İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle 17-26 Ekim tarihleri arasında düzenlenen İZKİTAP – 6. İzmir Kitap Fuarı, bu yıl da büyük ilgiyle karşılandı.
Fuarın en dikkat çekici etkinliklerinden biri, gazeteci ve televizyon programcısı Emin Çapa ile araştırmacı-yazar Sema Soykan’ın katıldığı “Edebiyatın Merceğinde Türkiye ve Dünya” başlıklı söyleşi oldu.
Uğur Mumcu Uzun Havut Etkinlik Alanı’nda gerçekleştirilen etkinlik, yağmurlu havaya rağmen yüzlerce kitapseverin katılımıyla gerçekleşti. İzmirli okurlar, hem edebiyat hem de tarih ve toplumsal gelişmeler üzerine keyifli bir sohbet dinleme fırsatı buldu.
“Keşkelerle yaşanmaz, ders çıkarmalıyız”
Söyleşiye “Böyle yağmurlu bir günde İzmir’e bereket getirdik” sözleriyle başlayan Emin Çapa, İzmir’de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. İnsanlık tarihinin dönüm noktalarına değinen Çapa, konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“İnsanlık tarihinin özellikle yazılı dönemi, kadının toplumdaki konumu, siyasi tarih, sanayi devrimi, matbaanın Osmanlı’ya geç gelişi, eğitime ve aydınlanma çağına etkileri... Tüm bu başlıklarda ‘keşke’ ve ‘belki’lerle dolu bir geçmişimiz var. Ama keşkelerle yaşanmaz, onlardan ders çıkarıp geleceğe bakmak gerekir. ‘Belki’ ise umudun ve hayallerin kelimesidir. Bizi ileriye taşıyan da zaten o belkilerdir.”
Çapa, konuşmasında insanlığın değişim dönemlerinde bilgiye ve eğitime verilen önemin her zaman belirleyici olduğuna dikkat çekti.
“Bir sonraki romanımın merkezinde İzmir olacak”
Söyleşinin ikinci bölümünde söz alan Sema Soykan, İzmir’in kendi yaşamında ve yazarlık serüveninde özel bir yeri olduğunu vurguladı:
“İzmir’de olmak benim için çok değerli bir duygu. Türk tarihini incelerken sık sık İzmir’in geçmişine de dokundum. Hatta bir sonraki romanımın merkezinde İzmir olacak. Çünkü bu şehir, hem tarihsel hem kültürel olarak roman kurgusuna çok güçlü bir ilham veriyor.”
Yazar, çocukluğundan itibaren yazıya olan tutkusunu da anlattı. Babasının köy enstitüsü mezunu olduğunu belirten Soykan, şöyle devam etti:
“Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk’e derin saygı duyan bir evde büyüdüm. Babam bana beş kelime verir, ben de onlarla hikâyeler yazardım. O oyun, zamanla yazarlık serüvenime dönüştü. Babamın açtığı bu yol, bugün hâlâ kalemimin yönünü belirliyor.”