Eko-anksiyete, iklim değişikliği, çevresel felaketler ve doğal kaynakların tükenmesi gibi küresel tehditler karşısında ortaya çıkan yoğun kaygı ve endişe hali olarak tanımlanıyor. Özellikle çevreye duyarlı bireyler, gençler, çocuklar, yaşlılar ve çevresel felaketlerden doğrudan etkilenenler bu kaygıyı daha yoğun yaşayabiliyor. Eko-anksiyete, bir hastalık olarak kabul edilmese de, psikolojik ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebiliyor.

Eko-anksiyete belirtileri nelerdir?

Eko-anksiyete belirtileri psikolojik, duygusal ve fiziksel düzeyde kendini gösterebilir:

  • İklim krizi ve çevre sorunları hakkında yoğun endişe ve korku

  • Çaresizlik, karamsarlık ve umutsuzluk hissi

  • Odaklanmada güçlük, konsantrasyon eksikliği

  • Uykusuzluk, yorgunluk ve enerji eksikliği

  • Baş ağrısı, kas gerginliği, sindirim sorunları

  • Sinirlilik, stres ve huzursuzluk

  • Çevreyle ilgili takıntılı düşünceler

  • Suçluluk ve utanç duyguları (özellikle kişisel çevresel etkiler nedeniyle)

  • Çevresel haberlerden kaçınma, gündemi takip etmek istememe

  • Küresel liderlerin yeterince önlem almamasına karşı öfke ve hayal kırıklığı
    Bu belirtiler, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle gençlerde ve çevre konusunda hassas bireylerde daha sık rastlanır.

Eko-anksiyete ile başa çıkma yolları

Eko-anksiyete ile mücadele etmek için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çeşitli yöntemler uygulanabilir:

  • Duyguları tanımak ve kabul etmek: Eko-anksiyetenin gerçek ve doğal bir tepki olduğunu kabul etmek, başa çıkmanın ilk adımıdır. Duygularınızı isimlendirin ve paylaşın.

  • Doğru bilgi ve farkındalık: Güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek, yanlış ve abartılı haberlerden uzak durmak kaygıyı azaltır. Aşırı bilgi yüklemesinden kaçının.

    Önder için memleketinde taziye kuruldu Önder için memleketinde taziye kuruldu
  • Eyleme geçmek: Geri dönüşüm, enerji tasarrufu, çevre dostu ürünler kullanmak gibi küçük ama anlamlı adımlar atmak hem çevreye katkı sağlar hem de kaygı düzeyini düşürür.

  • Destek gruplarına katılmak: Benzer endişeleri yaşayan kişilerle iletişim kurmak, deneyim paylaşmak ve topluluk etkinliklerine katılmak rahatlatıcı olabilir.

  • Doğada zaman geçirmek: Doğayla temas, zihinsel ve bedensel rahatlama sağlar. Doğada yürüyüş yapmak, açık havada vakit geçirmek stres seviyesini düşürür.

  • Meditasyon ve mindfulness: Meditasyon, derin nefes egzersizleri ve farkındalık çalışmaları, kaygı ve stresi azaltmada etkilidir.

  • Profesyonel destek almak: Eko-anksiyete günlük yaşamı olumsuz etkiliyorsa, bir psikolog veya terapistten yardım almak faydalı olabilir.

  • Bakış açısını değiştirmek: Umutsuzluk yerine çözüm odaklı düşünmek, olumlu gelişmeleri takip etmek ve toplumsal değişime katkı sağlamak motivasyonu artırır.

  • Bireysel ve toplumsal sorumluluk: Çevreye duyarlı davranışlar sergilemek, toplumsal bilinçlendirme kampanyalarına katılmak ve sürdürülebilir yaşam tarzı benimsemek, kontrol duygusunu güçlendirir.

Uzmanlardan öneriler

Uzmanlar, eko-anksiyetenin tamamen ortadan kaldırılmasının mümkün olmayabileceğini, ancak doğru yöntemlerle yönetilebileceğini belirtiyor. Kişisel eylem planı oluşturmak, doğada vakit geçirmek, destek gruplarına katılmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak, eko-anksiyetenin etkilerini hafifletmede önemli rol oynuyor. Ayrıca, toplumsal farkındalığı artırmak ve çevreye duyarlı politikaları desteklemek de uzun vadede kaygının azalmasına katkı sağlıyor.

Kaynak: haber merkezi