Türkiye'nin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği tarihi başarının gölgesinde, parti içi dengeleri sarsabilecek önemli bir yargı süreciyle yüzleşiyor. CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirdiği ve Özgür Özel'in genel başkan seçildiği 38. Olağan Kurultayı'nın iptali için açılan dava, bugün görülecek. Bu dava, sadece bir hukuki süreç olmanın ötesinde, partinin geleceğine ve liderlik yapısına dair önemli sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyor.
Dava süreci, eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve bazı delegelerin, kurultayda usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla hukuk mahkemelerinde dava açmasıyla başlamıştı. İptal talepleri, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde birleştirilmiş ve bugünkü duruşma, davanın esastan görüşüleceği kritik bir aşama olarak görülüyor. Bu dava, CHP'nin iç dinamiklerini ve siyasi geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Dava görülmeye başlandı
CHP'de genel başkanın değiştiği 2023 kurultayının iptali istemiyle açılan davanın üçüncü duruşması Dışkapı Adliyesi’ndeki Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başladı.
Başsavcılık itirazı ve ağır ceza mahkemesi süreci
Davanın hukuki karmaşıklığını artıran bir diğer gelişme ise, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürece dahil olması oldu. CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin hazırlanan ve Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame, "görevsizlik" kararıyla Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu karara usul ve esas yönünden itiraz ederek, davanın Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini savundu. Bu durum, davanın hangi mahkemede ve hangi suçlamalarla devam edeceği konusundaki belirsizliği artırdı.
İddianamede, aralarında CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da bulunduğu 12 isme, Siyasi Partiler Kanunu'nun 112. maddesinde yer alan "oylamaya hile karıştırma" suçundan 3'er yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor. Bu ciddi suçlama, davanın siyasi boyutunu daha da derinleştiriyor.
Süreç odaklı siyaset
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, göreve geldiği günden bu yana sürdürdüğü “süreç odaklı siyaset” çizgisini terk etmiyor. “Bu dava sonuç değil, süreç odaklıdır” söyleminden geri adım atmayan Özel, yaşanan her gelişmeyi büyük bir titizlikle takip ediyor. Parti içi krizlerin önüne geçebilmek adına her türlü hazırlığı gecikmeden hayata geçiriyor.
İmamoğlu ile temas sürüyor
Özel, sadece genel merkezdeki yönetişimle sınırlı kalmayıp, partinin etkili isimlerinden Ekrem İmamoğlu ile de düzenli temas hâlinde. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile yapılan görüşmelerde hem partiye yönelik dış saldırılar hem de olası iç çalkantılar masaya yatırılıyor. Bu görüşmelerin, ilerleyen süreçte parti yönetiminde “ikili akıl” modeline evrileceği iddiaları kulislerde daha yüksek sesle dillendiriliyor.
Kılıçdaroğlu’nun çıkışı yeni tartışma başlattı
CHP’nin eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı “Partiyi kayyuma bırakmam” açıklamasıyla siyasi gündemi bir kez daha sarstı. Parti tabanında ve kamuoyunda bu sözler farklı şekillerde yorumlandı. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı, özellikle genel merkezin çizdiği yeni rotaya karşı bir “ön alma” hamlesi olarak değerlendirildi.
“Görevi kabul etmek tarihi hata olur”
Kılıçdaroğlu’nun çıkışı karşısında CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise geri adım atmadı. “Bu görevi yeniden kabul etmek, tarihi bir hata olur” ifadeleriyle, partideki değişimin arkasında durdu. Özel, CHP’de liderlik koltuğunun yargı kararlarıyla değil, siyasi meşruiyetle belirlenmesi gerektiğini savundu.
“Mutlak butlan” ne anlama geliyor?
Mutlak butlan, hukukta baştan itibaren geçersiz sayılan işlemleri tanımlar. Eğer bir işlem kanunun emredici hükümlerine aykırıysa, kamu düzenini zedeliyorsa ya da hukuki ehliyet yoksunluğu gibi ağır nedenler taşıyorsa, bu işlem hiç yapılmamış kabul edilir. Yargı, bu durumu tarafların talebine ihtiyaç duymaksızın resen dikkate alabilir.
Mutlak butlan kararında neler olabilir?
30 Haziran’daki davada mahkeme, CHP Kurultayı'nın usule aykırı şekilde yapıldığına hükmederse, kurultay baştan itibaren hükümsüz sayılabilir. Bu da, Özgür Özel’in genel başkan seçildiği sürecin yasal geçerliliğini yitirmesi anlamına gelir. Böyle bir durumda, parti tüzüğü gereği en son geçerli başkan olan Kılıçdaroğlu göreve dönebilir.
