Türkiye, çoğu binlerce yıl önce inşa edilmiş yüzlerce hisar ve kalenin bulunduğu, bu yönden zengin tarihi varlığı ile en ayrıcalıklı ülkeler arasında. Şehre adını veren 226 m yükseklikteki volkanik bir kaya kütlesi üzerinde yer alan Afyonkarahisar Kalesi, Hitit İmparatoru II. Murşil döneminde inşa edildi.

Ülkemiz, çoğu binlerce yıl öncesinden bu yana halkın güvenli bir şekilde yaşaması için inşa edilmiş yüzlerce hisar ve kalenin bulunduğu, zengin tarihi varlığı ile ayrıcalıklı ülkeler arasında. Her köşesinde tarihi bir kalıntı ya da ize rastlayabildiğimiz ülkemizde büyük bölümü hala ayakta olan hisarların çoğunun, bulundukları il, ilçe ya da beldeye adını vermesi de ülkemizin ilgi çeken özelliklerinden biri. Afyonkarahisar'dan, Bilecik'e, Eskişehir'den İzmir'e kadar birçok yörede sonu hisarla biten toplam 21 il, ilçe ya da beldemiz bulunuyor. Hisarcık, Seferihisar, Akhisar, Afyonkarahisar, Şereflikoçhisar, Doğanhisar, Niksar, Altunhisar, Pınarhisar, Şebinkarahisar, Yarhisar, İscehisar, Yeşilhisar, Koyulhisar, Pınarhisar, Gölhisar, Yondhisar, Uçhisar, Karacahisar ve İnhisar bu yerleşim yerlerinden bazıları.


EN ÖNEMLİ KALE


Bunlardan en önemlisi İç Ege'nin büyük kentlerinden Afyonkarahisar. Şehre adını veren 226 m yükseklikteki volkanik bir kaya kütlesi üzerinde yer alan Afyonkarahisar Kalesi, MÖ 1350 yılında Hitit İmparatoru II. Murşil zamanında, Arzava seferinde müstahkem mevki olarak kullanılmış ve Hapanuva adını almış. Kale, Bizans ve Selçuklular zamanlarında da önemli çarpışmalara sahne olmuş.
Kalenin zirvesinde MÖ 1200-700 tarihleri arasında Anadolu’da yaşamış olan Frigler dönemine ait kültür izlerine rastlanıyor ayrıca Ana Tanrıça Kybele’ye adanmış birçok tapınma yeri ile 4 adet büyük sarnıç (su çukuru) bulunuyor. Surları, Selçuklu Sultanı Alâaddin Keykubat zamanında kale dizdarı olan Mimar Bedrettin Gevhertaş tarafından 1235 yılında onarılmış, ayrıca kaleye küçük bir mescit ile yanına saray yaptırılmış. 1573’te Osmanlı Sultanı II. Selim’in emriyle Mahmut Bey tarafından burçları, sarnıçları ve kulesi tekrar onarılmış. Afyonkarahisar Kalesi son dönemde yerel yönetimler tarafından sıkça onarıldı ve aslına uygun hale getirildi.

İÇ KISMI YAKILDI


Akhisar ise, 9 bin yıllık geçmişiyle pek çok medeniyete beşiklik etmiş kadim bir yerleşim yeri. Akhisar Kalesi de Seleukos, Bergama, Roma, Bizans, Sasani, Araplar, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde önemli görevler üstlendi. Saruhan Bey 1315 yılında Akhisar'ı feth edince, Rumlar tarafından kullanılmaması için Akhisar Kalesi'ni yıktırmış, daha sonra tekrar inşaa ettirmiş. 1402 yılında Timur'un oğlu Emirşah komutasındaki Moğollar tarafından bu kale yakılmış. Osmanlı döneminde tekrar inşa edilen kale 1596 yılında Celali isyanlarında zarar görmüş.
Ünlü seyyah Thomas Allom 1840'lı yıllarda Akhisar ve Kalesi'nin birkaç açıdan gravürünü yaptırmış. 2006 yılında Akhisar Orman İşletme Müdürlüğü tarafından mesire alanının bir bölümü olarak inşa edilen kalenin iç kısmı kimliği belirsiz kişiler tarafından yakıldı.



Bölgedeki hisarın adını alan Şereflikoçhisar İlçesi ise Ankara'nın güney sınırında, Tuz Gölü'nün kuzeydoğusunda yer alıyor. Şereflikoçhisar, MÖ. 3000 yıllarına kadar uzanan 5 bin yıllık tarihi geçmişe sahip. Höyükler halindeki ilk yerleşmelerden çıkartılan güneşte kurutulmuş kiremitler Cilalı Taş Dönemi'nde bile buralarda yerleşildiğini gösteriyor. Milattan önceki devirlerde Hititler'in, Roma ve Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun, bir ara da İran Devleti'nin hakimiyetinde kalan ilçe arazisi Malazgirt Zaferi'nden sonra Selçuklu Türkleri'nin hakimiyetine girmiş. Şereflikoçhisar, Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra Karamanoğulları'na bağlı kalmıştır. 1467 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı Devleti sınırları içine alınan Şereflikoçhisar; Osmanlılar zamanında genellikle Aksaray'a bağlı bir kazaydı.

ÇAVUŞUN KALESİ


Uçhisar, kaya oyma evleri, kalesi, butik otel ve restoranları ile Kapadokya’da son yılların gözde bir durağı. Nevşehir il merkezine 5 kilometre uzaklıktaki Uçhisar, doğanın mucizesi Kapadokya‘nın en güzel panoramik seyrinin yapıldığı tepe çevresine kurulu. Perslerin Kral Yolu ve Selçuklular'ın İpek Yolu üzerine kurulmuş Uçhisar, bölgenin en stratejik noktası. Zeminden gökyüzüne tüm görkemiyle yükselen Uçhisar Kalesi, Roma döneminden bu yana, yöre halkı tarafından oyularak üzerinde çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahzen, yapılmış. Kapadokya’nın en yüksek yerleşimi olan noktada yer alan Uçhisar Kalesi, bölgenin en güzel panoramik seyir noktası sayılıyor. Kale içerisinde bulunan odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlı. Uçhisar Kalesi, aslında birbirine yakın iki dev peribacasından oluşuyor. Yöre halkı büyüğünü “Ağanın Kalesi”, kü­çüğüne “Çavuşun Kalesi” olarak adlandırıyor.



Sivas Koyulhisar da yakınlarındaki kalenin adıyla anılan yerleşim yerlerimizden biri.
Anadoluda Moğol-İlhanlı hakimiyetinin sona ermesi ve Sivas ile Kayseri civarlarında Eretna Beyliği'nin kurulması ile bölge Eretnalılar'ın eline geçmiş. 1380 yılında Kadı Burhanettin, Eretna Beyliği'ni yıkarak topraklarına hakim olmuş. Kadı Burhanettin'in 1397 yılında Akkoyunlu Emiri Karayölük Osman Bey tarafından öldürülmesi üzerine ülkesinin büyük bir kısmı halkın isteği ile Osmanlı idaresine geçmiş. Bu kargaşa sonrasında, tarihi tam olarak bilinmemekle beraber Koyulhisar Trabzon'daki Pontus Rum Devleti'nin eline geçmiş. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Trabzon Rum Pontus Kralı IV. Loannesin kızı Prenses Despina Katherina ile evlenince Koyulhisar Kalesi Rum Pontus Kralı tarafından Uzun Hasana çeyiz olarak verilmiş. Sık sık saldırılar düzenleyen Fatih Sultan Mehmet'in korkusundan Uzun Hasan, şimdiki Yukarıkale Köyü'nün doğusundaki tepe üzerine bir kale yaptırmış. 1461 yılında Uzun Hasan'ın Koyulhisarı zapt etmesi üzerine Fatih Sultan Mehmet, buraya Şaraptar Hazma Bey’i göndermiş, arkasından kendisi kaleyi teslim almış.

330 METRE TEPEDE


Sivrihisar'ı da tanıtalım dilerseniz. Ankara, Eskişehir ve Afyon- İzmir yollarının kesişme noktası üzerinde bulunan Sivrihisar, yüksek, sivri kayalıklarıyla dikkati çekiyor. Tipik Anadolu şehirlerinin bütün özelliklerini barındıran Sivrihisar, aynı zamanda ünlü kral Midas'ın da memleketi.
Hititler döneminde "Sallpa" olan adı, MÖ. 700 yıllarında Frigler'in yerleşme yeri olunca "Spalya"ya dönüşmüş. Şehrin bir diğer özelliği, o dönemin meşhur 'Kral Yolu' üzerinde bulunması. Kral Yolu, ilçe sınırları içindeki Pessinus'tan geçiyor. Bizanslılar zamanında ise Jüstinianapolis adını almış. Bizansın en güçlü imparatoru olan Jüstinyen, ilçeye adını vererek burayı Hıristiyanlığın merkezi haline getirmiş. İlçe, MS 800 yıllarında dini yönden önce piskoposluk, sonra da metropolislik olmuş. 1074 yılında Sivrihisar'a Selçukluların yerleşmesi ile birlikte ilçenin adı Karahisar olmuş. Bu devirde birçok cami, medrese, hamam gibi eserler yapılmış. İmparator Justinianus döneminde yaptırılan Sivrihisar Kalesi, doğal ortamdan yararlanılarak inşa edilmiş. 330 metre yüksekliğindeki kale, günümüzde harap durumda. Tarih boyunca farklı uygarlıkların hakimiyetine geçen kale, Sivrihisar ilçe merkezine hakim bir tepede.



Kayseri’nin Yeşilhisar İlçesi’nde bulunan Zengibar Kalesi'nin ise M.S. VI. yüzyılda İranlılar tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Türkler’in Anadolu’yu fethinden sonrada önemini koruyan Zengibar Kalesi, gerek Selçuklular ve gerekse Osmanlılar zamanında Akdeniz Bölgesi’ni, İç Anadolu Bölgesi’ne bağlayan geçitlerin güvenliği için kullanıldığı gibi bu bölgelerdeki şehirlerin güvenliği konusunda da önemli görevler üstlenmiş.

Esas olarak Pers kökenli Pontus Krallığı zamanında yapıldığı ve adının da Kaberia olduğunu bildiğimiz Niksar Kalesi Roma döneminde yeni yapılarla günümüzdeki konumuna gelmiş. Yapıldığında akropol alanını tanımlayan sur duvarları, tipik Roma savunma planı gibi iç, dış ve orta sur duvarları olarak üç ayrı hat oluşturmuş. Bunlardan en bilineni halkın "Kulaklı" dediği burç. Bu burcun önemli bir özelliği de devşirme olarak kullanılmış Bizans Devri lahit kapağı olması. 7. ve 9. yüzyıllarda güneyden gelen akınlara karşı güçlendirilen kalede kilise, sarnıçlar, depolar ve çok sayıda mekan bulunuyordu.

KALINTILARI VAR


Kütahya'nın Hisarcık ilçesi de adını buradaki kaleden alıyor. Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında Hasanlar'da Roma dönemi yerleşimi tespit edildi.Yenipınar köyünde bir sur duvarı ile çevrili yerleşim alanı bulundu. Yüzey buluntularına göre Frig( M.Ö.850) döneminden kaldığı belirlendi.



Bugün Seferihisar’ın bir mahallesi olan Sığacık ise ilçe merkezinin 5 kilometre batısında, XVI. Yüzyıl’da inşa edilmiş bir kalenin surları içinden çevreye doğru yayılıyor. İlk yerleşme Teos antik kentinin kuzey limanını oluşturan koyda gerçekleşmiş. Sığacık Kalesi 1521–1522 yıllarında Rodos seferine hazırlık olması amacıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzerine donanma komutanı Parlak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Yapı bir dış kale, bir de koğuş tabir edilen, askerlerin günlük hayatını ve eğitimini geçirdiği iç kaleden oluşuyor. İç kalenin denize bakan kısmında iki burç ve iki kapı bulunuyor. Surların yapımında Teos antik kentinin taşlarından yararlanıldığı, duvarlarda Teos’tan gelme yazıtlara rastlandığı belirtiliyor.