Haber / Murat ERVİN

Cumhuriyetin ilan edildiği 23 Ekim 1923'ten itibaren özellikle gıda, tekstil ve savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltmak adına şeker, süt ve tütün fabrikaları, buğday ambarları, bez ve dokuma fabrikaları ile uçak, top, tüfek, barut, çimento, çelik, demir üretim tesisleri Atatürk'ün talimatıyla hızla açıldı. Artık Sümerbank ile kendi giysilerimizi üretiyor, Ziraat Bankası ile çiftçi günün teknolojik makine ve ekipmanlarını satın alıp toprağını işliyordu. Ege Bölgesi'nde çiftçileri biraraya toplayan Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası'nın 1935'te çıkmasıyla TARİŞ'in bugünkü temelleri atılırken İzmir klor fabrikası da yine Atatürk dönemde hizmete girdi.

200 KATA VARAN ARTIŞ

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin de kurulduğu bu dönemde 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi yüzde 152 artarken toplam sanayi üretimi yüzde 80 arttı. Kömürde yüzde 100, kromda yüzde 600, diğer madenlerde yüzde 200 artış olurken demir üretimi sıfırdan 180 bin tona, şeker üretimi ise 200 katına çıktı. 1926'da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5 bin 162 tondan 95 bin 192 tona yükselirken tekstil sanayisi ülkenin tekstil ihtiyacının yüzde 80'ini karşılar durumda ulaştı. 1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi de 70 tondan 3 bin 773 tona, yün üretimi 400 tondan 763 tona, ipek ise 2 tondan 31 tona çıktı.

TARIMDAN ENERJİYE

Atatürk'ün vefat ettiği 1938'e kadar kurulan fabrika ve tesislerin neredeyse tamamı özellikle son 20 yılda ya satıldı ya kapatıldı ya da amacının dışında faaliyet göstermeye başladı. Böylece ülke, üretimden uzaklaşılıp dışa bağımlı bir hale geldi. Son 20 yılda satılan fabrikalar arasında Et ve Balık Kurumu, şeker fabrikaları, traktör fabrikası, Tüpraş, Petkim, Petrol Ofisi, Türk Telekom, Tedaş, Eti Maden, Eti Krom, Sümerbank, Erdemir Demir Çelik, Seka kağıt fabrikaları, limanlar, çimento fabrikaları gibi bir çok stratejik kurum ve fabrika ya zarar ettiği gerekçesiyle kapatıldı ya da özelleştirilerek elden çıkarıldı.

DAĞI TAŞI SATIYORLAR

Kani BEKO (CHP İzmir Milletvekili): Devletçilik ilkesiyle kurulan şeker, tütün, un, çay fabrikalarımız AKP iktidarı döneminde satıldı. Limanlarımızı sattılar, kıyılarımızı, yollarımızı, dağımızı, taşımızı satıyorlar. Cumhuriyet devrimlerine düşman, Atatürk ilkelerine düşman, Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman bir iktidar tarafından 20 yıldır sanayicimiz de halkımız da zulüm görüyor. Biz sıfırdan küllerinden yeniden doğan bir milletiz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi kaybettiklerimizi yerine koyma zamanı geldi. Tarihin kimi kahraman kimi hain hem de vatan haini olarak yazacağı çok aşikar. Biz kahramanlarımızın, devrimlerimizin izinden bu topraklarda refahı, huzuru, kardeşliği, barışn, eşitliği yeniden yükseltmek için geliyoruz.

ÖZELLEŞTİRME DEYİP YAĞMALANDI

Ali Ekber YILDIRIM (Tarım Yazarı): Cumhuriyet'in ilk yıllarında nüfusun yüzde 80'ine yakını çiftçiydi. Atatürk bizzat kendisi çiftçilik yaparak örnek oluyor. Atatürk Orman Çiftliğini kurarak aslında ot bitmeyen topraklarda bile üretimin yapılabileceğini gösterdi. Yine Atatürk döneminde Ziraat Bankası, Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım Kredi Kooperatifleri, Sümerbank, şeker fabrikaları gibi tarımla ve sanayiyle ilgili kurumlar hayata geçirildi. 1980'lere geldiğimizde ise tarım yerini sanayiye bıraktı. AKP döneminde ise bu süreç zirveye çıktı. Bazı olumlu düzenlemeler yapılsa bile büyük oranda dışa bağımlı hale gelindi ve Atatürk döneminde kurulan yapılar, özelleştirme adı altında yağmalandı ve 'paramız var ki alıyoruz' mantığıyla samanı bile dışarıdan almaya başladık. Ama bir süre sonra paranız olsa da ürün alamayabilirsiniz. Çiftçiye 'Ananını da al git' denilerek tarım önemli olmaktan çıkarıldı.      

ÖZEL SERMAYEYE TESLİM

Tevfik TÜRK (Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı): Atatürk döneminde yapılan girişimler köylüyü kalkındırmaya, hammaddeye ve teknolojiye ulaşımını kolaylaştırmaya dayalıydı. Üretim politikaları devlet eliyle yürütülürken şu anda özel sermayeye teslim edilmiş durumda. Yine o yıllarda kendi ürettiğini, kendi sanayi tesislerinde kullanan, artanı da ihraç eden; kendine fazlasıyla yeterli bir ülke vardı. Günümüzde ise daha çok ithalata dayalı ve çiftçinin kalkınmasına engel olunan bir yapı var. O yıllardaki üretim çiftliklerinde elde edilen tohumlar çiftçiye verilerek üretim yaygınlaştırılırken bugün saman bile bulamaz, hatta yurt dışından getirir hale geldik. Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve benzeri örgütlerin hepsi artık farklı amaçlarla hizmet veriyor.