Muğla Valiliği, dün yaptığı yazılı açıklamada, Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nda kömür ocağını genişletmek amacıyla yapılan ağaç kesiminin 30 Temmuz itibarıyla tamamlandığını duyurdu. Termik santraller dolayısıyla bir büyük kayıp daha yaşayan Muğla'nın hukuk mücadelesi devam ediyor.  

Milas’ta kömürlü iki termik santralin faaliyette olması ve kömür madenlerinin sürekli genişlemesi ciddi bir ekosistem tahribatına yol açarken hak ihlallerini de beraberinde getiriyor. 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan Milas halkı, Akbelen Ormanı’nda tam 744 gündür nöbet tutarak direnişini sürdürüyor. 
Türkiye'nin destek verdiği Akbelen Ormanları direnişinin geçmişi 1970'lere uzanıyor. Hukuki mücadele ise 26'ıncı yılında. Muğla Barosu Bodrum İlçe Temsilcisi Avukat Onursal Özbek, termik santrallere karşı yıllardır süren mücadelenin en kitlesel örneği ile karşı karşıya olunduğuna dikkat çekerek, “Ülkemizde, 70’lerde projelendirilen termik santraller 1980’lere gelindiğinde faaliyete geçti. Bu kapsamda Muğla’da üç adet termik santral faaliyet gösteriyor: Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy. Yapılma kararı alınmasından itibaren tepkilere neden olan Kemerköy Termik Santrali'ne karşı ilk olarak Milas Gökova'da bulunan Türkevleri köyü kadınları 12 Ekim 1984'te nöbet eylemi başlatıyor. Termik santrallara karşı yıllardır süren mücadelenişin en sıkı ve kitlesel olanı Akbelen. Bu kez ülke çapında destek buldu. İktidar ise bu direnişin Gezi'ye evrilmesinden endişe duymakta” dedi. 

Arda Turan'dan aylar sonra ilk Seçil Erzan açıklaması! Arda Turan'dan aylar sonra ilk Seçil Erzan açıklaması!

AİHM KARARI UYGULANMADI

Özbek, 26 yıl önce bölge halkının tarımsal üretimi olumsuz etkilemeleri sebebiyle termik santrallere karşı tazminat davası açtığını belirterek, hukuki süreci şöyle özetledi: 
“Yargısal süreçler yurttaşların haklılığını ispatlıyor ve 1997’de termik santrallerin kapatılmasına hükmediliyor. Ancak dönemin bakanlar kurulu, yargının kararını uygulamıyor. 2005'te AİHM, kararı uygulamadığı ve Muğla’daki termik santralleri kapatmadığı için Türkiye’yi mahkûm ediyor. Gökova Körfezi'nde yer alan Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile Linyit Maden İşletmesi, İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji ortaklığı ile 23 Aralık 2014 tarihi itibari ile işletilmek üzere devralınıyor. Kemerköy Termik Santrali, çevre mevzuatına uygun olmayan 13 santral arasında yer alırken, atık izni lisans süreci içerisinde 30 Aralık 2019'da depolama için geçici faaliyet belgesi alıyor. Bir yıllık süre içerisinde atık sahasını çevre mevzuatına uygun hale getiremediği için bu belgenin 30 Aralık 2020'de iptal edilmesine rağmen, 13 Ocak 2021'de bakanlık tarafından tekrar geçici faaliyet belgesi verilerek günümüze dek çalışmalarına devam ediyor.”

HUKUK SKANDALI

Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten, Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji'nin, İkizköy'deki Akbelen Ormanı'nın 740 dönümlük bölgesini, termik santrallere linyit sağlayan açık maden ocağına katmak için gerekli izinleri aldığını ancak dört yıl önce, 1984’te Gökovalı kadınlarınkine benzer şekilde İkizköylüler’in direnişiyle karşılaştığına işaret eden Özbek, 17 Temmuz 2021 sabahında Akbelen Ormanı'na giren Orman İşletmesi kesim ekibinin İkizköy halkı yetişemeden 30'a yakın ağacı kesmesinin “Akbelen Direnişi”nin  dönüm noktası olduğunu vurguladı. Özbek, sözlerine şöyle devam etti: 
“İkizköylüler, sivil toplum örgütlerinden temsilciler ve çevre aktivistleri, 744 gündür ormanda 24 saat nöbet tutuyorlar. Hem bedenlerini ağaçlara siper ediyorlar hem de hukuk mücadelesi veriyorlar. Şu ana dek Muğla İdare Mahkemesine yapılan tüm yürütmeyi durdurma talepleri İdare Mahkemesince reddedildi. Bu tam bir hukuk skandalıdır. Bilindiği gibi, 'yürütmeyi durdurma' talebi, geri dönüşü olmayan, giderilemez zararları engellemek için yapılır. Bu talep İdare Mahkemesi tarafından kabul edilir ve yargılama bitene dek konu edilen zararın devamı engellenir, durdurulur. Akbelen’de ise İdare Mahkemesi bir hukuk garabeti ortaya koymuş ve yürütmeyi durdurma taleplerini reddetmiştir. Bu şu demektir; eğer Danıştay bu kararı bozarsa olan kesilmiş ağaçlara, İkizköylülere, Muğla’ya ve Türk halkına olacaktır. Yerine getirilemez, geri dönülemez bir rezaletle karşı karşıyayız

DİRENİŞÇİLERE MÜDEHALE HUKUKA AYKIRI

Jandarma ve polis tarafından, Akbelen’de direnen köylülere, doğaya destek verenlere ve onları savunan avukatlara karşı düşmanca bir tavır sergilendiğini ifade eden Özbek, “Hemen her gün orman alanına vatandaşların girmesi engellenmiş, biber gazı, cop ve hatta TOMA ile su sıkılmıştır. Gözaltı veya yakalama kararı olmadan köylüler ve aktivistler yaka paça araçlara bindirilerek, hukuka aykırı şekilde tutulmuş, psikolojik ve fiziksel işkence görmüşlerdir. Bodrum, Muğla, İzmir ve Milas’tan gönüllü avukatlar, tüm bu süreçte köylüler ve aktivistlerin savunuculuğunu yapmaktadırlar” diye konuştu. 

TAHRİBATIN BİLANÇOSU ÇOK AĞIR

Maden sahaları açıldıkça Muğla’da yaşam alanlarının tahrip olduğunu belirten Özbek, 8 köyün tamamı, 15 köyün de önemli bir bölümünün kömür ocakları için yok edildiğinin altını çizdi. Zeytinlikler, tarım alanları ve Muğla'nın yüzde 68’lik alanını kaplayan ormanların harap olduğunu söyleyen Özbek, sözlerini şöyle tamamladı: 
“Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2022 yılı raporlarına göre 2020’ye kadar Muğla’daki 3 termik santral 68 binden fazla erken ölüme, 43 binden fazla erken doğuma, 455 binden fazla çocukta bronşit vakasına ve 98 milyar Euro’nun üzerinde sağlık masrafına neden oluyor. Bölgede halkın yüzde 60’ından fazlası hayatını tarımsal üretimden kazanıyor. Türkiye’de üretilen zeytinin yüzde 13’ü, zeytinyağının yüzde 8’i Muğlalı zeytin üreticileri tarafından gerçekleştiriliyor. Sadece yörenin hava ve suyu değil, zeytin üretimi de santrallerin küllerindeki kobalt, kurşun ve çinkodan gelen kimyasallardan etkileniyor. Türkiye’nin ilk coğrafi işaret sahibi zeytininin ve yağının kalitesi bu nedenle tehlike altında. Bölgede çıkan 200 milyon tona yakın linyit, 20 yılı aşkın süre boyunca, çevre mevzuatına aykırı olarak, filtresiz bacalarda yakıldı. Binlerce kanser hastasının vebalini taşımaktalar.”  

DİRENİŞE DESTEK VERENLERİN AÇIKLAMALARI: 

“TAHRİBATIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK”

Akbelen Ormanı için hukuk mücadelesinde bulunan Muğla Barosu Başkanı Levent Akgün, yürütmeyi durdurma kararının iptal edilmesi nedeniyle ağaç katliamının hukuki olarak engellenemediğini belirterek, Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kesiminin tamamlanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Hukuki sürecin devam ettiğini söyleyen Akgün, “Ormanların korunması konusunda devlet kurumlarının sorumlulukları var. 4 yıllık bir kaynak için doğa geri döndürülemez bir şekilde tahrip edildi. Bir ağaç 100-200 yılda yetişiyor. Bu tahribatın dönüşü yok. Bu nedenle yürütmeyi durdurma kararı önemliydi ancak bu karar iptal edildi. Tarım ve turizm kenti Muğla'da Akbelen dışında doğayı korumak adına başka noktalarda da hukuki mücadelelerimiz bulunuyor. Mücadelemiz devam edecek” dedi. 

HUKUKSUZLUĞA KARŞI DİRENİŞ HAKKI

Akbelen ormanını köylüler ile beraber koruyacaklarını vurgulayan CHP Muğla Milletvekili Avukat Gizem Özcan, "İktidar buradaki ormanı madene dönüştürmek için hukuksuzca 5’li çeteye peşkeş çekti. Buna başta köylüler, bölge halkı, bilim insanları, ilgili odalar, çevreciler karşı çıktı. Buna rağmen hukuka aykırı kararlarla kesim adım adım devam etti. Kesime karşı çıkanlar gözaltına alındı. Para cezaları hatta hapis cezaları verildi. Yine de kimse yılmadı" dedi. 
Akbelen Ormanı ile ilgili yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekerek, şunları söyledi: 
“Dünyanın İklim krizini tartıştı günlerde; kurtuluşumuzun anahtarı, temiz havayı, suyu ve toprağı, çocuklarımızın geleceğinin garantisi ormanlarımızı korumaktır. Söz konusu hukuksuzluk ise, direniş haktır."

“BİZ BURADAYIZ, GİTMİYORUZ”

24 Temmuz’dan bu yana bölgeyi terk etmeden halkın direnişine destek veren Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, Akbelen Ormanın'dan iktidara seslendi: “3 günlük kar için 300 yılımızı çöpe atıyorsunuz!” 
2 yıldır mücadelesi süren Akbelen Ormanı için köylülerle birlikte nöbet tutan Derici, "Kimsenin bunu bize yapmaya hakkı yok. İktidara çağrıda bulunuyorum. Onurlu bir şekilde ‘yanılmışız’ demelerini bekliyorum. Bu uygulamayı durdurmalarını bekliyoruz. Üç günlük kar için üçyüz yılımızı çöpe atıyorsunuz, yapmayın!” dedi. 

ORMANLAR MADENCİLİĞE FEDA EDİLİYOR

CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, madencilik tahsislerinin orman yağmasına döndüğünü belirterek, Muğla-Milas halkının Akbelen Ormanı için verdiği mücadeleye işaret etti. Bakırlıoğlu, ülkenin dört bir yanının madencilik faaliyetleri için tahsis edilen ve yok edilen ormanlarla dolu olduğunu belirterek, “Ülkemizde ormansızlaşmanın en önemli nedenlerinin başında yangınlar, endüstriyel üretim, yapılaşma ve madencilik faaliyetlerine yapılan tahsisler gelmektedir. Özellikle madencilik faaliyetleri için yapılan tahsisler ormanlarımızı yok etmekte ve geri dönülmez hasarlar bırakmaktadır. Madencilik faaliyetleri ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarında ciddi tahribatlara yol açmakta ve ekolojinin bozulmasına sebep olmaktadır. Akbelen Ormanları Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür temini için feda ediliyor. Santrallerin maden arama ruhsatının 23 bin 307 hektar büyüklüğünde olduğu ve söz konusu alanın sadece 78 hektarlık kısmında arama yapıldığı bildirildi. Bu 78 hektar alan Akbelen ormanları. Kalan ruhsat alanının ne kadarı orman alanı henüz bilinmiyor. Onlara göre ruhsat sahası içinde başka orman alanı yok. Aslında Muğla bölgesinin orman varlığı açısından en zengin bölgelerden birisi olduğu düşünüldüğünde yok edilecek orman alanı daha fazla aslında” dedi. 

Kaynak: Bülten