Konfederasyonumuz işçilerin kendi sınıflarının bilincine daha hızlı erişmesi için önüne dikilen tüm engelleri aşarak başarıdan başarıya koşacak; bütün bu amaçlara ulaşmak için mutlaka bilimi en etkin mücadele aracı yapacak Anayasanın sözü ve özüyle uygulanmasını ısrarla savunacaktır. Bütün bunların gerçekleşebilmesi sizin vereceğiniz karara ve göstereceğiniz bilinçli birliğe, beraberliğe bağlıdır. Kararınız kutlu olsun. Kökleri derinde bir çınardır DİSK, Türkiye işçi sınıfının yüz yıllık mücadelesine yaslanarak kurulan… Kuruculardan dinleyelim DİSK’in yaslandığı yüz yıllık mücadeleyi: “1872’den bu yana grev hakkını kullanarak, direnme gücünün başarılarını toplayan, dernek kurma hakkını en güç koşullar altında kullanan, 1909’dan beri uluslararası işçi dayanışması çabalarına katılan, demokrasiye aykırı yasalar değiştirilince 1946’da yeniden sendikalar kuran, sosyal adaletin gerçekleştirilmesi mücadelesinde 1961’de miting yaparak yeni bir aşamaya ulaşan, Anayasa ilkeleri uğruna kurşunlanan, coplanan, hapse atılan, yine de toplumcu mücadelesini bırakmayan; BİZLER; Türk işçi sınıfının tüm çıkarları, hakları, özgürlükleri ve de onuru için bir araya geldik.”

“Emperyalizmin, devletimizin ve milletimizin hayatına yeniden kastetme çabalarının arttığını ve bir avuç aracının, kapkaççının ve sömürücünün bu çabalara katıldığını gören bizler, Büyük Atatürk’ün daha 1921’de ilan ettiği gibi “bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı” savaşmaya ant içmiş sendikacılarız.”

İşte bu andı içenlerden beş sendikacı Kemal Türkler, Rıza Kuas, İbrahim Güzelce, Kemal Nebioğlu ve Mehmet Alpdündar 13 Şubat 1967’de güdümlü, sarı ve Amerikancı sendikacılığa karşı gerçek sendikacılık için DİSK’i kurdular.

DİSK’i kuranlar; çalışmada, eğitimde, sağlıkta, beslenmede, barınmada, vergilerde, ücretlerde devrim dediler. Ve “Devrimcilik hepimizin mülk sahibi olmasını ve uygarlık nimetlerinden eşitçe yararlanma olanağını sağlayacağı için bizim sendikacılık çalışmalarımızın özüdür” diyerek yola koyuldular.

Onca badireden sonra DİSK’e ömür biçenler oldu. Çok iddialı olanları vardı. Şöyle dediler:

“DİSK’in kısa bir süre içinde, bir atımlık barutunu tüketip, üç beş kurucunun hem yönetici hem de üye durumunda kaldığı zavallı bir kuruluş haline geleceğini söylemek, bir kehanet olmasa gerek.”

DİSK bu uğursuz kehaneti yerle bir etti, yoluna devam etti.

Kontrgerilla, “Çalışmaları zararlı yönde olduğu tahmin edilen DİSK” dedi. DİSK’i takibe aldı. DİSK yoluna devam etti. Bir yerde grev mi var? DİSK tahrik etti dediler. Bir yerde direniş mi var? “DİSK’in parmağı var” dediler. İşçiler Anayasal haklarını mı kullanıyor? DİSK kışkırtması diye feryat ettiler.

Sendika özgürlüğüne karşı hazırlanan komplolar bir bir boşa çıkarıldı… DİSK yoluna devam etti! Sarı sendikalar kurdular DİSK’e karşı… Amerikalılardan yardım istediler DİSK’i yok etmek için… Fayda etmedi. DİSK yoluna devam etti.

“Türk-İş’ten başka konfederasyon kalmayacak” dediler. Kemal Türkler şöyle karşılık verdi:

“Biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler. İşçiler durduğu zaman, dünyada her şeyi yapan işçiler durduğu zaman dünya durur arkadaşlar, uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur.”

15-16 Haziran’da işçi sınıfı DİSK’i yok etmek isteyenlere anladığı dilden cevabı verdi. İşçiler durdu, hayatı durdu. DİSK yoluna devam etti. Hakkını arayan DİSK üyelerini öldürdüler. Çekip Şerif’i vurdular! Fabrikalarda Hüseyin Çapkan’ı, Mehmet Gıdak’ı, Mustafa Bayram’ı, Yaşar Yıldırım’ı, Yakup Keser’i vurdular. İlerici Deri-İş Başkanı Kenan Budak’ı vurdular. İşçilerin en coşkulu mitingine, hem de işçinin emekçinin bayramında, 1 Mayıs’ta saldırdılar.

Onlarca emekçiyi katlettiler. Sindirmek, yıldırmak, korkutmak istediler. Bir yıl sonra 1 Mayıs daha da kitlesel kutlandı. DİSK yoluna devam etti.

DİSK’i yok etmek istediler. DİSK’in kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler’i vurdular. Tarihi geri döndüremediler. DİSK yoluna devam etti… Sonra generalleri ile geldiler. DİSK’i yok etmek için. DİSK’in çalışmasını 11 yıl engellediler. Binlerce DİSK’liyi tutukladılar. DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk’ün ve 51 DİSK’linin idamını istediler. Abdullah Baştürk’ün savunması Bir tokat gibi suratlarına çarptı. DİSK yoluna devam etti.

Taksim’de 1 Mayıs kutlamak isteyen işçilere, DİSK’e, DİSK’in binasına saldırdılar. DİSK yolunda devam etti.

DİSK 1960’lardan 1970’lerden 2020’lere yoluna devam ediyor. Dünya ve Türkiye kapitalist küreselleşme döneminde daha adaletsiz, daha eşitsiz hale geldi... Bu ülkede yüzde 1‘lik azınlık toplumsal zenginliğin neredeyse yarısına el koyuyor. Her yüz işçinin sadece 10’u sendikalı! İşçiler çalışırken ölüyor; eşitsizlik, sömürü, ayrımcılık artıyor… Yağma, talan, yolsuzluk yaygınlaşıyor! Ülke giderek otoriter, karanlık bir baskı rejimine yuvarlanıyor… DİSK 2020’lerde bu gidişe son vermeyi ve emeğin Türkiye’si için mücadeleye çağırıyor…

Demokrasiyi yeniden kurmak, sosyal ve ekonomik hakları yeniden kazanmak ve geliştirmek için mücadeleye çağırıyor! DİSK, eşitlik, özgürlük, adalet, laiklik, barış ve kardeşlik için mücadeleye çağırıyor! Bir başka Türkiye için, emeğin Türkiye’si için DİSK yoluna devam ediyor…

DİSK-AR’ın katkılarıyla…