bununla ilgili bir çok saha etkinliği, eylemliği, basın açıklaması eylem oldu. Basın aracılığıyla bunları duyurduk. Bunun ötesinde bilimsel araştırmalar oldu bunları yayınladık. Bu ve bunun gibi sanki hiçbir çalışmamız yokmuş gibi yine öğretmeni itibarsızlaştırmaya çalışan bir algıyla karşı karşıyayız. Kınadığımızı belirtmek isteriz. Kamu vicdanı olan biteni biliyor” şeklinde konuştu.

Nagehan Alçı Hangi Ülkede Yaşıyor?

Alçı’nın köşe yazısına karşı bir tepki de Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Necip Vardal’dan geldi. Vardal, “Nagehan Alçı’nın hangi ülkede yaşadığını doğrusu merak ediyorum. Galiba yandaş olmak böyle bir şey! A Haber izliyor, Sabah Gazetesi okuyor ki 1 yıldır pandeminin çıktığı günden beri Eğitim Sen şubeleriyle birlikte bir süreç yürütüyor. Okulların açılmasına yönelik olarak, öğrencilerin uzaktan eğitimde yaşadıkları sorunlara yönelik olarak, yüz yüze eğitimin neden gerekli olduğuna ilişkin olarak, eğitimde yaşanan fırsat eşitsizliğine yönelik olarak yazdıkları, söyledikleri, çizdikleri neredeyse bu konuda 10 binlerce görüş, düşünce, değerlendirme var. Bakanlık görüşmelerinde sunulan raporlar var. Sosyal medyada yürütülen süreç var. Nagehan Alçı’nın bu ülkede yaşadığından emin değilim. Onu bu kadar görmez yapan, toplumsal körlüğe sebep olan bir şey var mı? Gerçekten anlaşılacak bir durum değil. Sonuçta öğretmenlerin bir örgütlülüğü var. Bu doğrultuda beklentilerini isteklerini kamuoyuyla paylaşıyorlar. Sendikalarını yok sayarak bu konuda hiçbir adım atmadığını söyleyerek ne yapmaya çalışıyor? Psikiyatrik bir vaka. Biraz sosyal medyaya baksa, biraz Birgün, Evrensel okusa iyi olur. Bir insanın ne kadar lokal, fanus içinde yaşam sürdürdüğünün göstergesidir bu köşe. Siyasi iktidar bu konunun asıl sorumlusudur. Sen iktidara hiçbir şey söyleyeme, bir kelam edeme, söylediklerini dolandır, ima et ama öğretmenleri, eğitim emekçilerini, örgütlerini açıktan hedef al. İzmir’de yaptıklarımızı toplasanız neredeyse dünyanın etrafını bir kere dönecek kadar etkili. Görmeyen göze, duymayan kulağa başka ne yapılabilir doğrusu bilmiyorum” açıklamasını yaptı.