Atila SERTEL / CHP İzmir Milletvekili / İGC Onursal Başkanı

İzmir daima özgürlüklerin, demokrasi’nin, kardeşliğin, hoşgörünün şehri oldu.

Kuruluşun ve kurtuluşun simgesi olarak tarihimizdeki haklı yerini aldı.
15 Mayıs 1919’da gazeteci Hasan Tahsin’in ilk kurşunu atması ve şehit düşmesiyle başlayan milli mücadele; 3 yıl, 3 ay, 25 günlük bir direniş ve savaşın ardından yine İzmir’de sona erdi.
Bu anlamda ‪9‬ ‪Eylül‬, İzmir’in binlerce yıllık geçmişinden gelen emperyalizme karşı duruşunun, bağımsızlığı için gözünü kırpmadan kendini siper edişinin, özgürlüğüne el uzatanlara karşı direnişinin de sembolüdür.
Homeros’un yaşadığı, Victor Hugo’nun prensese benzettiği İzmir; aydınlık duruşu ile binlerce yıldır herkese ilham vermiş, bazen yol gösterici olmuş, bazen de yol açmıştır.
Doğusundan batısına, nereden gelirse gelsin, hangi etnik kimliğe, hangi dini inanca veya hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun bu iklimde büyüyen herkes; yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusudur.
Anadolu insanının engin hoşgörüsü, tarihi ve milli değerlere karşı sağduyusu İzmir’de zirve yapmıştır.
Bu şehrin insanları “hoşgörü” ile özdeşleşmiştir ancak bağımsızlığına el uzatanları, özgürlüklerine göz dikenleri, Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmeye çalışanları, yaşam biçimine saygı duymayanları asla hoşgörmedi, hoşgörmez.
Gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse sağlık açısından içinde bulunduğumuz süreçte bize en çok lazım olanlardan biri de hoşgörü. Toplumu germeye, insanları kutuplaştırmaya çalışanlara inat daha çok hoşgörü, daha çok özgürlük, daha çok mücadele şart.
İşte böylesi bir dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nin her bir bireyi aracılığıyla Anadolu’nun dört bir yanına ektiği ve ekmeye devam ettiği hoşgörü tohumları filizleniyor.
O filizler büyüyecek, çiçek açacak ve meyveye duracak.
Güzel ülkemize bahar gelecek.
Çünkü; bu cennet vatan tek bir kişinin elinde tek çiçekle baharı yaşayamayacak kadar kıymetli bizim için.
Bunu sağlamak için milli mücadele azmi ve kararlılığıyla çalışıyoruz. Hoşgörü tohumlarını tüm yüreklere ekmeye gayret ediyoruz.
Bu mücadelede her bir bireyin, her bir kurumun ve Atatürk’ün milletin sesi olarak
nitelediği her bir basın organının desteği, dik duruşu çok önemli bizim için.
Kurucusu olmaktan onur duyduğum, arkadaşlarımızla birlikte bir eser olarak ortaya koyduğumuz, ismini İzmir’in kurtuluş gününden alan ‪9 Eylül‬ Gazetesi de eğilmeden, bükülmeden, baskılara aldırış etmeden bu mücadeleye harç koyan kurumlardan biri.
9 Eylül Gazetesi’nin logosundan, mizampajına, dik duruşuna, harf karakterine kadar atılan imzada çok emeği olan rahmetli büyüğüm Cafer Yarkent başta olmak üzere gazeteci arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.
Örnek bir sorumlulukla “Kurtuluş Gazetesi”ni her yıl okuyucusuyla buluşturan meslektaşlarıma ve ‪9 Eylül‬ Gazetesi’ni bugünlere “dimdik” taşıyanları yürekten kutluyorum.
Bu duygularla güzel İzmirimiz’in kurtuluşunun 98’nci yıldönümünü kutluyor, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü, tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.
100’ncü yılda sevgiyi, hoşgörüyü, özgürlükleri hep birlikte yücelteceğiz, insan haklarını, hukuku, adaletin üstünlüğünü, üretimi, ekonomik kalkınmayı hep birlikte yeniden tesis edeceğiz.
O güne dek mücadeleyi bırakmayın, sağlıkla kalın.