Hazırlayan / Cengiz Kuşçuoğlu

1 Mayıs Dünya’nın birçok ülkesinde İşçi Bayramı olarak coşku ile kutlanır. Ama Türkiye’de 1 Mayıs denilince akla yasaklar ve 1977 yılında İstanbul Taksim’de yapılan kutlamalar sırasında yaşanan katliam gelir. Ancak geçtiğimiz yıl 22 Nisan’da İzmir’de tedavi gördüğü hastahanede yaşamını yitiren duayen gazetecilerden Selahattin Duman’ın bu katliam ile ilintili bir haber yüzünden 12 Eylül 1980 darbesi sonrası cezaevinde yattığı bilinmez.

DİSK öncülüğünde 1977 yılında yasal olarak düzenlenen 1 Mayıs töreninde, daha sonraki yıllarda bir başka siyasi cinayete kurban giderek yaşamını yitiren DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler konuşurken Taksim Meydanı’nda toplanan yüz binlerce kişinin üzerine otomatik silahlarla ateş edilmesi sonucu 34 kişi yaşamını yitirirken 136 kişi de yaralanmıştı.

Ben de o 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’ndaydım. Meydanda toplanan kalabalığın coşkusunu ve açılan ateş sonrası yaşanan kargaşayı gazetecilik öğrencisi olarak yaşamıştım.

1978 yılı 1 Mayıs kutlama hazırlıkları yapılırken ister istemez herkesin aklında bir yıl önce yaşanan katliam vardı. Başta DİSK olmak üzere sol gruplarca yapılan açıklamalarda katliamın başta CIA olmak üzere istihbarat örgütlerince gerçekleştirildiği vurgulanıyordu.

Bu arada ben de “Ankara’nın Babıali’si” olarak bilinen Rüzgarlı Sokak’ta yayımlanan Yeni Ulus Gazetesi’nde stajyer olarak çalışmaya başlamıştım. Yeni Ulus Gazetesi kısa bir süre önce duayen gazetecilerden Kurtul Altuğ’un çıkardığı Yedigün Dergisi ile birleşip tipo baskıdan ofset baskıya geçerek Ankara merkezli Türkiye çapında yayın yapan bir gazete kimliğine bürünme çabasına girişmiş ancak başarılı olamamıştı. Gazeteciliğe adım atışım bu sürecin hemen öncesinde olmuştu.

NAYLON GAZETE

Bu başarısız deneyim sonrası Yedigün kadrosu ile yollar ayrılmış ve Yeni Ulus yeniden tipo baskıya dönmek zorunda kalmıştı. Güner Samlı Genel Yayın Yönetmeni, Selahattin Duman Yazı İşleri Müdürü olarak görevlerini sürdürürken stajyer olmama rağmen bana da iç sayfalardan birinin sorumluluğunu vermişlerdi. Zaten gazete de piyasada satılmayan, Basın İlan Kurumu’nda ilan desteği almak için 3 bin baskı gösterilmesine rağmen gerçekte 300-400 baskı yapan “naylon gazete” konumundaydı.  1977 1 Mayıs katliamını yakından şahit olmuş genç bir gazeteci adayı olarak “CIA’sıyla MİT’iyle…” diye başlayan bildirilerden birisini benim editörlüğüme bırakılan sayfada kullanmıştım. Tabii ki Güner Samlı ve Selahattin Duman’ın bilgisi dahilinde. Nasıl olsa gazete bayilerde satılmıyordu, okuru yoktu.

Ne var ki gazetede kullandığımız bildiri birilerinin dikkatini çekmiş, gerekli mekanizmalar işletilerek Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olan Selahattin Duman hakkında “MİT’e Hakaret” suçunu işlediği gerekçesi ile dava açılmıştı. Ben stajyer olduğum için gazetede doğal olarak adım yoktu. Onun için tek sorumlu Selahattin abiydi.

TARİHE GEÇECEK

Konu gazetenin avukatına havale edildi. İsmini anımsayamadığım, ancak yine Rüzgarlı Sokak’ta bulunan DİSK’e bağlı bir sendikanın da avukatlığını yapan kişi ile birkaç ay sonra tesadüfen karşılaşan Selahattin Duman, “Dava nasıl gidiyor” diye sormuş. Avukat da “Çok güzel bir karar almak üzereyiz. Bu karar Türk basın tarihine geçecek” yanıtını vermiş.

Bunun üzerine Selahattin abi de, bu görüşmeyi takip eden ilk duruşmaya gider. Ancak gidişatın avukatın dediği gibi olmadığı ortaya çıkar. Hâkim, karşısındaki sanık sırasında oturan Selahattin abiye, “Bugüne kadar niye hiç duruşmaya gelmedin? Hadi sen gelmedin, avukatın niye gelmedi” diye sorar. Ve ardından “Hazır gelmişken ifadeni alalım” der. Sonra da “CIA’sıyla MİT’iyle” diye başlayan yazıyı sorar.

Hâkim, “Ben her ne kadar sorumlu yazı işleri müdürü isem de gözlerim ileri derecede bozuk olduğu için gözümden kaçmış” yanıtını alınca “gayri ciddi savunma” gerekçesiyle Selahattin Duman’a 3 ay hapis cezası verir.

Herkes bu davanın Yargıtay’dan döneceği umudunu taşıdığı için karar çok ciddiye alınmaz. Ancak davanın sonuçlanmasından kısa bir süre sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşir ve darbecilerin çıkardığı ilk Kanun Hükmündeki Kararnameler’den birisi de 6 aya kadar ki hapis cezalarının Yargıtay’a taşınamayacağına ilişkin olunca bu yol kapanır. Selahattin Duman’a cezaevi yolu gözükür. Ve 3 aylık hapis cezasını Ankara Kızılcahamam Cezaevi’nde tamamlar.

Cengiz Kuşçuoğlu kimdir?

1957 Aydın Yenipazar Donduran doğumlu. 1977 sonunda Ankara’da yayınlanan Yeni Ulus Gazetesi’nde stajyer olarak adım attığı gazetecilik macerasını 1980 sonrası sırasıyla Ulusal Basın Ajansı (UBA), Nokta Dergisi, Milliyet ve TV8’de muhabir, parlamento büro şefi, haber müdürü olarak 2001 yılına dek sürdürdü. Emekli olduktan sonra 2003-2008 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği’nde Basın Müşavirliği yaptı. 2008 yılı başından bu yana İzmir’de yaşıyor.