Haber/ Didar DEMİRCİ
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, ekonomik krizin giderek derinleştiğini dile getirdi. Sarı, “AKP, 18 yıllık iktidarı süresince Türkiye Cumhuriyeti'ne ait, kazanılmış tüm endüstri ilişkilerini yani bacası tüten tüm fabrikalarını birer birer satışa çıkardı. Özelleştirmeden elde edilen paralarla iktidarlarının ilk 8-10 yılını ülkede refah varmış gibi gösterdi. 2011 krizi ve sonrasında gelen ekonomik krizde özelleştirmeden gelen paralarla bu krizin teğet geçmesi beklenildi. Ancak sonun başlangıcı o dönem başladı” dedi.

Pandemi ortaya çıkardı

AKP iktidarının elde ne var ne yoksa sattığının altını çizen Sarı, “Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan iken televizyonlara verdiği röportajlarda, halkın gece pazarlarında sebze topladığını söyleyerek iktidarda kaldı. Bugün bu ülkede işsiz kalan iş aramaktan vazgeçen gençlerimiz başta olmak üzere, çalışanlarımız yoksulluk sınırının altında yaşamlarını idam ettirmeye çalışıyor. TÜİK verilerine karşılık halk, sokakta ve pazarda gerçek enflasyonu hissediyor. Daha dün Malatya’da, daha önce çiftçilerin sütlerini dökmesinden başlayan ve yine daha öncesi yazarkasaları ortaya atılması ve şimdi de iş arayanların kendini yakması yani özelleştirmedeki paraları bitmesiyle gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı. Bugün halkımız tam da AKP Genel Başkanının söylediği gibi vatandaş konteynerlerden çöp topluyor, pazarlar tükenen meyve-sebzeleri toplayan ailelerle kaynıyor. Ekonomik çıkmazın olduğu bu ortamda biz emekçiler tamamen yoksullaştık ve bu durum pandemiyle birlikte gün yüzüne çıktı” şeklinde konuştu.

Çoklu yoksullaştırma

Sarı, vatandaşın 2 bin 300 liraya geçinmeye çalışırken pandemi koşullarında bin 168 liraya mahkum edildiğinin altını çizerek, “Emekçiler tamamen borç batağına batmıştır. Halkına emekçilere yoksullara tepeden bakan siyasi anlayış, halkından uzaklaşmaya ve onların sorunlarına kulak tıkamaya devam etmektedir. Oysa bu ülkede yoksulluk artık tamamen diz boyu olmuş yeni dünya düzeni üzerinde ‘çoklu yoksullaştırma programı’ hayata geçirilmeye çalıştırılmaktadır. Doğal olarak çoklu yoksullukla; ses çıkarmayan, özgürlük istemeyen, biat edilen bir topluluğa dönüştürülmek istenmektedir. Yani önce ekmeği küçültüp yanına bir parça katık katıldığında şükreden bir toplum yaratılmaktadır” dedi.