Kütahya’nın Simav ilçesinde son günlerde yaşanan peş peşe depremler, bölgede yaşayan vatandaşlarda tedirginliğe yol açtı. 1 Mayıs’ta meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki sarsıntı, küçük ölçekli depremlerle birlikte “deprem fırtınası” olarak adlandırılan bir hareketlilik tablosu oluşturdu. Bu gelişmeler, hem Simav’da hem de Türkiye genelinde sismik hareketliliğin ne anlama geldiği sorusunu gündeme getirdi.
Türkiye’de deprem fırtınası görülen bölgeler
Deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Türkiye’de “deprem fırtınası” yaşanan bölgeleri şöyle sıraladı:
-
Denizli Pamukkale Çukuru
-
Van
-
Göller Bölgesi
-
Kütahya-Simav
Bu bölgelerde zaman zaman art arda küçük ve orta büyüklükte depremler meydana geliyor. Ercan, bu tür hareketliliklerin Türkiye’nin jeolojik yapısı gereği olağan olduğunu belirtti.
Küçük depremler büyük deprem anlamına gelmiyor
Prof. Dr. Ercan, “Kimileyin deprem fırtınaları aylarca, yıllarca küçük deprem ve depremciklerle sürer. Her küçük deprem/depremcik fırtınası illa da büyük bir depremle sonuçlanır diye bir kural yok,” diyerek toplumsal panik havasının yersiz olduğuna dikkat çekti. Uzman isim, küçük sarsıntıların bölgedeki enerji birikimini gösterebileceğini ancak her zaman yıkıcı bir depremin habercisi olmadığını vurguladı.
Aylarca süren deprem fırtınaları yıkıcı sonuç doğurmayabilir
Ercan’ın açıklamalarında öne çıkan bir diğer unsur ise, “Bazen aylarca süren küçük deprem fırtınası yıkımcıl bir deprem yapmadan bitebilir,” ifadesi oldu. Bu tür uzun süreli sismik hareketliliklerin, toplumda gereksiz endişe yaratmaması gerektiğini belirten Ercan, vatandaşların bilimsel açıklamalara kulak vermesini ve paniğe kapılmamasını önerdi.
Sismik hareketlilikte bilimsel yaklaşım şart
Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Ercan, deprem fırtınası yaşanan bölgelerde yaşayanların bilinçli ve hazırlıklı olması gerektiğini, ancak her sarsıntının felaketle sonuçlanmayacağını tekrarladı. Uzmanlar, sismik hareketliliğin dikkatle izlenmesi ve bilimsel verilere dayalı değerlendirmelerin esas alınması gerektiğini vurguluyor.
Topluma çağrı: Panik yerine tedbir ve bilgi
Son dönemde Simav başta olmak üzere birçok bölgede yaşanan küçük depremler, deprem gerçeğiyle yaşamanın önemini bir kez daha hatırlattı. Uzmanlar, toplumsal paniğin önüne geçmek için doğru bilgilendirme ve hazırlıklı olmanın şart olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın da altını çizdiği gibi, “Her küçük deprem büyük bir depremin habercisi değildir,” ancak deprem bilinciyle yaşamak ve gerekli önlemleri almak her zaman hayati önem taşıyor.