Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılandığı davada savunma yapan gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, “Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır” dedi

FETÖ/PDY, DHKP-C ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek’le suçlanan Cumhuriyet gazetesi çalışanları 9 ay sonra 24 Temmuz Basın Bayramı’nda hâkim karşısına çıkarak savunma yapmıştı. 19 sanıklı davanın ikinci duruşması ise dün görüldü. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, gazeteci Ahmet Şık'ın aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanık getirilirken; çok sayıda avukat da duruşmada hazır bulundu. CHP'li milletvekili Mahmut Tanal, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ile birlikte sanık yakınları ve çok sayıda yabancı basından temsilcileri de duruşmayı izledi. Davanın ilk duruşmasında dokuz aydır tutuklu bulunan gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve karikatürist Musa Kart savunma yapmıştı. İkinci günkü duruşmaya gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun savunması ile devam edildi.
Sabuncu savunmasına, "Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmaktır" diyerek başladı.

GÜLEN'LE HİÇ GÖRÜŞMEDİM
Sabuncu savunmasında "İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin yüzde 10'u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz. Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, savunma için 9 ay beklemek. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı zengin göstersin diye iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. 2014 yılında gazetede çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim" dedi.
Sabuncu, savunmasında "Ben Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen'i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli geleceği de belli olan kişileriz..." ifadesini kullandı.
Sabuncu, Mahkeme Başkanı'nın "Vakıf yönetiminin herhangi bir haberin yayınlanıp yayınlanamayacağı konusunda bir telkini olabilir mi?" sorusu üzerine "Göreve başlamamdan tutuklandığım ana kadar hiçbir etki olmamıştır. Her sabah vicdanımla masama oturur vicdanımla kalkarım" dedi. Mahkeme Başkanı'nın "Terör örgütleriyle ilgili aranıza sınır konması için belirteciniz nedir?" sorusuna Sabuncu, şu yanıtı verdi:
"Vakıf Yönetim kurulu'nun belirlediği ana çerçeve ve temel ilke kapsamında Cumhuriye'te ayrımsız olarak şiddet savunulamaz. Terör eylemini gerçekleştiren örgüt terör örgütüdür. Bazen bir eylemin neden, kim tarafından gerçekleştirildiği konusunda bir belirsizlik varsa 'eylemci' ya da 'saldırgan' denir.

Av. Utku: Cesaret hakkınızı kullanın

Murat Sabuncu'nun ardından savunmasını yapan Avukat Bülent Utku kısaca şunları söyledi: “Erdoğan 'cezaevindeki 177 kişiden sadece 2'si sarı basın kartı sahibidir' diyor. Sadece bu dosyadaki 9 kişinin sarı basın kartı vardır. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça cezaevine konuldular. Açlık grevi günlerce sürerken tutuklanmayı haklı-makul görecek hiçbir mazeret yoktur. İnsanların “cesaret hakkı" vardır. Ben bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Ama bazı kişiler için bu “Hak” bir “Görev”dir. Bu görevleri yerine getireceklerin başında da hukukçular ve gazeteciler gelir. Davetim onlaradır. “Cesaret hakkını” kullanmaktan çekinmesinler.”

İlk tutuklamadan bu yana 9 ay geçti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca "FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve karikatürist Musa Kart'ın da bulunduğu 9 kişi, 5 Kasım 2016'da tutuklandı. Hakkında yakalama kararı bulunan gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ise yurtdışından geldiği gün gözaltına alınarak 12 Kasım'da tutuklandı. Ayrıca yurt dışında bulunan Can Dündar hakkında yakalama kararı çıkarıldı. "Aksilahlanma" etiketiyle başlattığı kampanya 22 Ekim'de Cumhuriyet Gazetesi'nde manşet yapılan ve "JeansBiri" kullanıcı adıyla bilinen Ahmet Kemal Aydoğdu 22 Kasım'da, gazeteci Ahmet Şık ise 30 Aralık 2016'da tutuklandı.