Murat Bakan, “İnsan eliyle ekosistemi bozuyor, canlı ve cansız doğayı katlediyoruz. Yaşam bizden yardım bekliyor. Tüm dünyada gündemi çevre mücadelelerinin belirleyeceği günlere doğru gidiyoruz. Sivil toplum örgütleri olsun, çevreci avukatlar olsun, sıra kendisine gelen vatandaş olsun yaşam için sesini yükseltiyor. Bu itiraz Gezi’den Cerattepe’ye, Efemçukuru’ndan Balıklıova’ya uzandı; incirler, zeytinler, orkinoslar dile geldi. Gerçek bir yaşam mücadelesi veriliyor. Bizim için asıl beka sorunu; küresel iklim krizidir!” dedi.

Anlaşmaya imza atılmalı

İklim değişikliğiyle mücadeleyi ve sera gazı salınımlarının kısıtlanmasını hedefleyen ‘Paris İklim Anlaşması’nın önemine dikkat çeken CHP’li Bakan, “Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkeler, sera gazı emisyonunu 2030’a kadar 56 milyar ton düşürmeyi ve bu sayede küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı hedefliyor. Hem dünya hem de geleceğimiz için son derece önemli olan iklim krizi konusu AKP iktidarının gündeminde bile değil. Devlet olarak çocuklarımızın geleceği için anlaşmaya taraf olmalıyız” ifadelerini kullandı.

Öğrenciler ayakta

İklim krizi ile ilgili dünya genelinde öğrenciler tarafından yapılan protestoları örnek gösteren CHP’li Bakan, “Avrupa’da öğrenciler, ‘Ölü gezegende gelecek olmaz’ (#NoFutureOnADeadPlanet) sloganıyla her Cuma düzenledikleri iklim gösterileriyle iklim politikalarına dikkat çekiyor ve hükümetleri doğru politikalar almaya çağırıyor. Bizim için asıl beka sorunu; küresel iklim krizidir" diye konuştu.

Topyekûn mücadele

Küresel ısınma ile topyekûn mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Bakan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "JES’ler, RES’ler, HES’ler, altın madenleri, taş ocakları, balık çiftlikleri, nesli tükenmek üzere olan kuşlar ve diğer canlı türleri… İnsan eliyle ekosistemi bozuyor, canlı ve cansız doğayı katlediyoruz! Yaşam bizden yardım bekliyor! Bu konuları defalarca TBMM gündemine taşıdık, iktidarın derdi değil. Mutabık olduğumuz Hayvan Hakları Kanununu dahi çıkarttırmadılar. Küresel iklim krizini tüm yönleriyle ele alarak üreticiden tüketiciye, devletin ilgili kurumlarından yerel yönetimlere kadar birbiriyle koordineli çalışacak şekilde topyekûn bir mücadele başlatmalıyız.”