AKP'nin İzmir'de hayata geçirmeyi planladığı en büyük projelerden biri olan Körfez Geçiş Projesi'ne verilen 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu' kararına karşı, iki ayrı dava açıldı. Meslek örgütleri ve bazı vatandaşların İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi'nde açtığı 'ÇED iptal' davasında bilirkişi raporları tamamlandı. 11 kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda, projenin 1/100 bin ölçekli İzmir -Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planına işlenmediği, bu planın temel ilkeleri ve öngörüleri ile de uyumlu olmadığı, ÇED raporunun yeterli olmadığı görüşüne yer verildi.

2011 Genel Seçimlerinde İzmir'den milletvekili adayı olan Binali Yıldırım'ın kentle ilgili 35 projesi arasında yer alan İzmir Körfez Geçiş Projesi'ne verilen 'ÇED olumlu' raporunun iptali için, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı bazı meslek odaları ile 80 kişi dava açtı. İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi tarafından atanan bilirkişiler, raporunu tamamladı. Geniş kapsamlı değerlendirme yapan bilirkişiler, projenin 1/100 bin ölçekli İzmir -Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planına işlenmediği, bu planın temel ilkeleri ve öngörüleri ile de uyumlu olmadığı görüşüne yer verdi. Raporda, çevresel etkileri anlamında önemli eşik değerleri olan bir projenin kentin mekansal gelişimine ve doğal varlığa entegrasyonu için Ulaşım Ana Planı ile birlikte, tüm diğer ölçek ve kapsamdaki mekansal plan çalışmalarına gereksiniminin bulunduğu kaydedildi. Bilirkişi heyeti, ÇED dosyasında toplamda 19 milyon 870 bin 542 metreküp tarama çalışması yapılacağının belirtildiğini hatırlatarak, bu miktardaki malzemenin özelliğinin bilinmeden, nasıl bertaraf edileceğine ve bu faaliyetlerin İzmir Körfezi ekosistemine yapacağı etkilerine ilişkin değerlendirmelerin yetersiz olduğu kanaatine vardı. Projenin koruma alanları ve Gediz Deltası sulak alanı üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerin yeterince incelenmediği de yine raporda yer alan bir diğer ayrıntı oldu.


'MEVZUATA UYGUN DEĞİL'


Bilirkişi raporunda, projenin kuzey aksının çok önemli bir doğa koruma alanı içerisinden geçtiği, bölgede uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış alanların ve koruma statülerinin bulunduğu, güzergahın güney bölümünde de tescil altına alınmış koruma statülerinin ve korunacak tarım alanlarının bulunduğu belirtilerek, koruma statüleri açısından ortaya konan güzergahın mevzuatla uygun olmadığı, planlama ilke ve esasları ile de bağdaşmadığı dile getirildi. Raporda "Projenin uygulanması halinde bu bölgede giderilmesi mümkün olmayacak zararların ortaya çıkabileceği kanaatine ulaşılmıştır" denildi. Yine projenin Çiğli çıkışından otoyol bağlantısına kadar olan kısmında geniş kapsamlı bir dolgu faaliyetinin söz konusu olacağı ve inşaat kalemi nedeniyle de canlı hayatının olumsuz etkileneceği vurgulandı.


BİLİRKİŞİLER ÖNERİSİNİ SUNDU


Bilirkişi raporunda ayrıca projeye dair öneriler de sunularak şu görüşlere yer verildi:

"50 metre aralıklı viyadük ayaklarının mimari açıdan iyi görünmeyeceği, İzmir'in ufuk çizgisini Mavişehir-Çiğli yönüne doğru bozacağı, İzmir'in araç giriş ve çıkışları yönünden alternatiflerinin son derece yetersiz olduğu, bu güzergahın mevcut proje yerine doğuya doğru kaydırılmış yeni bir konumdan geçmesinin daha uygun olacağı, doğal yaşam alanlarını tehdit etmemesi gerektiği, İzmir'e sembol oluşturacak güzel bir mimariye kavuşturulması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır."

Bilirkişiler, İzmir'de proje kapsamında kalan belediyelerin görüş ve önerilerinin de önemli olduğunu belirtti. Bilirkişiler, ÇED raporu ve eklentilerinin bütündeki eksiklikleri göz önünde alındığında, raporun yeterli ve uygun olmadığı sonucuna vardı.

'KAÇAK BİR İMALATA DOĞRU GİDİYORUZ'


Açılan 'ÇED iptal' davasına, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yanında müdahil olan İnciraltı Bahçelerarası Narlıdere Bölgesi Körfez Geçiş Platformu, İnciraltı Yeni Kale Askeri Tesisleri önünde açıklama yaptı. Platform adına açıklama yapan Avukat Mustafa Kemal Turan, "İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, projenin yapılmasını istiyor ama mahkemeye katılmıyor. Bununla ilgili konuya katılmayacaksa, hangi konuya katılacak. Tüm bürokrasi ile birlikte bu davaya katılması gerekiyor. Projenin tarafı mısın, değil misin? Biz de burada kaçak bir imalatın yapılmasını istemiyoruz. Önce planlama süreçleri bitsin, sonra proje başlasın. Kamu-özel sektörde devletin geleceği satılıyor. Bu sözleşmeler 'ticari sır' diye verilmemekte. Burada firma zenginleşmekte, devlet ise fakirleşmekte. Bunlar açık olmalı. Bütün bürokrasinin davaya somut olarak katılması lazım. Ya davaya katılması lazım, ya da bakanlık tarafında olması lazım. Önce fiziki planlar bitmeli. Fiziki planlar olmadan proje yapılamaz" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin davaya katılmasını isteyen Turan, "Eğer bakanlık yanlış yapıyorsa, gelip davaya katılacaksın ve 'Yanlış yapılıyor' diyeceksin. Bizim amacımız dava açanları yaftalamak değil. Bunun incelenmesi gerekiyor" diye konuştu.

Ortada plansız bir proje uygulaması olduğunu savunan Turan, "Olmayan plan üzerinden ÇED raporu verilmesi doğru değil. Kaçak bir imalata doğru gidiyoruz. Hayali bir ÇED raporu alıyorlar. Hayal projesi üzerine ÇED raporu alınması doğru değil" diye konuştu.

Açıklamanın ardından vatandaşlar dağıldı. DHA