Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) öncülüğünde bir uluslararası girişim tarafından ilan edilen ve bu yıl ilk kez kutlanan “18 Eylül Uluslararası Eşit Ücret Günü”, cinsiyet temelli ücret eşitsizliğini gündeme getirmeyi hedefliyor. Ancak “BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” kapsamında 2030’a kadar hayata geçirilmesi gereken önceliklerden biri de olan bu hedef, özellikle salgın sürecinde bugün her zamankinden daha da uzakta görünüyor.

Güncel veriler de bunu teyit ediyor. DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından TÜİK’in “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2019” ve diğer verilerinden yaptığı hesaplamalara göre Türkiye’de erkeklerin ortalama yıllık iş gelirleri kadınlara göre yüzde 31.4 daha yüksek. Diğer ifadeyle erkekler kadınlara göre üçte bir daha fazla kazanıyor.

‘Yevmiye’de fark çok

Bu gelir farkı durumu işteki duruma göre de çok değişiyor. Kendi hesabına çalışan erkekler kadınlara göre yüzde 77.3, yevmiye ile çalışan erkekler ise kadınlara göre yüzde 85.8 daha fazla gelir elde ediyor. Buna karşın ücretli olarak çalışan erkekler, ücretli olarak çalışan kadınlara göre yüzde 20.7, işveren olarak çalışan erkekler, işveren olarak çalışan kadınlara göre yüzde 20.2 daha fazla gelir elde ediyor. Bu kapsamda, arada yine de önemli fark olsa da ücretli çalışmanın ve kayıtlılığın eşitsizliği azalttığını söylemek mümkün görünüyor.