Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği zorlu süreçte, hükümetin mali disiplini sağlama ve bütçe gelirlerini artırma hedefiyle hazırladığı yeni ekonomi paketi, nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunuldu. 21 maddeden oluşan bu kapsamlı paket, 25 Haziran Çarşamba günü Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak. Pakete ilişkin yapılan etki analizi, düzenlemelerin hangi alanlarda ne kadar gelir artışı sağlayacağını veya hangi kalemlerde vazgeçişler yaşanacağını detaylı bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle bazı taşıt türlerindeki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranlarında yapılacak artışlar, yatırım teşvik sistemindeki değişiklikler ve Ar-Ge desteklerindeki yeni sınırlar, hem vatandaşın günlük hayatını hem de şirketlerin gelecek planlarını doğrudan etkileyecek nitelikte. Bu düzenlemeler, hükümetin bir yandan bütçe açıklarını kapatma, diğer yandan ise belirli sektörleri teşvik etme politikasının somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Lüks ve ihtiyaç ayrımı: Arazi taşıtlarına ÖTV zammı geliyor
Ekonomi paketinin gelir artırıcı en dikkat çekici maddelerinden biri, arazi taşıtlarına yönelik ÖTV oranlarında yapılacak düzenleme. Yapılan etki analizine göre, azami yüklü kütlesi 3 bin 500 kilogramı geçmeyen arazi taşıtlarının ÖTV oranı, yüzde 4'ten yüzde 50'ye çıkarılıyor . Bu oran artışından yıllık toplam 14 milyar lira gelir elde edilmesi bekleniyor .
Bu düzenleme, hükümetin "lüks" olarak gördüğü ve çevresel etkileri daha yüksek olabilecek bazı taşıt türleri üzerinden gelir elde etme stratejisinin bir parçası olarak okunabilir. Özellikle son yıllarda popülaritesi artan ve şehir içi kullanımda da yaygınlaşan bu tür araçlar, daha yüksek bir vergi yüküyle karşılaşacak. Bu durum, piyasada arazi taşıtlarına olan talebi etkileyebilir ve tüketicilerin daha düşük ÖTV oranına sahip alternatif taşıt türlerine yönelmesine neden olabilir. Hükümetin bu hamlesi, bir yandan bütçe gelirlerini güçlendirirken, diğer yandan da belirli tüketim alışkanlıklarını yönlendirme amacını taşıyor.
Yatırım teşviklerine neşter: Kurumlar vergisi indirimi daraltılıyor
Paket içerisinde, yatırım teşvik sisteminde yapılan kritik bir değişiklik de yer alıyor. Yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlarda, yatırım döneminde diğer kazançlarda kullanılabilen yatırıma katkı tutarına ilişkin oran, yüzde 80'den yüzde 50'ye düşürülüyor . Bu değişikliğin, yıllık yaklaşık 15 milyar lira gelir artırıcı etkisi olacağı öngörülüyor .
Bu düzenleme, hükümetin yatırım teşviklerindeki cömertliğini bir miktar azaltarak, bütçe üzerindeki yükü hafifletme çabasının bir göstergesi. Yatırımcılara sağlanan indirimli kurumlar vergisi avantajı, yatırım döneminde yüzde 80 oranında kullanılabilirken, artık bu oran yüzde 50 ile sınırlanacak. Bu, şirketlerin teşviklerden elde edecekleri vergi avantajının bir miktar azalması anlamına geliyor. Hükümetin bu adımı atarken, yatırım iştahını tamamen kırmadan, bütçe dengelerini sağlama arayışında olduğu anlaşılıyor. Ancak, yatırım ortamı ve ekonominin genel seyri açısından bu değişikliğin yatırımcı davranışlarını nasıl etkileyeceği merak konusu.
Ar-ge teşviklerine sınırlama: 2 milyar lira ek gelir bekleniyor
Türkiye'nin inovasyon ve teknoloji alanındaki gelişimini desteklemek amacıyla uygulanan Ar-Ge teşviklerinde de önemli bir düzenlemeye gidiliyor. Etki analizine göre, Ar-Ge merkezlerinde, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) ve araştırma altyapılarında istihdam edilen Ar-Ge ve tasarım personeli ile belirli oranda destek personeline ödenen ücretler üzerinden kesilen gelir vergisi ve damga vergisi istisnasına sınırlandırma getiriliyor . Bu istisna, aylık ücret tutarı çalışan başına brüt asgari ücretin 40 katı ile sınırlanacak . Bu da, 2025 yılı için aylık 1 milyon 40 bin 220 lira ile bir üst sınır getirildiği anlamına geliyor.
Bu düzenlemeden yıllık yaklaşık 2 milyar lira gelir etkisi bekleniyor . Analize göre, 2024 yılında Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde çalışan ortalama 88 bin 436 kişinin ücretlerinden 25 milyar lira, Ar-Ge merkezlerinde çalışan ortalama 99 bin 193 çalışanın ücretlerinden 23 milyar lira vergi alınmayarak işverenlere bırakılmıştı . Ayrıca, araştırma altyapılarında istihdam edilen ortalama 2 bin 584 çalışanın ücretlerinden de 721 milyon lira vergi alınmamıştı . Bu rakamlar, geçmişte sağlanan teşviklerin boyutunu gözler önüne seriyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, özellikle yüksek gelirli Ar-Ge personeli üzerinden sağlanan vergi avantajı azalacak. Bu durumun, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi üzerindeki etkisi tartışılabilir olsa da, hükümetin bütçe disiplini kapsamında bu adımı attığı belirtiliyor. Ayrıca, bu düzenlemenin kayıt dışılıkla mücadeleye de katkı sağlaması bekleniyor.
Kamu alımlarında yerliye destek: 2.6 milyar liralık ÖTV muafiyeti
Ekonomi paketi, bazı alanlarda gelir artırıcı düzenlemeler getirirken, stratejik gördüğü bazı sektörlere yönelik destekleri de sürdürüyor. Bu kapsamda, ulusal güvenlik kuruluşlarının, milli savunma ve iç güvenlik için alacakları araçlarda yerli üretime destek sağlanacak. Yerli katkı oranı en az yüzde 40 olan taşıtlarda sağlanacak ÖTV desteği öngörülüyor . Yaklaşık 5 bin araç alınacağı tahminine göre, bu destekten kaynaklanacak gelir kaybının 2.6 milyar lirayı bulması bekleniyor .
Bu düzenleme, hükümetin yerli ve milli üretimi destekleme, savunma sanayii ve güvenlik alanında dışa bağımlılığı azaltma politikasının bir yansıması. Kamu alımları yoluyla yerli üreticilere pazar yaratılması ve onların rekabet gücünün artırılması hedefleniyor. Bu, doğrudan bütçeden bir harcama olmasa da, vergi gelirinden yapılan bir fedakarlık anlamına geliyor.
Serbest bölgelerde vergi istisnası: 700 milyon liralık vazgeçiş
Yasa teklifinde, ihracatı desteklemek ve mükelleflerin uluslararası pazarlarda rekabet avantajı sağlamalarını teşvik etmek amacıyla, serbest bölgelerdeki üretim faaliyetlerine yönelik önemli bir vergi istisnası da bulunuyor. Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin, bulundukları serbest bölge içine veya diğer serbest bölgelere yaptıkları ürün satışlarından elde ettikleri kazançları, gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacak .
Bu düzenlemeyle birlikte, 2024 yılı verilerinden hareketle tahmini olarak 700 milyon liralık bir tutardan vazgeçilmesi hesaplandı . Bu adım, hükümetin ihracat odaklı büyüme stratejisi kapsamında serbest bölgeleri daha cazip hale getirme ve bu bölgelerdeki üretim kapasitesini artırma amacını taşıyor. Serbest bölgeler, özellikle dış ticaretin artırılması ve uluslararası yatırımların çekilmesi açısından kritik öneme sahip. Hükümet, bu vergi istisnasıyla, üretim ve ihracat yapan firmalara ek bir rekabet avantajı sağlamayı hedefliyor.
Gelir idaresinde fazla mesai ve koruyucu giyim yardımları: personele yönelik düzenlemeler
Ekonomi paketi, kamu personelini ilgilendiren bazı düzenlemeleri de içeriyor. Gelir İdaresi Başkanlığı çalışanlarının fazla mesai ücretlerinde bir iyileşme yapılıyor. Fazla çalışılan her bir saat için esas alınan 160 gösterge rakamı 300 göstergeye yükseltilirken, fazla çalışma ücreti ödenebilecek personel sayısının toplam personele oranının, yüzde 20’den yüzde 40’a çıkarılması öngörülüyor. Etki analizine göre, bu düzenlemenin aylık en fazla 179 milyon 784 bin 767 lira gider yaratacağı hesaplandı. Bu durum, vergi toplama kapasitesini artırma hedefiyle, Gelir İdaresi çalışanlarının motivasyonunu artırmaya yönelik bir adım olarak görülebilir.
Ayrıca, kamu personeline yönelik olarak koruyucu giyim yardımı ve donanım malzemesi verilmesi konusunda, Sayıştay tarafından tespit edilen yorum farklılıkları ve sorumluluk sorunları da gideriliyor. Düzenlemeye göre, 31 Mayıs 2025 tarihine kadar kamu görevlilerine koruyucu giyim ve donanım malzemesi yardımı yapan kamu kurum ve kuruluşlarında, sorumlular hakkında idari ve mali takibat ile yargılama yapılmayacak. Etki analizinde yer alan verilere göre, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve KOSGEB'te sorumlu tutulan 189 kişi bu düzenlemeden yararlanacak olup, bu kapsamdaki toplam tutar 72 milyon lira olarak hesaplandı. Bu, kamu görevlilerinin özlük haklarına ilişkin mevzuattaki belirsizliklerin giderilmesi ve geçmişe dönük sorumlulukların affedilmesi amacını taşıyor.
Genel değerlendirme ve yol haritası: Bütçe disiplini mi, büyüme mi?
21 maddelik bu ekonomi paketi, hükümetin "rasyonel politikalara dönüş" olarak adlandırdığı yeni ekonomi programının bütçe ayağını oluşturan önemli bir adım. Bir yandan belirli alanlarda vergi artışları ve teşvik daraltmalarıyla gelir artışı hedeflenirken, diğer yandan stratejik sektörlere ve kamu çalışanlarına yönelik destekler sürdürülüyor.
Paket, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldükten sonra, TBMM Genel Kurulu'nda oylanarak yasalaşacak. Bu süreçte, muhalefet partilerinin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının pakette yer alan bazı maddelere itiraz etmesi ve tartışmalar yaşanması bekleniyor. Özellikle ÖTV artışları ve Ar-Ge teşviklerindeki sınırlamalar, sektör temsilcileri ve kamuoyunda farklı yankılar uyandırabilir.
Hükümetin, bu paketten beklediği toplam gelir artışının ne kadarının gerçekleşeceği ve bu düzenlemelerin ekonomik büyüme, enflasyon ve istihdam üzerindeki nihai etkisi, paketin başarısını belirleyecek. Önümüzdeki dönemde, ekonomi yönetiminin bütçe disiplini hedefleri ile piyasaların büyüme ve istihdam beklentileri arasındaki dengeyi nasıl kuracağı, Türkiye ekonomisinin seyrini belirleyen ana faktör olacak.