Genel olarak yukarı eğilimini koruyan ons altında yılsonu tahminleri ise 2.400-2.500 dolar seviyesine kadar yükseldi.

Koronavirüs vakalarındaki artış uzun zamandır olduğu gibi yatırımcıları değerli metallere yöneltmeye devam ediyor. Teknik açıdan bakıldığında ons altında iyimserlik artarken, bu piyasayı coşturacak devasa bir kaynağın tahvil piyasalarında yattığı belirtiliyor.

ABD tahvil faizlerindeki aşağı yönlü eğilim ve bu kapsamda doların kırılgan görünümü de eklenince ons altında yukarı yönlü eğilim belirginleşiyor. ABD’de teşvik paket konusunda politika yapıcılar arasındaki anlaşmazlıkların sürmesi dolar üzerinde baskı oluşturuyor.

Euro/dolar paritesinin yukarı seyri altını pozitif etkiliyor. Parite son bir ayda 1.13 seviyesinden 1.19’a kadar yükseldi.

Tahvil getirisinin rekor seviyede düştüğü ve parasal politikalara ilişkin belirsizliklerin arttığı bu dönemde portföy yöneticilerinin devlet tahvillerinin bir kısmını ellerinden çıkarmaya başlayabileceği belirtiliyor. Tuttukları sabit getirili varlıkların büyüklüğü göz önüne alındığında bunun altına trilyonlarca dolar akabileceği anlamına geliyor.

Dünyadaki fonların sadece yüzde 0.6'sı

UBS Group verilerine göre, borsa yatırım fonları (ETF) ve Comex’deki altın pozisyonları dünya genelindeki fonların alındaki yatırımların sadece yüzde 0.6’sını oluşturuyor. Bu da altının 2012 ve 2013 yıllarında zirve yaptığı dönemlerin çok altında bir seviyeye işaret ediyor.

Söz konusu dönemlerdeki seviyeyi yakalaması için 81 milyon onstan fazla altın alımı yapılması gerektiği hesaplanıyor. Bankanın stratejisti Joni Teves, altında pozisyonların birdenbire ikiye katlanmasının bile mümkün olduğunu ifade ediyor.

BNP Paribas portföy yöneticisi Guillerme Felices de, enflasyonist ortamlarda altının Hazine kağıtlarına göre risklere karşı daha iyi bir enstrüman olduğunu söylüyor. Felices, nisan ayında portföyünde tahvil ağırlığını azaltıp, altının ağırlığını artırmıştı.