HAYTAP heyeti, Milli Eğitim Bakanı Dr. Ziya Selçuk’u makamında ziyaret ederek, hayvan ve doğa bilincinin yaygınlaştırılması için müfredata ders eklenmesini talep etti.

Çocuklarda hayvan sevgisinin erken yaşta verilmesi, çevreye ve canlılara duyarlı nesiller yetişmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu anlamda Türkiye’de birçok ildeki okullarda her yaştan öğrenciye çevre bilinci, hayvan sevgisi ve hayvan hakları ile ilgili eğitimler veren Hayvan Hakları Federasyonu- HAYTAP bu çalışmanın yaygınlaştırılması için önemli bir adım attı. Başkent Ankara’da 25 Kasım Pazar günü Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’u ziyaret eden Federasyon Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat ve beraberindeki HAYTAP heyeti, çevre bilinci ve hayvan sevgisi konularının müfredat dahilinde tüm okullara genişletilebilmesi ve sistematik eğitim içerisinde yer bulması talebini iletti. Konuyla ilgili olarak hazırlanan dosya ve dilekçe de Bakan Selçuk’a elden iletildi. Heyette İzmir’den Federasyon temsilcisi Esin Önder de yer aldı.

4 BAŞLIKTA TOPLANDI


HAYTAP, öğrencilere yönelik eğitim çalışmasını dört ana başlıkta topladı. Bunların ilki
Davranışa Dayalı Eğitim oldu. Sunulan raporda; aktivitelere dayalı öğelerin genç zihinlerde davranış geliştirmek için daha etkili bir yol olduğu, bu nedenle hayvan ve doğa sevgisinin sınıf dışında da yapılması, çocuklarla hayvanların iç içe olacağı, duygusal gelişimlerine de katkı sağlayacak ortamlar oluşturulması önerildi.


Hayvanlar ile Ortak Alanların Artırılması başlığında ise, öğrencilerin okul bünyesinde ve/veya çevresinde “okul hayvanı” edinmelerinin faydalı olacağı aktarıldı. Bu yolla, çocukların hem bir hayvan ile aynı ortamı paylaşma fikrine alışmasının hem de insani faktörler ile önlenebilecek hijyen ve şiddet sorunlarının önlenebileceği kaydedildi.Hayvanları Doğal Ortamlarında Gözlemleme de sunulan bir diğer öneri oldu. Çocukların bir program dahilinde doğal ortamda yaşayan inek tavuk gibi hayvanları yerlerinde görmeleri ve bunun yanı sıra endüstriyel hayvancılık yapılan kapalı mekanları ve hayvan barınaklarını da görerek bilinçlenmelerinin önemi vurgulandı.
Hayvanların Yaşam Hakları Konusunda Müfredat Geliştirme başlığında ise, hayvanların yaşam hakları ve bunların nasıl daha iyi korunabileceği konusunda müfredat içerisinde bazı bilgilendirmeler yapılabileceği belirtildi. Bu bilgilendirmelere şu örnekler verildi; sokak hayvanlarının şehri bizimle paylaşma hakkı olan canlılar olduğu, besi hayvanlarının vicdani ölçütler içerisinde yaşama hakkı olduğu, evcil hayvan ticaretinin ve üreticilerinin etik olmadığı, hayvanat bahçesi, yunus parkları ve sirkler gibi uygulamaların hayvanlar için esaret, sürgün ve zorbalık anlamına geldiği.

Şiddetin ilacı empati


Bakana sunulan raporda özellikle son dönemde ülkemizde artan şiddet olaylarına değinilerek şu ifadelere yer verildi: “Günümüzde maalesef hem insana, hem de hayvana şiddet olayları giderek artmaktadır. Etrafındaki insanlara şiddet uygulamaktan çekinmeyen insanların sosyal bozukluklar veya en azından empati yoksunluğundan muzdarip olduğu psikolojik bir gerçektir. Birçok çalışma, kontrolsüz ve ölçüsüz şiddete başvurma eğilimi olan yetişkinlerin, henüz çocukluk çağında şiddeti normalleştirdiklerini ve ilk şiddet denemelerini hayvanlar üzerinde uyguladıklarını göstermektedir. Hayvanların yaşama hakkına saygı duymayan ve bir hayvanın gördüğü eziyete empati geliştiremeyen birey, şiddetin yarattığı etkiyi anlamaksızın bunu içselleştirmektedir. Oysa küçük yaşlarda bir hayvan ile duygusal bağlantı kuran bireyler, karşısındaki varlığın kendini ifade edemediği bir ortamda onun hislerini anlamayı ve empati yeteneği geliştirmeyi öğrenirler. Bu durum yetişkinlerin sosyal hayatında insanlara karşı empati yapabilmesi için elzem bir ilk adımdır.”