Dokuz Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; Erzincan'ın İliç ilçesi'nde bulunan Çöpler Altın Madeni'nde büyük bir felaket meydana geldi. Yığın liç alanında yaşanan kayma sonrasında siyanür ve tehlikeli kimyasalların olduğu toprak etrafa yayıldı. Dokuz işçi de toprağın altında kaldı. Yaşanan çevre felaketi ile ilgili olarak Bergama'da siyanürlü altın madenciliğine karşı yürüttüğü mücadele ile hafızalara kazınan Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın ve Çevreci Avukat Arif Ali Cangı Dokuz Eylül Gazetesi'ne açıklamalarda bulundu. Avukat Arif Ali Cangı, yaşanan felaketin dünyada yaşanabilecek en tehlikeli olayların başında geldiğini ifade ederken, siyanürün Fırat Nehri'ne karışması durumda Türkiye ve Ortadoğu'yu etkileyecek bir felaketin ortaya çıkacağını söyledi. Cangı ayrıca yaşananları 'ekokırım' olarak adlandırdı. Sefa Taşkın ise, "Erzincan'daki ilk felaket. Bunun arkasından neler gelecek göreceksiniz. Doğa, bu kadar oynamaya sessiz kalmaz. Buradan herkes sorumludur. Yapılması gereken ise Türkiye'deki siyanürlü altın madenlerini derhal kapatmaktır. Yeni izinler de verilmemelidir" dedi.

SİYANÜRLÜ ALTIN MADENCİLİĞİ BERGAMA'DA BAŞLADI

Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Türkiye'nin ilk kez, siyanürlü altın madenciliği ile 1989 yılında Bergama'da karşılaştığı bilgisini verirken, mühendis odaları ve üniversite hocalarının verdiği bilgiler sonucunda siyanürlü altın madenciliğinin çok riskli olduğunu öğrendiklerini ve yörede yaşayan insanlarla birlikte mücadeleye başladıklarını ifade etti.

Bölgede başlattıkları hukuksal mücadele sonrasında  Danıştay'ın 6'ıncı Dairesi, 'Madenin, doğaya ve insana zarar vereceği, işletilmesinde kamu yararının bulunmadığı' kararınını verdiğini dile getiren Taşkın, "Maden bir süre kapandı. Ancak anlaşılan bu uluslararası şirketler çok güçlü. Ben bu şirketleri ahtapota benzetiyorum. Bu şirketler yerli işbirlikçiler de buldular. Bergamadaki maden bir açılıp, bir kapandı. 15 sene mücadele devam etti ama aç kapa ile buradaki maden bitti" diye vurguladı.

Sefa Taskin

TÜRKİYE'DE 19 YERDE SİYANÜRLÜ ALTIN MADENİ İŞLETİLİYOR.

Bergama'nın verdiği hukuk mücadelesi ile tüm Türkiye'yi uyarmaya çalıştığının altını çizen Taşkın, "Bergama'nın ardından bu şirketler bütün Türkiye yayıldılar. O zamanın Enerji Bakanı Ersin Faralyalı 500'den fazla yerde maden işletileceğini söylüyordu. Şu anda 19 yerde siyanürlü altın madeni işletiliyor" diye konuştu.

'MADENİN YERİ KORKUNÇ'

"Erzincan İliç'te anlaşılıyor ki doğru dürüst bir ön çalışma yapılmamış" diyerek sözlerine devam eden Taşkın, "O madenin yeri korkunç. Siyanür ve sülfürik asit kullanılıyor. Tonlarca zehri, 500 metre ileride bulunan Fırat Nehri'nin dibinde kullanacaksınız. Fırat Nehri, Ortadoğu'nun can damarı. Demek ki, iyi bir çalışma yapılmamış. İkinci hata ise neredeyse 45 derece eğimli bir alana tonlarca atığı yığmışlar. Atığı o denli eğimli alana yığarsan bir süre sonra kayar. İlgililere bakıyoruz; yağmur yağmasın diye dua ediyorlar. Yağmur yağarsa oradaki zehirin hepsi Fırat'a gidecek. Bu kadar insanı, çevreyi risk altında bırakma hakkını sizlere kim veriyor? Devletin asli görevi insanları sağlıklı bir ortamda yaşamasını sağlamak ve bir işletmede kamu yararı gözetmektir. Burada insanların sağlığı gözetilmiş mi?" diye söyledi.  

'TÜRKİYE'DEKİ SİYANÜRLÜ ALTIN MADENLERİ DERHAL KAPATILMALIDIR'

Erzincan'da yaşananların büyük bir çevre felaketi olduğunun altını çizen Taşkın, "Erzincan'da yaşanan büyük bir çevre felaketi. Biz Bergama'da bilimsel, hukuki, çevresel ve insani yönden uyarılarımızı yapmıştık. Erzincan'daki ilk felaket. Bunun arkasından neler gelecek göreceksiniz. Doğa, bu kadar oynamaya sessiz kalmaz. Buradan herkes sorumludur. Yapılması gereken ise Türkiye'deki siyanürlü altın madenlerini derhal kapatmaktır. Yeni izinler de verilmemelidir" dedi.

'DURUM ÇOK VAHİM'

Çevreci Avukat Arif Ali Cangı, Erzincan İliç'te, siyanür ile altın madenciliğine karşı mücadele yürütenlerin uyardığı bir felaketin meydana geldiğini dile getirdi. Siyanür ile altın medenciliğinde iki büyük tehlikenin olduğuna dikkat çeken Cangı, "Bir tanesi bu şekilde açık havadaki  sahanın kayması. Diğeri ise atık depolama tesisinin kayması. Örnek vermek gerekirse Bergama'da atık depolama tesisi patlarsa, Bakırçay Ovası biter. İliç'teki durum da çok vahim" ifadelerini kullandı.

Avukat Ali Arif Cangı

'SİYANÜRLÜ ÇAMUR AKTI'

Bölgedeki felaketin toprak kaymasından kaynaklı meydana gelmediğini vurgulayan Cangı, "Şu anda orada toprak kayması falan yok. Orada toprak altından çıkarılan değerli metallerin içerisinde yer aldığı toprak ve kayaların öğütülerek oluşturulmuş, serili bir alan. Serili alanın üzerine siyanür püskürtülüyor. Siyanür püskürtülerek içerisindeki değerli metaller ayrıştırılıyor ve orası çöktü. Siyanürlü ve ağır metallerin yer aldığı bir çamur aktı" diye konuştu.

'DÜNYADA OLABİLECEK EN BÜYÜK FELAKETLERDEN'

"Dünyada olabilecek en büyük felaketlerden birisini yaşadık" diyerek sözlerine devam eden Cangı, "O alanın koruma altına alınması gerekiyor. Bu tehlikenin yayılmaması gerekiyor. Yayılırsa Fırat Nehri'ne kadar gider. Eğer giderse Türkiye ve Ortadoğu'yu etkileyecek bir felaketle karşı karşıya kalırız. Açıkça söylüyorum; Sadece çalışanlar için değil o bölgede yaşayan bütün canlıların, ekosistem için bile bile işlenmiş bir cinayettir. Bu bir ekokırımdır. Ve bundan çok kişi sorumludur. Buna izin verenler, kontrol etmeyenler ve o şirkete ortak olanlar da sorumludur. Bunun hesabının sorulması gerekiyor" dedi.

'SORUMLULAR GEREKLİ CEZAYI ALMALIDIR'

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi de Erzincan İliç'te meydana gelen facia hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;  
 “Kirleten öder” ilkesinden yola çıkan çevre denetim süreci, uygulanan ceza miktarları ve tahsil edil(e)meyen cezalar ile birlikte parasını verenin kirletmeye devam edebildiği bir noktaya doğru gitmektedir. Çevresel riski büyük olan sektörlerde yer alan şirketlerin bilançolarında yer alan gelirler, kesilen cezalar, teşvikler, ödediği veya silindiği için ödemek zorunda olmadığı vergi borçları birlikte düşünüldüğünde sorunun büyüklüğü ortaya çıkmaktadır.
Benzer olayların bir daha yaşanmaması için madencilik faaliyetleri, çevresel değerler ve kamu yararı gözetilerek, bilimsel doğrular çerçevesinde yapılmalı, çevre ve insan sağlığı kar elde etme güdüsüne feda edilmemelidir.
İliç’te ki çevre felaketinin boyutunun ortaya çıkması için bağımsız uzmanlar tarafından sahada gerekli çalışmalar yapılmalı, kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır. Maden kapatılarak rehabilitasyon çalışmaları tamamlanmalıdır. Başta birliğimiz TMMOB ve TTB olmak üzere uzman meslek örgütlerinin uyarıları dikkate alınmalıdır.
10 milyon m3 siyanürlü toprak ve bunun yarattığı çevre katliamı göz önüne alındığında, bu bir insanlık suçudur. Sorumluları gerekli cezayı almalıdır."

Kaynak: HABER MERKEZİ