Basın meslek örgütleri gazeteciliğin saygınlığının korunması amacıyla bir araya geldi. Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği’nin bir araya gelerek oluşturduğu Medya Dayanışma Grubu, son günlerde ortaya saçılan ve bazı gazetecilerin de adının karıştığı iddialar üzerine toplantı yaptı. Toplantıda tüm örgütlerin bu iddialar karşısında ortak hareket etmesi ve eylem planı oluşturulması kararı verildi.

Toplantıda meslek örgütü temsilcileri, gazetecilik etiğine aykırı gelişmeleri ve mesleğe gölge düşüren iddiaları enine boyuna ele aldı. Medya Dayanışma Grubu, organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker’in ifşa ve iftiralarının merkezinde adı geçen gazetecilerin, mesleğin itibarını zedeleyerek, mesleği kimliksizleştirdiğini belirterek, gazetecilik etik kuralları çerçevesinde hukuki bir zeminin oluşturulması görüşünü paylaştı. İddialarda adı geçen gazeteci kimliği taşıyan kişilerin soruşturulmalarının en kısa sürede yapılması gerektiğini belirten grup, İletişim Başkanlığı'nın kendi yazdığı Basın Kartı Yönetmeliği'ne uymadığını, meslek onurunu zedeleyen kişilerin basın kartını iptal etmekte hiç acele etmediğini hatırlattı.

'GAZETECİLİK SUSARSA TOPLUM SUSAR'

Medya Dayanışma Grubu toplantısına katılan meslek örgütü başkan ve temsilcileri şu görüşleri dile getirdi: “Suç örgütü liderinin açıklamaları sonrasında meslek etiğine uymayan skandallar gündemdeki yerini almaya devam ediyor. Söz konusu usulsüzlüklere karışan isimler üzerinden gazetecilik mesleğinin saygınlığına gölge düşürülüyor, meslek itibarsızlaştırılarak, kimliksizleştiriliyor, yalnızlaştırılıyor. Gazetecilik mesleği bu iddialarla erozyona uğratılıyor, üstlendiği misyon yok ediliyor.

Bu iddialara karışanlar gazeteci değil, mesleğimizi bir basamak, sıçrama tahtası olarak gören kişiler. İddiaların merkezinde yer alan isimler tespit edilmeli, deşifre edilmeli, mesleğin içinde barındırılmamalı. Gazetecilik mesleğine bağdaşmayan tutumlar sergileyenlerin, meslek örgütleri çatısı altında yer alması söz konusu değil. Bu kişilerin meslek örgütlerindeki üyeliklerine son verilerek, ilişiği kesilmelidir.

İşlevsizleştirilen ve taraflı hale getirilen basın kartları komisyonu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ayyuka çıkan rüşvet iddiaları karşısında ne yapıyor veya ne yapacak?

Kirlenen gazetecilik değil, patronlar. Patronlar kirlendiği için mesleğimiz kirlendi. Gazetecileri değil, patronları, yöneticileri temiz hale getirmeliyiz. Bu skandalları görmezden gelmek mümkün değil. Gazetecilik susarsa toplum susar. Gazeteciliği zehirleyen urları, bütün meslek örgütleri bir araya gelerek ortadan kaldırmalı. Genç meslektaşlarımıza alan temizliği yapmak mecburiyetindeyiz, onlara tertemiz bir meslek bırakmamız gerekiyor.”

ÖNERİLER

Medya Dayanışma Grubu toplantısına bazı kıdemli gazeteciler ve akademisyenler de katıldı. Bugün yaşanan sorunlara yönelik Basın Kanunu’nda değişiklikler yapılması, gazetecilik disiplin hukukunun zemininin hazırlanması gibi öneriler ele alındı. Ayrıca meslek örgütlerinin girişimleriyle bağımsız, tarafsız, objektif bir yapı oluşturularak gazeteciliğin toplumun tüm kesimleri tarafından savunulmasının sağlanması gerektiği görüşü dile getirildi.

Toplantıda, suç işlediği ya da suça aracılık ettiği gibi iddialarla suçlanan gazeteciler hakkında yargının resen harekete geçmediği durumlarda suç duyurularında bulunulması gerektiği görüşü paylaşıldı.

Özgür, çağdaş, basın özgürlüğünün işlediği demokratik toplumlarda örneklerine sıkça rastlanılan editöryal bağımsızlığın, Türkiye’de de sağlanması konusunda meslek örgütleri olarak girişimlerde bulunulacağının altı çizildi. Toplantıda dile getirilen görüşler arasında şunlar yer aldı:

“Tarafsız, saygın, objektif bir komisyonun kurulması ve somut çalışmalar yürütmesinin gerekliliği anlaşılmıştır. Ülkemizdeki en büyük eksiklik editöryal bağımsızlıktır. Tek çözüm editöryal bağımsızlığı sağlamaktır. Demokratik ülkelerde işleyen editöryal bağımsızlık mekanizmasını burada da işler hale getirilmesi gerekiyor. Ancak editöryal bağımsızlık sağlanırsa bu sorunlardan kurtulabiliriz.

Editöryal bağımsızlık çağrımızı yasal düzenlemelerle güvence altına alarak sağlamalıyız. Mesleğimizle ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı, gazetelerin, televizyonların yayın organlarının sermaye grupları tarafından satın alınması kontrol altına alınmalı.

Bu meslek temiz bir meslek grubu, bunun içinde çürükler var, bu çürükleri kamuoyuna duyurmak gerekiyor. Bu anlamda meslek örgütlerinin baskısına ihtiyaç var, gazetecilik disiplin hukukuna ihtiyaç var. Derneklerin, cemiyetlerin üye alımlarında da ciddi tedbirler olmalı.

Temiz toplum şart. Başkalarının üzerindeki kir bizlerin de üzerine bulaşmaya başladı. Mesleğimiz itibarını kaybediyor, tabloyu değiştirmek için ne gerekiyorsa, baskılara boyun eğmeden bedeller ödeyerek yapılmalı.”