ÖZEL/ Didar DEMİRCİ 

İzmir’in Ödemiş ilçesinden dünyaya bir asırdır incir ihraç eden Şentaş A.Ş. firmasının ortaklarından Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) Danışma Kurulu Üyesi Temel Aycan Şen, Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Doğu ve Uzak Doğu’ya ulaştırdıkları incir ihracatı hakkında bilgi verdi. Şen, ayrıca İzmir’e kazandırdıkları İncir Evi markasına da dikkat çekti.

SİPARİŞLER AZALDI

Bir asırlık incir üretiminde dünyanın neredeyse her yerine ihracat yaptıklarını ancak pandemiyle birlikte işlerin zorlaştığını ifade eden Şen, “Pandeminin olumlu tarafı insanları doğal gıdalar, yiyecekler konusunda daha da bilinçlendirmesi. Ancak pandemiyle birlikte gelen dünya çapındaki ekonomik durum da insanların harcamalarını kısıtlamaya yönlendirdi. Bir de ana pazarımız olan Avrupa’nın Rusya- Ukrayna Savaşı nedeniyle yaşadığı enerji krizi de ihracata olumsuz yansıdı. İnsanlar günlük harcamalarını kısar oldu. Buna da bazı yiyecek maddeleri de dahil edildi. O nedenle bazı satışlarda düşüşler var” diye konuştu. Ayrıca döviz kurlarının da ihracatı destekleme açısından çok zayıf kaldığını belirten Şen, “İçeride yükselen maliyetler enflasyon ve diğer kalem harcamalarının etkisiyle yükselen rakamlar döviz karşılığını bulamadı. Böyle olunca da döviz bazında fiyatlar arttı ve bu da satışların düşmesine neden oldu” dedi.

KIYMETİMİZİ BİLMELİLER

Ham maddelerinin neredeyse tamamının yerli olduğuna dikkat çekerek konuşmasını sürdüren Şen, dünyada yaşanan tedarik sorunu hakkında görüşlerini paylaştı. Şen, “Bizim gibi yerli ürünün ihraç edildiği sektörlerin aslında hem kıymeti anlaşılıyor hem de ihmal edilmemesi gerektiğinin altının çizildiği dönemler bunlar. Sonuçta yurt dışından bir şeyleri alıp monte edip veya onlarla bir ürün geliştirip satmadığımız için bu ülkenin çiftçisinin ürünlerini allayıp pullayıp sattığımız için bizim o anlamda yaşadığımız bir sıkıntı olmadı” dedi. Ekonomik boyutu küçük diye sektörün kenara itilmemesi gerektiğini aktaran Şen, işin sosyal boyutunu ve istihdama katkısına dikkat çekti. Şen, “Sosyal açıdan baktığımızda Ege Bölgemizdeki insanların büyük bir kısmı, çoluğunu çocuğunu buradan gelen gelirle geçindiriyor. O nedenle de sürekli desteğe ve ilgiye muhtaç. Özellikle de haklarının yurt dışı pazarlarında korunması çok önemli” açıklamasını yaptı.

Başta Avrupa pazarında Türk ürünlerine getirilen kota ve kriterlerle rekabetin zorlaştırıldığını ifade eden Şen, “Hakkımızın yendiği çok oluyor. Hakkımızın korunması için de devlet bazında savaş verilmesi gerekiyor. Çünkü bu sadece bizim çabamızla sınırlandırılacak bir iş değil” dedi.

İklim kriziyle mücadele edilmeli

İklim krizinin üretime etkisine de dikkat çeken Şen, “İklim krizi hakikaten önemli. Yarın öbür gün bu değişen hava koşulları nedeniyle; bitkilerde, yetişen ürünlerde önemli sorunlarla karşılaşacağız. Bu da ileriki günlerde tarım ürünlerimizin akıbeti konusunda bizleri endişelendiriyor. O nedenle Türkiye’nin inciri, kayısısı, fındığı dünya pazarında bir numaralı ihracatı yapılan ürünlerse, bunların zarar görmemesi için çok ciddi ve planlı çalışılması lazım. Bu ürünlerin yetiştiği bölgelerin özel bölgeler olduğu bilinerek, bu ürünlerin yetişmesine zarar verecek girişimleri sınırlı tutmak gerekir. Yani orada başka bir iş sahası oluşturulacağına Türkiye’nin başka yerlerinde bunlar oluşturulup dikkat edilmesi gerekiyor” mesajını verdi.

İzmir’in tadı İzmir’in hediyesi

Öte yandan özellikle İzmir’i ziyaret edenlerin dönüşte hediye olarak götürebileceği formlarda inciri iç piyasada satışa sunduklarını hatırlatan Şen, İncir Evi markası hakkında bilgi verdi. Şen, “İncir Evi ile bölgenin önemli ürününü hediye edilebilir hale getirip pazara sunmaya çalışıyoruz. Bugün İzmir denilince insanların hediye götürebileceği özel bir ürün bu. Yoksa çikolata şeker diğer yerlerde de var. İzmir’i temsilen hediye edilen bir ürün hakikaten çok kıymetli. Biz de böyle 4 nesildir bu işin içinde olunca inciri en güzel haliyle inovatif ürünlerle pazarlamaya çalışıyoruz. Kuru meyvelerle üretilmiş drajeler, barlar, çikolata kaplı ürünler vs. derken sadece kuru halde değil, farklı üretimlerle pazara sunuyoruz. Türkiye’nin her yerinden ciddi bir incir sever kitlesi oluşturduk. Bunu da bu anlamda şehre ve ürüne bir katkı olarak düşünün. Biraz da sosyal sorumluluk olarak bunu yürütüyoruz” dedi.