Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), her ay düzenli olarak gerçekleştirdiği ve Türkiye'deki yaşam maliyetini gözler önüne seren "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının Mayıs 2025 dönemi sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan veriler, ülkede artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında özellikle asgari ücretli çalışanların ve dar gelirli vatandaşların yaşadığı geçim sıkıntısının ne kadar derinleştiğini bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Rakamlar, mevcut asgari ücretin, bir ailenin en temel ihtiyacı olan gıda harcamalarını dahi karşılamaktan uzak kaldığını gösterirken, asgari ücrete bir ara zam yapılmasının artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Açlık sınırı 25 bin lirayı geçti, yoksulluk sınırı 81 bin liraya dayandı: Geçim derdi büyüyor
Türk-İş tarafından yapılan araştırmanın Mayıs 2025 ayı sonuçlarına göre, Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı, yani "açlık sınırı", 25 bin 92 lira 26 kuruşa yükseldi. Bu rakam, bir ailenin sadece hayatta kalabilmek için yapması gereken minimum gıda harcamasını ifade ediyor.
Daha da endişe verici olan ise, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri temel ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını ifade eden "yoksulluk sınırı"nın 81 bin 733 lira 73 kuruşa ulaşması oldu. Bu rakam, dört kişilik bir ailenin insanca yaşayabilmesi için gereken minimum geliri gösteriyor ve mevcut ekonomik koşullarda bu seviyeye ulaşmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Araştırmada ayrıca, bekâr bir çalışanın aylık ‘yaşama maliyeti’nin de 32 bin 463 lira 7 kuruşa yükseldiği belirtildi. Bu rakamlar, Türkiye'de yaşam maliyetinin ne kadar arttığını ve özellikle sabit gelirli kesimlerin bu artışlar karşısında nasıl ezildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Asgari ücret gıdaya bile yetmiyor: 10 bin 359 liralık devasa fark!
Türk-İş'in raporunda en dikkat çekici ve endişe verici bulgulardan biri de, yürürlükte olan 22 bin 104 liralık asgari ücret ile bir ailenin temel gıda harcamasını dahi karşılayabilmesinin mümkün olmadığının altının çizilmesi oldu. Raporda, "Mayıs ayı itibariyle bir çalışanın aylık yaşama maliyeti olan 32.463 TL, asgari ücretten 10.359 TL fazladır. Yürürlükte olan asgari ücret, vatandaşların aileleriyle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek gelir olma niteliğinden uzaktır" denildi. Bu ifadeler, mevcut asgari ücretin bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında kaldığını ve milyonlarca asgari ücretli ailenin en temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlandığını gösteriyor. Bir çalışanın sadece kendi yaşama maliyetinin bile asgari ücretten 10 bin liradan fazla olması, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Bu tablo, asgari ücretin artık sadece bir geçim ücreti olmaktan çıkıp, adeta bir "hayatta kalma" ücretine dönüştüğünü gösteriyor.
Mutfak enflasyonu alev alev: Aylık yüzde 4,4, yıllık ortalama yüzde 47,6 artış!
Türk-İş'in verilerine göre, "mutfak enflasyonu" olarak da adlandırılan gıda fiyatlarındaki değişim, Mayıs 2025 itibarıyla endişe verici bir seyir izlemeye devam etti. Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin "gıda için" yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış, bir önceki aya (Nisan 2025) göre yüzde 4,40 oranında gerçekleşti. Bu aylık artış, gıda fiyatlarındaki yükselişin hız kesmeden devam ettiğini gösteriyor.
On iki aylık (Mayıs 2024 - Mayıs 2025) değişim oranı ise yüzde 32,28 oldu. Ancak, daha da endişe verici olan, gıda fiyatlarındaki yıllık ortalama artışın yüzde 47,62 olarak gerçekleşmesi. Bu rakamlar, özellikle dar gelirli ailelerin bütçelerinde en büyük paya sahip olan gıda harcamalarının ne kadar hızlı bir şekilde arttığını ve bu durumun aile bütçelerini nasıl sarstığını açıkça ortaya koyuyor. Mutfaktaki yangının bir türlü sönmemesi, milyonlarca insanın en temel beslenme ihtiyacını karşılamasını bile zorlaştırıyor.
Asgari ücrete ara zam kaçınılmaz: "Lüks değil, zorunluluk"
Türk-İş'in açıkladığı bu veriler, asgari ücrete bir ara zam yapılmasının artık bir lüks değil, acil bir zorunluluk haline geldiğini net bir şekilde gösteriyor. Mevcut asgari ücretin, bırakın insanca yaşam koşullarını sağlamayı, bir ailenin sadece aç kalmamasını sağlayacak gıda harcamalarını bile karşılamaktan uzak olması, kabul edilebilir bir durum değildir.
Sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve muhalefet partileri, uzun süredir asgari ücrete Temmuz ayında bir ara zam yapılması ve bu zammın en az enflasyon oranında, hatta mümkünse enflasyonun üzerinde olması gerektiğini savunuyorlar. Türk-İş'in bu son verileri de, bu taleplerin ne kadar haklı ve yerinde olduğunu bir kez daha teyit ediyor.
Hükümetin tutumu ve ekonomik beklentiler: Gözler Temmuz ayında
Hükümet kanadından ise, asgari ücrete bir ara zam yapılıp yapılmayacağı konusunda henüz net bir açıklama gelmedi. Ekonomi yönetimi, genellikle enflasyonla mücadele ve mali disiplin hedeflerini öne sürerek, ara zam konusuna temkinli yaklaşıyor. Ancak, çalışanların alım gücünün korunması ve sosyal adaletin sağlanması da göz ardı edilmemesi gereken önemli sorumluluklar arasında yer alıyor.
Önümüzdeki dönemde açıklanacak olan Haziran ayı enflasyon rakamları ve yılın ilk altı aylık enflasyon verileri, asgari ücrete ara zam tartışmalarının seyrini belirlemede önemli rol oynayacaktır. Eğer enflasyon yüksek seyrini sürdürürse, asgari ücrete ara zam yapılması yönündeki baskıların daha da artması bekleniyor. Milyonlarca asgari ücretli çalışan ve aileleri, Temmuz ayında yapılacak olası bir ara zam haberini umutla bekliyor. Ancak, bu zammın sadece bir "iyileştirme" olmanın ötesine geçerek, emekçilerin insanca yaşayabileceği bir seviyeye ulaşması, en temel beklentileri arasında yer alıyor.
Yapısal çözümler şart: Sadece zam yeterli mi?
Asgari ücret tartışmaları, sadece bir zam meselesi olmanın ötesinde, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını da gündeme getiriyor. Yüksek enflasyon, gelir dağılımındaki adaletsizlik, vergi yükünün adaletsiz dağılımı ve sendikal örgütlenmenin önündeki engeller gibi sorunlar, asgari ücretli çalışanların yaşadığı geçim sıkıntısını daha da derinleştiriyor.
Bu nedenle, sadece asgari ücrete yapılacak bir zam yeterli olmayacak, aynı zamanda enflasyonla kalıcı bir mücadele, gelir dağılımını iyileştirecek politikalar, vergi adaletinin sağlanması ve çalışanların sendikal haklarının güçlendirilmesi gibi yapısal reformların da hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, yapılacak zamlar kısa bir süre sonra yüksek enflasyon karşısında erimeye devam edecek ve emekçilerin geçim sıkıntısı kalıcı bir sorun olarak varlığını sürdürecektir. Türk-İş'in raporu, bu yapısal sorunlara da dikkat çekerek, daha adil ve yaşanabilir bir ekonomik düzen için kapsamlı bir mücadele verilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.