Aile mahkemelerinde görülen boşanma davaları için yeni bir sistem üzerinde duruluyor.
“Önce boşanma, sonra haklar” formülü olarak adlandırılan bu öneriye göre, boşanmak isteyen çiftler önce yalnızca boşanma kararı alacak. Daha sonra nafaka, velayet ve tazminat gibi haklarını ayrı davalarda talep edecek.
Yeni formülün amacı, mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve çiftlerin uzun yıllar süren davalarla yıpranmasını önlemek. Ancak hukuk çevreleri, bu yöntemin bazı riskler taşıdığı görüşünde birleşiyor.
Avukat Özcan: “Süreç hızlanmalı ama eksik kalmamalı”
Aile hukuku uzmanı Avukat Erdem Özcan, modelin hem avantajlarını hem de risklerini değerlendirdi.
Özcan, “Boşanma davalarının gerek ilk derece mahkemelerinde gerek Yargıtay aşamasında çok uzun sürdüğü bir gerçek. Taraflar yıllarca yeni bir hayata başlayamıyor. Bu nedenle önce boşanma kararı verilmesi, kişilerin hayatlarına devam edebilmesi açısından faydalı olabilir,” dedi.
Ancak Özcan, hızın adaletle birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi:
“Eğer süreç doğru planlanmazsa, taraflar nafaka, tazminat ya da velayet gibi konularda hak kaybı yaşayabilir. Bu nedenle hem hızlı hem adil bir sistem kurulmalı. Hız, eksiklik anlamına gelmemeli.”
Model kabul edilirse ne değişecek?
Yeni modelin hayata geçmesi durumunda, mevcut sistemde köklü bir değişim yaşanacak.
-
Taraflar daha kısa sürede boşanabilecek.
-
Ancak nafaka, tazminat ve velayet gibi maddi ve manevi haklar için ayrı davalar açılacak.
-
Böylece boşanma süreci iki aşamaya bölünecek.
Uygulamanın hedefi, mahkemelerin yoğunluğunu azaltmak olsa da, uzmanlar iki ayrı dava sürecinin yeni bir iş yükü doğurabileceği uyarısında bulunuyor.
Hız mı, adalet mi?
Hukukçular, boşanma davalarında “hız” ile “adalet” arasındaki dengenin korunmasının zorunlu olduğunu vurguluyor.
Yalnızca boşanma kararının hızlandırılması, hak arama sürecinin uzamasına neden olabileceği için dikkatli planlama gerekiyor.