MERT YASİN ALPDÜNDAR- Karşıyaka’nın Mavişehir Mahallesinde, İzmir’in en eski AVM’lerinden biri olan Ege Park’ın ‘depreme dayanıksız’ raporunu alması nedeniyle yıkım kararının gelmesinin ardından bölgede neredeyse aynı dönemlerde yapılan binalara çevrildi. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan bölgenin hiçbir zaman imara açılmaması gerektiğini söylerken, “Dolayısıyla Bayraklı, Bostanlı, Karşıyaka’nın bazı bölümleri, Alsancak’ın bazı bölümleri ve Mavişehir’in olduğu alan riskli alanlar. Bizim artık İzmir’de veyahut İzmir gibi büyük metropollerde öncelikli yerleşim yerleri seçmemiz ve kenti bu alanlara doğru kaydırmamız gerekiyor.” dedi. Jeofizik mühendisi, deprem uzmanı Prof. Dr. Zafer Akçığ ise “Bölgedeki binaların yapıldığı yerlerde gerekli önlemler alınıyor ama ne kadar önlem alırsanız alın, o tür zeminlerde yüksek katlı binalar yapmamak en mantıklısıdır.” dedi.

Beyaz Saray: 6 haftalık ateşkes istiyoruz Beyaz Saray: 6 haftalık ateşkes istiyoruz

İZMİR’İN EN KÖTÜ ZEMİNLERİNİN OLDUĞU BÖLGELER

Bostanlı, Bayraklı ve Mavişehir gibi bölgelerin İzmir’in en kötü zemin sınıflarının olduğu yerler olduğunu söyleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, “Bu bölgelerin aslında zamana imara açılmaması gerekiyordu. Biz buraları imara açmışız ve çok yüksek katlı binalar yapmaya başlamışız. Binaların altında iyileştirmeler yapılmış ama bunun nasıl olduğuna dair hiçbir veri yok. Bunların denetlenip, denetlenmediği ile ilgili bir veri yok.” ifadelerini kullandı.

‘ÇOK CİDDİ RİSK ALTINDA’

Olası bir depremde bu bölgelerin ciddi bir risk altında olduğunu vurgulayan Önalan “Depremde en çok zarar gören yerler sulak alanlar, ovalar ve tarım alanlarıdır. Bu bölgeleri siz imara açarsanız, bu bölgede yapılan binalar depreme karşı son derece dayanıksız olur. AVM ile bir bilgi elimde yok ama o bölgede yapılan ve yapılacak tüm binaların dikkatli biçimde gözden geçirilmesi gerekiyor. Biz İzmir’de henüz büyük bir deprem yaşamadık. Bizim 2020 yılında yaşadığımız deprem Sisam Depremiydi ve 70 kilometrelik mesafeden gelip, Bayraklı’yı yıktı. İzmir’in birçok binasına da zarar verdi.” diye konuştu.

KORAY-CET

‘İZMİR’DE ÖNCELİKLİ YERLEŞİM ALANLARI BELİRLENMELİ’

“Dolayısıyla Bayraklı, Bostanlı, Karşıyaka’nın bazı bölümleri, Alsancak’ın bazı bölümleri ve Mavişehir’in olduğu alan riskli alanlar.” diyerek sözlerine devam eden Önalan, “Bizim artık İzmir’de veyahut İzmir gibi büyük metropollerde öncelikli yerleşim yerleri seçmemiz ve kenti bu alanlara doğru kaydırmamız gerekiyor. Bizim şu soruyu sormamız gerekiyor; ‘İzmir’in nüfusuna eklenecek bu kadar insanı nerede barındıracağız?’ Eğer biz İzmir’in nüfusuna eklenecek insanları Bayraklı, Bostanlı, Mavişehir gibi alanlarda barındıracaksak çok büyük bir sorunla karşı karşıya kalırız demektir. İzmir’in mutlaka yerleşim alanlarını gözden geçirmesi ve hızla öncelikli yerleşim alanları belirlemeli. Buralarda hızla güvenli konutlar inşa etmesi gerekiyor. Bu sorun bir tane AVM’nin sorunu değil. Bu Bayraklı, Bostanlı, Mavişehir gibi alanların sorunudur.” diye söyledi.

‘KENTİ GÜVENLİ ALANLARA TAŞIMALIYIZ’

Zemin sıvılaşmasının genellikle suya doygun alüvyon ovalarda meydana geldiği bilgisini veren Önalan, “Zemin sıvılaşmasının faktörlerinden bir tanesi zeminin suya doygun olmasıdır. İkincisi ise kum gibi ince taneli birimlerden oluşması ve bu birimlerin depreme karşı dayanıklılıklarının son derece az olmasından kaynaklanmaktadır. Zemin sıvılaşması zaten bundan ileri geliyor. Kayalık bir bölümde bunu bekleyemezsiniz. Bu durum genellikle suya doygun alüvyon ovalarda meydana gelir. Bu tür yerlerin imara açılırsan baştan dikkat edilmesi gerekiyordu. Bundan sonra en azından kenti çok daha güvenli alanlara kaydırmamız gerekiyor.” diye belirtti.

Zemin sıvılaşmasının dışında binanın ağırlığına bağlı olarak zeminde oturmalar da meydana gelebileceğini söyleyen Koray Çetin Önalan, “Binanın ağırlığına bağlı olarak statik durumlarda bile binalar bazen kullanılamaz hale gelebilir. Deprem olmadan bile bu meydana gelebilir.” dedi.

BÖLGEDE TEHLİKE FARKLI

Jeofizik mühendisi, deprem uzmanı Prof. Dr. Zafer Akçığ, bölgedeki binaların risk altında olup olmadığını dokuzeylul.com’a değerlendirdi. Bölgedeki tehlikenin farklı olduğunun altını çizen Akçığ, “Oradaki tehlike olayı biraz farklı. Oradaki binalar tünel kalıp sistemiyle yapıldığı için kartonpiyer gibi çökmez. Ama sıvılaşma ve rezonans riskini göz önüne alırsanız o binalar yatabilir veyahut devrilebilir. Adıyaman ve benzeri yerlerdeki betonarmelerde görüldüğü gibi bir çökme olmaz.” ifadelerini kullandı.

zafer-akcig

‘YÜKSEK KATLI BİNA YAPMAMAK EN MANTIKLISIYDI’

Ne kadar önlem alınırsa alınsın bölgede yüksek katlı bina yapılmaması gerektiğini vurgulayan Akçığ, “Bölgedeki binaların yapıldığı yerlerde gerekli önlemler alınıyor ama ne kadar önlem alırsanız alın, o tür zeminlerde yüksek katlı binalar yapmamak en mantıklısıdır. Oralar imara açıldığında Türkiye deprem gerçeği ile tam olarak tanışmamıştı. Deprem çok oluyordu ama batıda pek olmadığı için Batı’nın bunlarla pek alakası yoktu. Ama 99 Depremi, Türkiye'deki deprem gerçeğini bilinçlendirdi. Arkasından gelen bu depremler ise herkesi daha da fazla bilinçlenmeye yöneltti. Yapılmasa iyi olurdu ama burası artık yapılmış, buna yapılacak bir şey yok. Dediğim gibi o tür bir çökme beklemeyin. O binalarda çökme olmaz. Yan yatma da anca 7 ve üzeri depremlerde olur. İzmir’de bugüne kadar ki depremlere baktığımız zaman 7 üzeri depremin olasılığı azdır.” dedi.    

Kaynak: MERT YASİN ALPDÜNDAR