Fevzi Efe Sekitmez/Gazetecilik mesleği ülkemizde uzun süredir mali baskılar ve internet politikaları arasında kendisini sürdürmeye çalışıyor. Her yaştan ve kurumdan gazeteciler mesleklerini onurlu bir şekilde sürdürmek adına kendi bakış açılarını ve yöntemlerini oluşturmuş durumda. Mesleğin pazarı sayılan İstanbul’un aksine İzmir’de gazetecilik yapmak hem haber kaynakları açısından hem de mali kaygılar bakımından farklı yollar aramayı gerektiriyor. 9 Eylül Gazetesi’ne konuşan gazeteciler, kendi gözlerinden mesleği anlattılar.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi
'OMUZ OMUZA YENİ GAZETECİLİK MODELİ'
Özgür yazan gazetecilerin ve kurumların yalnızlaştırıldığını belirten İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Türk basını zaman zaman çeşitli sıkıntılı süreçlerden geçti. Baskıların yaşandığı, gazetecilerin tepki gördüğü dönemler yeni değil ama içinde bulunduğumuz süreç gittikçe zorlaşıyor. Otosansürün hızlandığı, özgürce yazdığınızda yalnız kaldığınız bir dönemden geçiyoruz. Türk basını birçok yönden bir sınav içerisinde. Basın Kanunu'nun işlevselliğini yitirmesi başlıca sorunlarımızdan biri. Dünyada basının güçlü olması, demokrasinin kalitesine örnektir; aynı zamanda yerelin gücünü de simgeler. Ancak yerel basının bu süreçte ayakta kalması adeta bir mucize. Çünkü devlet desteği olmadan mali özgürlükten, dolayısıyla özgür basından söz etmek mümkün değil. Özellikle gazeteciliği ideal olarak gören gençler için bu mesleği yapmak giderek zorlaşıyor. Hem istihdam hem de devamlılık sağlamak güçleşiyor. Biz zorluklara alışkın bir meslek grubuyuz ancak yasalar ve mevzuat artık bizim yanımızda değil. Basın için yeni, özgür ve bağımsız modeller geliştirmek zorundayız. İlkelerimizden taviz vermeden, omuz omuza yeni bir gazetecilik modeli yaratmak için çaba göstermeliyiz” dedi.
BirGün Gazetesi'nden Aycan Karadağ
'GAZETECİ HALKIN SESİNİ DUYURMALI'
BirGün Gazetesi Ege Bölge Temsilciliği’nde çalışan Aycan Karadağ, “Yerel ile ulusal arasındaki fark sanıldığı kadar büyük bir makas değil. Haberci kendi bölgesinin sorunlarını dile getiriyor. Biz ulusal bir gazete olduğumuz için tüm ülkenin okuyacağı haberler yapmaya çalışıyoruz. Yerel gazeteler daha ritüel bir yapıya sahip, kendi gündemleri oluşuyor. Ama temelde gazeteciler aynı şeyi yapıyor. Ben Zonguldak’ta da BirGün için çalışırken her hafta manşet oluyordum. Artık internet ve iletişim teknolojileri sayesinde Anadolu’nun bir köyünden bile Türkiye gündemini belirlemek mümkün. Yine de merkezin İstanbul olduğu gerçeği değişmiyor; sektörün ana hatları orada belirleniyor. Ekonomik sıkıntılar her yerde olduğu gibi gazeteleri ve gazetecileri de sarmış durumda. Mali baskılar ve ekonomik politikalar arasında sıkışmışlık yaşayan gazeteciler özgürce kalem oynatmak ve halkın sesini duyurmak için çabalarken bir yandan da geçim sıkıntılarıyla boğuşmak durumda kalıyorlar. Bu yerel gazetecilerin değil aynı zamanda ulusala haber yapan muhabirlerin de problemi. Bu sıkıntılar haliyle gazeteci üzerinde baskı oluşturuyor. Kalemini oynatırken kırk kere düşünen, çalıştığım kurum ne der veya haberim sansüre uğrar mı düşünceleri ile boğuşuyor. BirGün gazetesi bu konularda çalışanlarına en özgür imkanı tanırken halkın sesini kulak vermeye çalışan bir kurum. Bu açıdan ben kendi adıma şanslı olduğumu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
İLKSES Gazetesi Muhabiri Ayselin Uzun
"YEREL MEDYA ULUSALDAN İYİ!"
İlkses Gazetesi’nde muhabir olarak çalışan gazeteci Ayselin Uzun, şu ifadeleri kullandı:
“Yerelde çalışmanın olumlu yanları var. Kendi özelimde konuşacak olursam, gazetemiz ulusal gazetelere göre daha açık fikirli. Ulusalda çalışmaktan daha iyi geliyor. Fakat bir yere haber için gittiğimizde prestijimiz düşük olduğu için habere ulaşımda zorluklar yaşıyoruz. Bizi fazla tanımadıkları ve güvenmedikleri için haber bize gelmiyor ancak insanlar bizi tanımaya başladıktan sonra elbette bizler de habere ulaşabiliyoruz. Ancak İzmir’de insanlar medyaya karşı daha ilgili. Yerel medya maaşlar açısından çok zor durumda. Biz şu anda yerelde en iyi maaşı alan gazetecileriz ama bu standardın genelleşmesi gerekiyor. Gazetecilerin haklarının ve prestijlerinin tanınması lazım. Yerel medyada ayakta kalmak için mali kaynaklara ihtiyaç var ama bu kaynaklar sağlanırken gazetecilik yapmak zorlaşıyor. Mali gelir modellerinin geliştirilmesiyle gazetecilerin daha özgür haber yapma imkânı olabilir.”
Foto Muhabir, serbest gazeteci Murat Kocabaş
'GAZETECİ OLDUĞUMU KANITLAMAK ZORUNDA KALDIM'
Serbest gazeteci olarak çalışan foto muhabiri Murat Kocabaş, eylemler sırasında yaşadığı gözaltı sürecini şöyle anlattı:
“Ayın 20’sinde olaylar başladığında, polisin sıktığı gazdan tıkandım ve tekme yedim. 'Gazeteciyim' dedikten sonra başka bir polis, bana vuranı durdurdu. Bu olaydan iki gün sonra beni evden aldılar. 2911’e muhalefetten eylemci gibi gösterip içeri aldılar. Basın kartımla ifade verdim ve gazeteci olduğumu bu şekilde kanıtladım. Ben içeriden çıktıktan sonra olaylar zaten durmuştu. Biraz planlı yürütülen işler bunlar. Fotoğraf çekmekle video çekmek arasında fark var; fotoğrafta her an bir yerde olmanız gerekiyor. Şiddet riski sürekli mevcut. Güvenlik güçleri serbest çalışan gazetecileri daha fazla hedef alabiliyor. Bu yüzden daha ağır baskılarla karşılaşabiliyoruz.”