“İzmir Çıplak” dediğimizde, turizmciler hep yan yan baktılar. Bu ne biçim laf diye.

Bilmiyorum size de öyle geliyor mu? İzmir turizmine bir türlü bir elbise giydiremiyoruz. Tamam; çıplak değil ama giydiği elbise yamalı bohça gibi. Biraz ondan, biraz bundan, üstüne az da şundan. Patchwork dediklerinden. Çok renkli, ama tanımlanamaz durumda.

Hakikatten İzmir’in turizmini tanımlamanız gerekse; mutlaka da gerekiyor zaten. Ne diyeceğiz “İzmir turizmi” için? Kültür turizmi… Evet ama tam değil. Gastronomi turizmi… Ortam çok uygun, ama uygulama yok. Gençlik turizmi… Harika yapılabilir. Sağlık turizmi… Pek göz önünde olmasa da, yapılıyor. Keyif turizmi… En çok yapılanı, ama en ucuzu… Liste böyle uzar gider.

Gördüğünüz gibi, İzmir’e tanımlayabileceğimiz bir turizm elbisesi giydirememişiz. Desek ; ki mutlaka dememiz lazım. Biz İzmir’e yeni bir elbise biçeceğiz. Şık olacak, İzmir’e yakışacak. İzmir turizminin değerini artıracak bir elbise.

Sizce nasıl bir elbise olmalı?

Çok bozulmamış doğası, tarih ve kültür hazineleri, muazzam bir yemek kültür birikimi, süper iklimi, verimli toprakları, hoş görülü insanları… Biz düşündük taşındık; kendimize göre İzmir’e bir elbise seçtik. “Sağlıklı Uzun Yaşam Bölgesi” veya dünyadaki İngilizce adıyla “Healthy Long Life Zone” Bu da nereden çıktı diye sorabilirsiniz. Bildiğiniz gibi turizm son derece dinamik bir sektördür. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan hızlı değişim, tabii ki turizmi de etkiledi. Gelişimi ve değişimi takip edemezseniz, bir bakmışsınız elinizden kayıp gitmiş. Artık insanlar tatilde de “Sağlıklı Yaşama, Sağlıklı Yaşlanma” nın peşinde. İşte İzmir ve çevresine de en yakışacak turizm şekli bu. Hem çevreye duyarlı, sürdürülebilir, hem de katma değeri yüksek. Yani tadından yenmez.

Her şeyimiz var

Doğa desen en güzeli, zeytin ağaçları, üzüm bağları, doğanın bağrında yetişmiş otlardan yapılan yemekler, keçi sütünden yapılan peynirler, balığı, kalamarı, ahtapotu ile sağlıklı deniz ürünleri… Yürümek isterseniz dağlar, ormanlar. Gezmek isterseniz, birbirinden ilginç antik kentler. Yani insanın kendini iyi hissetmesi, mutlu olması için her şey burada… Turist daha ne ister? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alt yapısını mükemmel şekilde yaptığı, ama yeterince organize olarak kullanılamayan Yarımada İzmir Projesi var. Altın değerinde. Harika bir alt yapı. Mümkünse ucuz turist başka ülkeye gitsin. Bize 149 Avro’ya bir hafta uçak dahil turist gerekmiyor. On milyonlarca turist de istemiyoruz. Hizmet ve ürün kalitesine karşılık, iyi para ödeyecek turist lazım. Ülkemizin kaynaklarını sömürecek olanlar değil… İzmir turizmine bu elbiseyi giydirebilirsek; bence yakışanını yapmış oluruz.

Turizm Birliği veya Turizm Konseyi

Herkes kendi aklını beğenir. Ama kimsenin aklı da “ortak akıl”dan daha iyi değildir, olamaz da. Bir de herkesin, her şeyi bilme şansı yoktur. Herkes konusunu bilir. Turizmde de öyledir. Turizmin değişik branşları var. Hepsi de birbirinden çok farklı. Ben turizmciyim deyince, her şeyi bilmiş olmuyorsunuz. Tıpkı bir belediye başkanının her konuyu bilememesi gibi. Ama eğer iyi bir orkestra şefi ise, en iyi başkan odur. Bunu neden söyledim? Eğer İzmir turizmini kalkındırmak istiyorsak, tüm turizm bileşenleri baş başa verip, bir birlik kurmalıyız. Bunun patronu da merkezi yönetimin uzantısı olan atanmışlar değil, seçilmişler olmalı. Yani belediye…

Doğru Turizm

İzmir artık tek başına zeybek oynamamalı. El ele verip güzel bir halay çekmenin zamanı geldi. Ama egolardan sıyrılarak, tribünlere oynamayı bırakarak. Gerçekten İzmir’in değerlerini ön plana çıkartacak, katma değeri yüksek “Kaliteli Turizm” adına. İzmir’e yakışan elbiseyi giydirmek için bir Turizm Birliği, Turizm Konseyi kurmalıyız. Her sektörden, her branştan turizmcilerin temsil edildiği. Birkaç örnek dışında, İzmir’de turizm sektörü tam olarak bir araya gelebilmiş değil. Ama en kısa zamanda bir araya gelmeli. Herkesin işi, bildiği konu ayrı. Bir araya geldiğimizde, bilgimizi paylaştığımızda, önce dağınık görüntümüz ortadan kalkacak. Birbirimizin eksik taraflarını tamamlayacağız. Acentecisi, rehberi, uçakçısı, otelcisi, restorancısı, yerel yönetim temsilcileri, bakanlık… Herkes, ama herkes bir eksiği kapatacak. Gönülden, İzmir için çalışarak. Kemeraltı için bunu yaptık ve yapıyoruz. Bence son yılların en güzel çalışması oldu ve olmaya devam ediyor. Yakında sonuçlarını göreceksiniz. Bunu İzmir il geneline de yaymalıyız. Doğru Turizm için el ele vereceğiz. Doğru işler yapacağız. Güçlü olacağız. Sesimiz tüm dünyadan duyulacak. İnanın zor değil!

Tarihten öykülere, müzelere, doğal güzelliklerden mükemmel mutfak mirasına kadar, turizmin istediği her şeyimiz var. Dünyada turizm için yapay olarak oluşturulan şeylerin, bizde asılları ve iyileri var. Yapmamız gereken tek şey, tozunu almak ve iyi bir sunumla paketlemek.

Tunç Soyer’e Görev

Gelin İzmir turizmi için iyi bir şey yapalım, turizm birliğimizi kuralım. Tüm paydaşlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde bir araya gelsin, bir arama konferansı düzenlensin. İzmir turizmin masaya yatıralım. Önce “Nasıl bir turizm elbisesi ?” sorusuna cevap bulalım. Elimizdeki malzememizi tanıyalım. Sonra? Sonrası kolay. Ortak akılla, yüreğimizi bu şehir için ortaya koyarak yürüyelim. İzmir Turizmi için en iyiyi yapabileceğimize inanıyorum. Burada toparlama görevi ailenin reisine düşüyor. Eski bir turizmci olarak Tunç Soyer’in görüşlerinin de bu yönde olduğunu düşünüyorum.

Eskiden terziler besmele ile ilk makası vururlardı. Bakalım biz İzmir’in turizm elbisesine ilk makası ne zaman vuracağız. Kolay gele…