Haber/ Didar DEMİRCİ

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan asgari ücret araştırması bu yıl ‘Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması-2021’ başlığı ile yayımlandı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı ile DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu tarafından söz konusu rapor, kamuoyuna açıklandı.

Asgari ücret pazarlığının salgının yarattığı ağır sosyal ve ekonomik tahribat altında başladığının altını çizen Çerkezoğlu, “Kriz ve salgın emekçi sınıfların gelirlerini ve alım güçlerini düşürdü; emekçi sınıfları yoksullaştırdı. Bu yüzden salgın ve ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmaya karşı asgari ücretin insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesi yaşamsal önem taşıyor. Bu vahim tabloya rağmen “acı reçete” sözlerinin hükümet tarafından gündeme getirilmesi işçiler için yeni bir tehlike anlamına geliyor” diye konuştu.

“EVRENSEL KURALLAR VE İLKELERLE HESAPLANSIN”

Asgari ücret tespit sürecinin Türkiye’nin en büyük ücret pazarlığı olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, “10 milyon civarında işçi asgari ücret altında veya asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyor. Asgari ücret işçinin cebine giren en az ücretten çok daha fazla anlam ifade ediyor. Asgari ücret sadece asgari ücret civarında ücret alanları değil, bütün ücretli çalışanları ilgilendiren çok önemli bir göstergedir. Çünkü asgari ücret seviyesindeki artış, genel ücret artışlarını da etkiliyor. Asgari ücret pazarlığı sadece masa başı pazarlık değildir. DİSK asgari ücret pazarlığının bütün işçi konfederasyonları tarafından ortak bir anlayış ve ortak bir mücadele ile yürütülmesi, asgari ücret görüşmeleri sırasında konunun toplumsal bir talep haline gelmesi ve sahiplenilmesi için ortak hat önermektedir. Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlar; BM, ILO ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi dikkate alınmıyor. DİSK asgari ücretin evrensel kabul görmüş kurallara ve ilkelere göre hesaplanmasını istiyor” şeklinde konuştu.

ASGARİ ÜCRETİN ÖNEMİ, SALGINDA ARTTI

Covid-19 salgını asgari ücreti daha da yaşamsal hale getirdiğini söyleyen Çerkezoğlu, “Bir yandan gelir kayıpları öte yandan artan giderler nedeniyle asgari ücretin önemi daha da arttı. 2021 asgari ücreti pandeminin yarattığı gelir kaybı ve artan giderler dikkate alınarak hesaplanmalıdır. Asgari ücretin saptanmasında salgının getirdiği yeni masrafların da hesaba katılması gerekir. Hane için hijyen ürünleri, sağlık ve eğitim giderleri ile evden çalışanlar ve evde kalmak zorunda olanlar için artan elektrik, gaz, su ve internet gibi giderlerdeki artışlar ve ek yükler dikkate alınmalıdır” dedi.

“VERGİ DIŞI BIRAKILMALI”

Salgın döneminde asgari ücretin farklı hesaplanması gerektiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, DİSK’in asgari ücret tespit sürecinde dikkat edilmesini istediği talepler konusunda şunları sıraladı:

“Salgın döneminde asgari ücret farklı hesaplanmalıdır. 2021 asgari ücreti Covid-19 salgınının hanelere getirdiği yeni yükler dikkate alınarak hesaplanmalıdır. Bütçeden asgari ücrete nakit desteği sağlanmalıdır. Asgari ücret net ödenmelidir. Asgari ücret tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır. Salgın döneminde asgari ücret SGK işçi primleri bütçeden karşılanmalıdır. Asgari ücret hesabında sadece işçinin kendisi değil, ailesi de esas alınmalıdır. Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır. Asgari ücret bütün işçi ve memurlar için ortak saptanmalıdır. 2021 asgari ücreti net 3.800 TL olarak saptanmalıdır.”

ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞAN 3.3 MİLYON İŞÇİ VAR

DİSK- AR raporunda Türkiye’deki ortalama ücretin asgari ücret düzeyine düştüğü belirtilerek, bu ücretin altında çalışan 3.3 milyon işçinin olduğu saptandı. Rapora göre, 3,3 milyon işçi (bütün ücretli çalışanların yüzde 17’si) asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yarısından daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1 milyona yakın. Asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 7,5 milyon (bütün ücretli çalışanların yüzde 38,3’ü) civarındadır. Öte yandan asgari ücret civarında çalışan 10 milyon işçinin olduğu da rapora işlenirken, salgının asgari ücreti düşürdüğü ve asgari ücret civarında çalışan işçi sayısının da arttığı belirtildi. Buna göre, korona virüs salgınıyla birlikte ücretlerde önemli kayıplar yaşandı ve asgari ücret altında gelir elde edenlerin sayısı arttı. Bin 168 TL ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılanlar asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle yaşamaya zorlanıyor. Salgınla kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğiyle asgari ücretin altına mahkûm edilenler ile işini kaybeden kayıtsız işçiler göz önüne alındığında asgari ücretin altında gelirle yaşamak zorunda olanların sayısının daha da arttığını söylemek mümkün.

Raporda yer alan diğer önemli başlıklar şu şekilde sıralandı: “Özel sektör işçilerinin yüzde 22’si asgari ücrete erişemiyor. Kadınlar asgari ücrette ayrımcılıkla yüz yüze! Özel sektörde çalışan kadınlar çok daha derin bir ücret eşitsizliği yaşıyor. Asgari ücret kişi başına milli gelire göre yüzde 40’tan fazla geriledi. Türkiye Avrupa ülkeleri içinde asgari ücreti en düşük ülkeler arasında. Asgari ücretli bir işçi bir yılın 122 günü vergiler için çalışıyor. Asgari ücretten alınan vergi arttı! Asgari ücret dolara karşı eridi. Asgari ücret 25 Cumhuriyet altınından 10 altına geriledi.”