Ferhat Göçer, 25 yıl boyunca genel cerrahi hekimliği yaptıktan sonra müziğe tam zamanlı olarak yönelmiş bir sanatçı. Göçer, doktorluk mesleğini seçmesinin ardındaki en büyük etkenin, henüz bir yaşına gelmeden zatürreden kaybettiği kardeşi Serhat olduğunu ilk kez açık yüreklilikle dile getirdi. “Bu mesleğin sebebi Serhat. Bunu hep düşünmüşümdür. Serhat için hekimliği bırakmamış olabilirim. Sadece annem, babam için değil yani. 1 yaşında bile değilken zatürreden öldü,” sözleriyle, ailesindeki kaybın hayatına yön verdiğini anlattı.
25 yıl süren hekimlik
Göçer, 1986’da tıp fakültesine, 1988’de ise devlet konservatuarına girerek iki zorlu alanı bir arada yürüttü. “25 yıl bilfiil eşek gibi çalıştım. Ayda üç gün eve gidebiliyordum. Sabah tıp fakültesi, akşam konservatuar, gece nöbetler…” diyerek, gençlik yıllarındaki yoğun tempoyu ve mücadelesini anlattı. Asistanlık yıllarında hastane morgunun yanında bir minibüste uyuduğunu, sabaha karşı vefat edenlerin yakınlarının ağlama sesiyle uyanmanın hayatında iz bıraktığını söyledi.
Müzik mi, hekimlik mi?
Hayatındaki kırılma noktasını ise şöyle özetledi: “Müzik benim var olma sebebim. 34 yaşında artık ümidimi kesmiştim. İkinci evliliğimi yaptığım İngiliz vatandaşı olan eşimle yurtdışına yerleşip sadece hekimlik yapmayı düşünüyordum. Son bir deneme yapmak istedim. Ne olursa olsun albüm çıkaracağım dedim. Kırılma noktası 2005’te ilk albümümün çıkmasıdır. O şarkılar tutmasaydı, şu an Londra’da bir genel cerrahi uzmanı olarak çalışıyor olurdum”.
Göçer, geçmişte yaşadığı kayıpların ve zorlukların hayatında derin izler bıraktığını, “Geçmişe saplantılı bir adamım, en büyük sıkıntım budur benim. Meşguliyet beni bundan kurtarıyor. Yoksa durduğum yerde kayboluyorum,” sözleriyle anlattı. Kendini takıntılı biri olarak gördüğünü, hatta borderline kişilik bozukluğu olabileceğini de samimiyetle paylaştı.
Ahmet Mümtaz Taylan’ın “Evliliklerinden pişman mısın?” sorusuna ise, “Pişmanlıklarım var ama bunlar asla evliliklerim değil. İki çocuğumun annelerine minnettarım. Tam bir felakettim. Hayat mücadelesinin en sert dönemindeydim. Belki onların hayatlarını da altüst ettim. Suç benim,” diyerek içten bir özeleştiride bulundu.