İzmir’de barajlar alarm verirken, şehirde yaşayan yurttaşlara su tasarrufu çağrıları art arda geliyor. Su krizi sebebiyle evlerde kesintiler yaşanırken, duş süresinin 5 dakikayı geçmemesi, diş fırçalarken musluğun kapatılması, damlayan muslukların onarılması gibi önlemler sıralandı. Ancak bu bireysel çabaya rağmen, asıl israfın tarımda “vahşi sulama” yöntemleriyle yaşanması çelişkiyi gözler önüne seriyor. Şehirde tasarruf çağrıları yapılırken, tarlalarda kontrolsüzce akıtılan tonlarca su, krizin en büyük nedeni. Türkiye’nin tarım ve su politikaları krize çözüm olmuyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Temiz suyu evlerde kısmaya çalışıyoruz ama tarlalarda hala vahşi sulama yapılıyor” diyerek krizin esas nedenine dikkat çekti. Ziraat mühendisleri ise uyarıyor: “Eğer tarımda modern sulama sistemlerine geçilmezse, su sadece toprakta değil, gelecekte de buharlaşıp yok olacak.”

Başkan Tugay’dan ‘vahşi sulama’ uyarısı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, su krizine ilişkin yaptığı açıklamada, krizin asıl nedeninin evsel ya da sanayi tüketiminden çok, tarımdaki yanlış sulama yöntemleri olduğunu vurguladı. Tugay, “Biz insanları su tasarrufuna çağırıyoruz ancak temiz su kaynakları vahşi sulamalarla ve diğer etkenlerle tarım tarafında tüketiliyor. Sulama tekniklerinde vahşi sulamadan damla sulamaya mutlaka geçmek lazım.” Dedi.

Katkı vermeye hazır olduklarını söyleyen Başkan Tugay şöyle konuştu: “Yüzde 18 civarı sanayide yüzde 10 civarı şehirde tüketiliyor. Biz insanları su tasarrufuna çağırıyoruz ancak temiz su kaynakları vahşi sulamalarla ve diğer etkenlerle tarım tarafında tüketiliyor. Kayıp kaçakların azaltılması da önemli bir çalışmaydı. Türkiye’de kayıp kaçak oranı en az olan belediye muhtemelen İzmir belediyesi. Türkiye’deki ortalama yüzde 50’lerde bizde yüzde 25’lerde. Daha da iyi olacak. Bütün hesapları Kasım ayına kadar sular yetsin diye yapıyoruz.”

Özge Uyanik (59)

Çiftçi bilinçlenmeli, devlet yol açmalı

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı su krizinin merkezinde tarımsal sulama politikalarının yetersizliğinin yer aldığını belirtti.

“Türkiye genelinde ülkenin su potansiyelinin yaklaşık yüzde 70-75’ini tarımda kullanıyoruz. Geri kalan yüzde 25’lik kısmı ise içme suyu ve sanayi gibi alanlarda tüketiyoruz. Tarım özelinde baktığımızda ise ikinci önemli sorun şurada ortaya çıkıyor: Sulamada önceliğimiz yüzey sularının kullanılması olmalı. Yani barajlardan, göletlerden biriktirilen suyun tarımsal amaçla değerlendirilmesi gerekiyor. Yeraltı suları, rezerv su kaynağı olduğu için ancak yüzey suları yetersiz kalırsa kullanılmalı. Ama Türkiye’de en çok tüketilen su kaynağı yeraltı suları. Bu da büyük bir sorun.

Tarım en çok suyu kullanıyor ve bu sulamanın büyük kısmı da halk arasında "vahşi sulama" olarak bilinen klasik yöntemlerle yapılıyor. Biz bunu karık sulama, salma sulama gibi isimlerle tanımlarız. Bu yöntemlerde çok fazla su harcanıyor. Oysa basınçlı sulama sistemleri dediğimiz modern yöntemlerde –yağmurlama, damla sulama veya yeraltı sulama gibi– en az 10 kat su tasarrufu sağlanabiliyor.”

Maliyet çiftçiyi uzaklaştırıyor

Damla sulama sistemlerinin faydalarına rağmen çiftçinin bu sistemlere geçmekte zorlandığını belirten Çakıcı, “Klasik yöntemlerde su gereğinden fazla kullanılıyor, buharlaşma yoluyla kaybediliyor, israf ediliyor. Bu nedenle modern sulama sistemlerine geçilmesi gerekiyor. Ancak dediğiniz bu sistemler maliyetli. Bu da çiftçiyi uzaklaştırıyor. Örneğin; tarlanın kenarında bir kuyusu varsa çiftçi salma sulamayla doğrudan borudan karıklara su veriyor. Mısır ektiyse, her bir karığa sırayla suyu salıyor. 50-100 metre uzunluğunda karıklara kadar suyu götürmeye çalışıyor. Bu, çok fazla su israfı demek.

Damla sulamada ise tarlaya borular döşeniyor, damlatıcılar yerleştiriliyor, filtreler kullanılıyor. Bu sistem daha ekonomik su kullanımı sağlıyor ama kurulum maliyeti yüksek. Devletin bu konuda teşvikleri var, örneğin kredi imkanı sunuluyor. Ancak mevzuatlar ve prosedürler zorlayıcı. Proje hazırlamak ve hibe almak kolay değil. Bu sistemin daha kolay hale getirilmesi ve çiftçinin geçişi için daha fazla destek sunulması gerekiyor.” Dedi.

“Ruhsatsız kuyu çok fazla”

Devlet teşviğine dair konuşan Çakıcı şu ifadeleri kullandı: “Çiftçinin alışkanlıkları da önemli. Örneğin mısırda damla sulama çok yaygınlaşamadı. Bazı ürünlerde çiftçi modern sulama yöntemlerine direnç gösteriyor. Bu hem bilinç eksikliği hem de ekonomik nedenlerle ilgili. Ayrıca, birçok çiftçinin kuyusu ruhsatsız. Devlet desteklerinden yararlanmak için kuyu ruhsatı göstermek gerekiyor. Ama çoğu çiftçi kaçak kuyularla sulama yaptığı için bu teşviklerden faydalanamıyor. Bu da onları destek almaktan uzaklaştırıyor. Maliyet ve prosedürler çiftçiyi zorluyor. Zaten kış da kurak geçmişti. Şimdi yazla birlikte kuyulardaki su seviyesi de düşmeye başladı. Özellikle Ağustos-Eylül aylarında bu düşüş hızlanabilir. Barajlardaki su seviyeleri de ciddi oranda azaldı. İklim değişikliğinin etkilerini hepimiz biliyoruz ve yaşıyoruz. Bu etkilerin geleceği 1990'lardan itibaren öngörülüyordu zaten. Akdeniz ve Ege kıyıları, Batı Akdeniz gibi bölgeler iklim krizinden en fazla etkilenecek yerler. Ama buna rağmen yeterli önlem alınmıyor. Şehirlerin su ihtiyacını planlarken tarımsal kullanımın da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Kuyulara yüklenmek yerine önce barajlardan yararlanmak gerekir. Örneğin, sulama kanalları açıktan gidiyorsa buharlaşmayla su kaybı çok oluyor. Bu sistemlerin kapalı boru sistemine dönüştürülmesi şart. Sıcakta buharlaşma yoluyla çok ciddi su kayıpları yaşanıyor.”

Modern sulama sistemiyle kuraklığa direnç mümkün

Tarımda en yaygın ve en çok eleştirilen yöntemlerden biri olan vahşi sulama, suyun tarlaya kontrolsüz şekilde, genellikle kanallar aracılığıyla ya da doğrudan yüzeyden verilmesiyle yapılıyor. Bu yöntemde, toprağa ihtiyacından fazla su verildiği için su buharlaşıyor, yeraltı suyu hızla tükeniyor, toprak çoraklaşıyor ve bitki kökleri zarar görüyor.

Alternatif olarak kullanılan damla sulama sistemi ise, suyun doğrudan bitkinin kök bölgesine az miktarda ama düzenli ve kontrollü şekilde verilmesini sağlıyor. Bu yöntemle yüzde 60 ila 70 oranında su tasarrufu sağlanabiliyor. Aynı zamanda verimi artırıyor, toprakta erozyonu önlüyor, yabancı otların büyümesini sınırlandırıyor ve gübreleme işlemini de sulamayla entegre ederek maliyetleri düşürüyor.

Yağmur duası kararında Meteoroloji detayı
Yağmur duası kararında Meteoroloji detayı
İçeriği Görüntüle

Kaynak: özge uyanık