Türkiye'de tarım ve hayvancılık sektörünün can damarı olan süt üreticileri, son dönemde art arda gelen zamlar ve durdurulamayan maliyet artışları karşısında "yeter artık" deme noktasına geldi. Yem fiyatlarından enerjiye, veteriner hizmetlerinden işçilik giderlerine kadar her kalemde yaşanan fahiş artışlar, süt üretiminin sürdürülebilirliğini ciddi anlamda tehdit ederken, sektörün en örgütlü yapılarından biri olan Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD), hükümete ve Ulusal Süt Konseyi'ne acil bir çağrıda bulundu. Mevcut fiyatlarla üretim yapmanın imkansız hale geldiğini belirten TÜSEDAD, sıcak çiğ süt tavsiye fiyatının litre başına en az 21 TL olarak güncellenmesi gerektiğini açıkladı. Bu talep, sektörde bir süredir devam eden sessiz çığlığın artık yüksek sesli bir isyana dönüştüğünün en net göstergesi olarak yorumlanıyor.

Mevcut fiyatlar maliyetin altında kaldı

Ulusal Süt Konseyi (USK), en son 16 Temmuz'da yaptığı toplantıda, 1 Ağustos'tan itibaren geçerli olacak şekilde sıcak çiğ inek sütü tavsiye fiyatını litre başına 18,35 TL olarak belirlemişti. Ancak aradan geçen kısa sürede dahi ekonomik göstergeler, üreticinin aleyhine işlemeye devam etti. TÜSEDAD tarafından yapılan yazılı açıklamada, bu rakamın belirlendiği tarihte dahi üreticiyi korumaktan ve maliyetleri karşılamaktan çok uzak olduğu, güncel ekonomik koşullar ve enflasyonist baskı altında bu fiyatla üretim yapmanın "imkansız" olduğu net bir dille ifade edildi.

Yurttaş kırmızı ete hasret: Uzman isimden 'bodur çocuklar' uyarısı!
Yurttaş kırmızı ete hasret: Uzman isimden 'bodur çocuklar' uyarısı!
İçeriği Görüntüle

Dernek, üreticilerin her gün artan borç yükü altında ezildiğini, birçok küçük ve orta ölçekli işletmenin ineklerini kesime göndermek zorunda kaldığını ve sektörün adeta bir çöküşün eşiğinde olduğunu vurguladı. Açıklamada, "Süt üreticileri, maliyetler karşısında nefes alamaz hale gelmiştir. Mevcut fiyatlar, hayvanlarımızın yemini, ilacını ve ahırımızın elektriğini karşılamaya dahi yetmemektedir. Bu durum, sadece bugünün değil, yarının gıda güvenliğinin de tehlikeye atılması anlamına gelmektedir," denilerek durumun vahameti gözler önüne serildi.

Talep edilen 21 TL bir "denge fiyatı" mı?

TÜSEDAD, talep ettikleri yüzde 14,44'lük zammın keyfi bir artış olmadığını, aksine hem üreticiyi, hem sanayiciyi, hem de son halka olan tüketiciyi koruyacak bir "denge fiyatı" olduğunu savunuyor. Dernek, 21 TL'lik yeni fiyatın, hayvancılık işletmelerinin ayakta kalmasını sağlayarak üretimin devamlılığını garanti altına alacağını belirtiyor. Üretimin devam etmesi, sanayicinin işleyeceği hammaddeye yani süte kesintisiz ve güvenli bir şekilde erişimini mümkün kılacak. Sanayicinin düzenli hammadde temini ise, piyasadaki arz-talep dengesini koruyarak, ani fiyat dalgalanmalarının önüne geçecek.

Bu zincirin son halkası olan tüketiciler için ise bu durum, raflarda her zaman yerli, taze ve sağlıklı süt ile süt ürünlerini bulabilmeleri anlamına geliyor. TÜSEDAD, eğer üretici desteklenmez ve üretimden çekilmek zorunda kalırsa, Türkiye'nin süt ve süt ürünleri ihtiyacını karşılamak için ithalata yönelebileceğini, bunun da hem gıda güvenliği açısından riskler taşıdığını hem de tüketicinin çok daha pahalı ürünlerle karşı karşıya kalmasına neden olacağı uyarısında bulunuyor. Bu nedenle talep edilen zammın, uzun vadede tüm paydaşların lehine olacağı ve gıda enflasyonunu kontrol altında tutmaya yardımcı olacağı iddia ediliyor.

Diyalog çağrısı ve gıda güvenliği vurgusu

Süt üreticilerinin temsilcisi olan TÜSEDAD, bu zorlu süreçte kavgadan ve gerilimden yana olmadıklarını, aksine sektörün tüm paydaşlarıyla diyalog ve ortak akıl zemininde buluşmaya hazır olduklarını deklare etti. Açıklamada, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulusal Süt Konseyi, sanayiciler ve perakende zincirlerinin temsilcileriyle bir araya gelerek, sürdürülebilir bir fiyat politikası oluşturmak istediklerini belirttiler. Amaçlarının günü kurtarmak değil, Türkiye'nin süt ve et üretimindeki geleceğini, dolayısıyla ülkenin gıda güvenliğini teminat altına almak olduğu vurgulandı.

Dernek, "Bizler, bu toprakların insanı olarak üretmeye, ülkemizin gıda güvenliğine katkı sunmaya kararlıyız. Ancak bu kararlılığın karşılığını almak, emeğimizin değerini bulmak istiyoruz. Çağrımız, bir kavga çağrısı değil, ortak bir geleceği birlikte inşa etme çağrısıdır," ifadeleriyle tüm taraflara yapıcı bir davette bulundu. Gözler şimdi, üreticinin bu haklı talebi karşısında Ulusal Süt Konseyi'nin ve hükümetin atacağı adımlara çevrilmiş durumda. Konseyin önümüzdeki günlerde toplanarak yeni bir fiyat belirlemesi beklenirken, bu fiyatın hem üreticinin belini doğrultması hem de raftaki fiyatlara yansımasının ne olacağı şimdiden merak konusu.

Kaynak: HABER MERKEZİ