TGS İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner, gazetecilerin zor şartlarda çalıştığının ve yerel gazetelerde ücretlerin, taşeronda çalışan işçilerin aldığı ücretlerin altına düştüğünü söyledi

Umut KARAKOYUN / Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner, gazetecilerin temel sorunlarının başında işsizliğin geldiğini belirtti. Gazetelerde istihdam oranlarının şuanda yüzde 70 seviyelerinde azaldığını açıklayan Hüner, gazete ve televizyonların yüzde 30 kapasite ile işi yürütmeye çalıştıklarını ifade etti. Basın mensuplarının yaşadığı sorunların başında işsizlik olduğunu kaydeden Hüner; “Bir diğer sorun ise gazetecilerin hak ettikleri ücreti alamamaları. 212 yasasına tabi olarak çalışan fikir işçiler, bugün normal işçilerin aldığı ücretin altında ücret alıyor. Bunun nedenlerinden biri örgütsüz yapıda olmaları. İkinci nedeni ise iktidarın 'benden yanaysan ilan pastasından pay veririm benden yana değilsen yaşama kardeşim' tavrı. Bu nedenle yerel gazetelerde ücretler, normal taşeronda çalışan işçilerin aldığı ücretlerin altına düştü” dedi. 1970-80-90'lı yıllarda bütün gazetecilerin TGS çatısı altında örgütlü olduğunu anımsatan Halil İbrahim Hüner, yine o dönem işyerlerinde toplu iş sözleşmelerinin yapıldığını ve bir gazetecinin genel müdür, vali, kaymakam kadar maaş aldığını fakat bugün ücretlerin asgari ücret düzeyine düştüğünü ifade etti. Bunun sosyal boyutlarının da olduğunu belirten Hüner, genç gazetecilerin evlenemediğini, ekonomik girdilerinin evlerini geçindirebilecek ölçüde olmadığını söyledi.

hh-sendika

NAMUSLULARA DESTEK VERİN

Genç gazetecilerin büyük çoğunluğunun ailesiyle birlikte kaldığını ve anne-babasından harçlık aldıklarını vurgulayan TGS Şube Başkanı Hüner; “Halka haberi sunan birisi, ayda en az bir kitap almadan, bir tiyatroya gitmeden, sinema izlemeden topluma ne sunabilir” diye sordu. Gazeteciler şuanda 'Kırk katır mı kırk satır mı' anlayışı ile yönetildiklerini de kaydeden Hüner, basın mensuplarının ya işsizlik ya da açlıkla boğuştuğunu veya karın tokluğuna çalıştıklarını söyledi. Hüner; “Biz kırk katırı da kırk satırı da istemiyoruz. Bundan ancak örgütlenerek, emeğimizin karşılığını alarak çıkabiliriz. Merkezi iktidar ile yerel yönetimlerle görüşmeler yapıyoruz. Onlara, 'Gazeteciler yılda en az 250 günü size hizmet veriyor. Sizin nefesiniz olan televizyon ve gazetelere nefes verin. Bu gazeteler düşerse, televizyonlar kapatılırsa yarın sizin sesinizi duyuracağınız mecralar kalmayacak. Şuanda basın bürolarınız olabilir ama gazeteler kapandığı zaman siz bunu halka nasıl duyuracaksınız' diyoruz” ifadelerini kullandı. Belediyelerin, iş dünyasının herhangi bir etkinliğinde şantajcı, naylon faturacı, tokatçı, karalayıcı insanlara değil, namusu ile bu işi yapan mesleğini sürdüren insanların gazetelerine ekonomik destek vermeleri gerektiğini kaydetti.

12 bin 500 dava
Yerel gazetelere destek için görüştükleri insanların destek sözü verdiklerini fakat arkalarını döndüklerinde 'Bunlar güçsüz olurlarsa bize biat ederler, karalayıcı yayınlar yapmazlar. Bırak güçsüz kalsın' diye düşünerek destek vermediklerini söyleyen Başkan Hüner; “Bilmiyorlar ki bu namuslu yapılır yıkılırsa yerlerine şarlatan, ahlaksız, şantajcı gazeteciler gelecek. Onlara daha fazla para ayıracaklar. Şantajcı gazeteciler haberi koyuyor ve onu kaldırmak için para istiyor” ifadelerini kullandı. İktidar da gazetecilere 'Benim istemediğim haberleri yazarsan, ya işsiz kalırsın ya da cezaevi ile tanışırsın' mesajı verdiğini savunan Hüner, şuanda gazetecilere yönelik 12 bin 500 davanın sürdüğünü belirtti. Hüner; “Basın özgürlüğü, vatandaşın Anayasal olarak bilgiye ulaşma hakkı için var. Siz bu hakkı gazetecinin elinden alırsanız yarın dedikodu mecralarını önleyemezsiniz. Basın aynadır. Sizin iyiliğinizi de çirkinliğinizi de gösterir. Gazetecilere yaptıkları haberlerden dolayı kızmayın. Herkes oturduğu makamlarda kendisini sultan, kral olarak görüyor ama biz kullarını dinleyen olmuyor” dedi.