Egeşehir Menemen Konutları ihalesi 23 Aralık’ta, grev süreci etkilemeyecek
Egeşehir Menemen Konutları ihalesi 23 Aralık’ta, grev süreci etkilemeyecek
İçeriği Görüntüle

Evlilikte “benim param, senin paran” tartışmalarına Yargıtay’dan emsal niteliğinde bir yanıt geldi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davasına konu olan bir dosyada, çalışmasına rağmen kazancını yalnızca kendi kişisel ihtiyaçları için kullanan ve evin giderlerine katkı sunmayan eşin kusurlu sayılacağına hükmetti. Karar, özellikle çalışan eşlerin ekonomik sorumlulukları konusunda süregelen belirsizlikleri ortadan kaldıracak nitelikte değerlendiriliyor.

Boşanma davası karşılıklı suçlamalarla başladı

Antalya’da görülen ve uzun bir yargı sürecinin ardından Yargıtay’a taşınan davada, taraflar mahkeme önüne ağır iddialarla çıktı. Kadın eş, eşinin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, aile yaşamını ihmal ettiğini ve kazancını zorla elinden alarak ekonomik baskı kurduğunu ileri sürdü. Bu iddialar doğrultusunda boşanma davası açıldı.

Erkek eş ise karşı dava ile savunmaya geçti. Eşinin aşırı sinirli olduğunu savunan koca, asıl temel sorunun kazancın paylaşılmaması olduğunu dile getirdi. Kadının gelirini yalnızca kendi ihtiyaçları için harcadığını, kira, fatura ve günlük ev giderlerine hiçbir katkı sunmadığını belirten erkek eş, tüm geçim yükünün kendisine bırakıldığını mahkemeye taşıdı.

Yargılama sırasında erkek eş, açtığı karşı boşanma davasından vazgeçse de maddi taleplerini sürdürdü. Dosyayı değerlendiren yerel mahkeme, kadının boşanma talebini kabul ederek, olaylarda erkeği ağır kusurlu buldu. Mahkeme, erkek eşin kadına 40 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi.

Bu karara itiraz eden koca, dosyayı Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıdı. Ancak istinaf mahkemesi de yerel mahkemenin değerlendirmesini yerinde bularak itirazı reddetti. Böylece dosya temyiz yoluyla Yargıtay’ın önüne geldi.

Yargıtay’dan emsal yorum

Dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, alt mahkemelerin kararlarından farklı bir değerlendirme yaptı. Yüksek Mahkeme, çalışıp gelir elde eden bir eşin bu kazancı yalnızca kendisi için kullanmasının, evlilik birliğiyle bağdaşmadığını vurguladı. Kararda, evin giderlerine katılmayan eşin kusurlu sayılacağı açıkça ifade edildi.

Bu gerekçeyle Yargıtay, yerel mahkeme ve istinaf kararlarını bozarak dosyanın yeniden değerlendirilmesine hükmetti. Karar, özellikle çalışan kadın ve erkekler açısından evlilikte mali sorumlulukların sınırlarını netleştirdi.

Medeni Kanun vurgusu dikkat çekti

Kararın hukuki dayanağı olarak Türk Medeni Kanunu’nun 186. maddesi öne çıktı. Söz konusu maddede, eşlerin evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında malvarlıkları ve emekleriyle katılmak zorunda olduğu açıkça belirtiliyor. Yargıtay da bu hükme atıf yaparak, evlilikte gelir paylaşımının bir tercih değil, hukuki bir yükümlülük olduğunun altını çizdi.

Hukukçular: Bu tutum duygusal şiddet

Kararı değerlendiren hukukçular, Yargıtay’ın yaklaşımının yalnızca ekonomik değil, sosyal sonuçları da olduğuna dikkat çekiyor. İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat Dilek Yüksel, gelirini tamamen kendisi için harcayan ve evin yükünü diğer eşe bırakan tutumun duygusal şiddet boyutu taşıdığını vurguladı. Yüksel’e göre, evlilik birliği içinde taraflardan birinin “Ben çalışıyorum ama harcamam bana ait” yaklaşımı sergilemesi, hukuken korunamaz.

Uzmanlara göre bu kararla birlikte, “Evin geçimi kocaya aittir” anlayışı da hukuki zeminini büyük ölçüde kaybetti. Yargıtay’ın değerlendirmesi, evliliğin bir hayat ortaklığı olduğunu ve bu ortaklıkta ekonomik yükün tek taraflı olamayacağını net biçimde ortaya koyuyor. Gelir elde eden her eşin, evlilik birliğinin devamı için sorumluluk alması gerektiği vurgulanıyor.

Kaynak: haber merkezi