Haber/ Didar DEMİRCİ

Salgının hızla yayıldığını duyuran İzmir Tabip Odası, yaptığı basın açıklamasında hükümete seslenerek, acil toplumsal hareketliliği en etkin biçimde kısıtlanması gerektiğini talep etti. Odanın yaptığı basın açıklamasına Ege Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Aykut Akdemir, SES İzmir Eş Başkanları Erkan Batmaz ve Nursel Yücesoy, Radyoloji Teknisyenleri Derneği İzmir Şubesi Üyesi Ertuğrul Özarslan destek verdi.

Pandeminin 3 hafta gibi kısa bir sürede küresel olgu sayısının 40 milyondan 50 milyona ulaştığına dikkat çekerek basın açıklamasını okuyan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, “Türkiye’de ise ilk vakayı takiben hızla yükselip pik yaptığı Mart-Nisan 2020 dönemine göre bugün çok daha fazla zor ve yaşantımızı tehdit eden bir döneme girmiş bulunuyoruz” dedi. Çamlı, İzmir’de salgının yanı sıra bir de depremin yaşanmasıyla pandeminin iki katına çıktığına değinerek, “Bu durum doğru karar verme, doğru yöntem uygulamanın önemini çok daha yaşamsal yapmaktadır. Ancak en az bunlar kadar önemli olan bir şey de zamanlamadır, vakti geçmiş ve uygulanmamış kararların bir değeri olmayacaktır. Bilinmektedir ki bugün atılan adımların sonucunu 2-3 hafta sonra görmeye başlayacağız. O nedenle bu basın açıklamamızın halkımız kadar karar verme ve uygulama sorumluluğu taşıyanlarca da ön yargısız olarak değerlendirilmesini diliyoruz” şeklinde konuştu.

Salgın tepe noktasına ulaştı

Açıklanan rakamlara göre salgının bütün Türkiye’ye yayıldığını ve kontrolden çıktığını dile getiren Çamlı, “Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı epidemiyolojik tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı Nisan ayına benzer ve belki de daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Entübe edilen hasta ve ağır hasta sayısındaki artış özellikle Ekim ayının üçüncü haftasından sonra gözlenen yükselme eğilimi endişe vericidir. Ölüm sayılarındaki artış da endişe vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın bildirimlerine göre COVID-19 hastalığına bağlı olarak kayıtlara geçen ölümler Ekim’in ikinci haftasından sonra artış eğilimine girmiştir” diye konuştu.

İzmir’de pozitiflik oranı günlük yüzde 30

Geldiğimiz noktada İzmir’de günlük test pozitiflik oranının yüzde 30’lar düzeyine ulaştığını açıklayan Çamlı, “3 bin- 3 bin 500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni Korona virüs servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların boşalması bekleniyor. Sadece Covıd-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor. Hızlı tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı birçok hastalığın taraması yapılamıyor. İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısı giderek artıyor. Hastalara oldukça özellikli ve yan etkileri olan ilaçların dağıtımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar. Kısacası İzmir’de de salgının kontrolden çıktığını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

En fazla bulaş evde, işte ve toplu ulaşımda

Veriler en fazla bulaşın ev içi, çalışma ortamı ve toplu ulaşımdan olduğunu gördüklerini belirten Çamlı, “Öte yandan şehrimizde günlük hayat olağan akışında seyretmekte, insanlar sokaklarda, toplu yerlerde, alışveriş merkezlerinde, kafe ve restoranlarda, kıraathanelerde fiziksel mesafe kuralına yeterince uymadan, maskesiz ya da uygunsuz takılmış maskelerle dolaşabilmektedir. Toplu taşımalarda özellikle işe gidiş dönüş saatlerinde yoğun sıkışıklıklarla devam etmektedir. Okullar açıldı, açılmayan sınıfların da açılması düşünülmektedir. Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen’ demenin bu sorunu çözmediğini anlamalıyız. Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır” açıklamasını yaptı.

Çamlı sözlerini tamamlarken pandemi verilerin şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ve illerde kurulan İl Umumi Hıfzıssıhha Kurullarının etkinleştirilerek, Tabip Odalarının bu kurullara dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Öte yandan Çamlı, “İzmir örgütlü yapılarını (meslek örgütü, sendika, dernek vb) yetkililer üzerinde basınç oluşturmaya, girişimde bulunmaya, çağırıyoruz” dedi.