Stajyer Avukat/ Asil KOCAÇINAR

Korona virüs salgını sürecinde alıcıyla satıcının fiziki olarak karşı karşıya geldiği alışveriş alışkanlığının yerini büyük oranda e-ticaret yöntemlerine bırakması bu değişimlerin en dikkat çekeni oldu. Dünyanın geri kalanına nazaran yeni yeni alıştığımız e-ticaretin de etkisiyle çok daha fazla karşılaştığımız tüketici hukuku sorunları, 29 Temmuz 2020 tarihli resmi gazetenin yayınlanmasından itibaren yeni bir çözüm usulüne tabii. “Yargı Reformu” kapsamında yapılan değişikliklerin bir parçası olan 7251 Sayılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun”, Tüketici Hukukuna ilişkin olan 59. Maddesi, bahsettiğimiz bu çözüm usulüne yönelik olarak düzenlenmiş bulunuyor. Bu düzenlemeyle birlikte -sayılan istisnalar dışında- tüketici hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları dava yoluna taşımadan evvel arabulucuya başvurulması zorunlu hale gelmiş oldu.

MAHKEME OLDAN MAHKEME KARARI

Ülkemizde ilk olarak iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaya başlanan ve daha sonra da ticari uyuşmazlıklarda uygulanmasına karar verilen zorunlu arabuluculuk sistemi, artık tüketici hukukundan doğan uyuşmazlıklarda da, kanunun aradığı bir şart haline gelmiştir. Her şeyden önce “arabuluculuk nedir” sorusunu inceleyelim. Arabuluculuk, basit bir tanımlamayla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, bağlayıcı karar verme yetkisine sahip olmayan bir başka kimsenin (arabulucu) gözetiminde ve diyalog zemininde çözümünün denendiği hukuki metoddur. Üstelik tarafların bu sürecin sonunda anlaşmaları halinde, üzerinde mutabık kaldıkları hususlar, aynı bir mahkeme kararıymış gibi icra edilebilir. Bu nedenle arabuluculuk dava yoluna nazaran çok daha pratik, hızlı ve etkin bir çözüm yolu olarak görülür. Yazımızın hemen başında da bahsettiğimiz kanun uyarınca, tüketici hukukundan doğan davalarda tarafların, dava açmadan evvel arabuluculuk yolunu denemiş olmaları artık bir zorunluluktur. Söz gelimi tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Kişiler arabuluculuk yoluna gitmeden evvel dava açarlarsa, açtıkları bu dava usul yönünden barındırdığı eksiklik sebebiyle reddedilecektir. Bu zorunluluğun istisnaları yine aynı kanunda düzenlenmiştir.

ARABULUCULUĞUN İSTİSNALARI

Bu istisnalardan ilki, tüketici hakem heyetinin görev alanına giren yani dava konusunun değeri 10.390 TL’nin (2020 yılı içindir. Her sene yeniden belirlenir.) altında olan uyuşmazlıklardır. Eğer kişinin, değeri 10.390 TL’nin üzerinde ve tüketici hukukuna ilişkin olan bir uyuşmazlığı varsa ve bu uyuşmazlığı dava yoluna götürmek istiyorsa öncelikle arabulucuya başvurması zorunluluktur.

Değeri 10.390 TL’nin altında olan uyuşmazlıklarda ise doğrudan tüketici hakem heyetine başvurulabilir. Bununla beraber tüketici hakem heyetlerine itiraz etmek için Tüketici Mahkemesine yapılan başvurudan evvel de arabulucuya gitmek gerekmez. Kanun, tüketici hakem heyetleri kararlarına karşı yapılan itirazları da arabuluculuk zorunluluğu kapsamının dışında bırakmıştır. Arabuluculuk zorunluluğuna getirilen diğer istisnalar: Tüketici hukukundan doğan ihtiyati tedbir ve tespit davaları, seri olarak üretilen mallarda yer alan ayıp vs. durumlar sonucunda doğabilecek üretimin veya satışın durdurulması veya ilgili malın piyasadan toplatılmasına ilişkin davalar, bir taşınmazın aynında değişiklik yaratacak mahiyette tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlardır. Örneğin X gıda şirketinin Y marka şarküteri ürününde meydana gelen bir hata sonucunda, bu mamülün piyasadan toplatılması talebiyle açılacak davadan evvel, arabulucuya başvurulması zorunlu olmayacaktır. Aynı şekilde piyasaya gayrimenkul arzeden Z inşaat şirketinin, gayrimenkul satışından kaynaklı olan ve sonucunda gayrimenkulun tapu kaydında değişikliğe yol açabilecek olan bir tüketici uyuşmazlığı için de arabulucuya gidilmeksizin dava açılabilecektir. Bununla beraber kimi konularda tüketicilerin korunması amacıyla çeşitli hukuki yollara başvurabilen Tüketici Örgütleri de bu hukuki yollara başvurmadan evvel arabuluculuk yoluna gitmek zorunda değillerdir.

ANLAŞMAK SERBEST

Arabulucuya başvurmak bir zorunluluk olsa da süreci sürdürmek kişilerin iradesine bırakılmıştır. Uyuşmazlığın tarafı olan kişiler, istisna dışında bırakılan tüm konularda arabulucuya gitmek zorunda olsalar da arabuluculuk sürecinde uzlaşmak zorunda değillerdir. Aynı iş uyuşmazlıkları ve ticari uyuşmazlıklarda olduğu gibi burada da taraflar arabuluculuk sürecini denedikten sonra eğer anlaşamazlarsa dava yoluna gidebilirler. Taraflar anlaşırsa, bu durumda söz konusu uyuşmazlık -olağanüstü haller ayrık kalmak üzere- bir daha yargılama konusu edilememek üzere kesin olarak sonuçlanır. Örneğin 15.000 TL’lik bir mobilyanın ayıplı mal olduğu iddiasını dava konusu yapacak olan A, öncelikle arabuluculuk yolunu deneyecek bu şekilde mağduriyeti giderilmez ise dava yoluna gidecektir. Ancak A, arabuluculuk yolunda mağduriyetinin giderildiğini düşünüyorsa karşı tarafla anlaşmaya varacak ve bu iddiasını bir daha yargılama konusu edemeyecektir. A ve mobilya şirketinin, arabuluculuk sürecinde üzerinde anlaşmış olduğu hususlar aynı bir mahkeme kararıymış gibi ilamlı icraya konu edilebilir. Bu anlamda kişiler, yaptıkları alışverişlerden dolayı uğradıkları zararları, arabuluculuk ile çok daha kısa sürede giderebilirler. Tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk, yargılama giderleri açısından ise farklılık gösterir. İş uyuşmazlıkları ve ticari uyuşmazlıklarda öngörülen zorunlu arabuluculuk sisteminde ilk görüşmeye katılmayan taraf, yargılama sonunda haklı çıksa dahi arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulur. Ancak kanun, tüketici hukuku açısından bu uygulamasını değiştirmiştir. Tüketici taraf, ilk toplantıya katılmasa bile arabuluculuk ücretinden sorumlu olmayacaktır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşamaz, dava açılır ve bu dava da tüketici lehine sonuçlanırsa tüketici ilk toplantıya katılmamış olsa dahi arabuluculuk ücretinden karşı taraf sorumlu olacaktır.

ARABULUCUYA BAŞVURU USULÜ

Yalnızca tüketici değil tüm alanlara ilişkin arabuluculuk başvuruları illerde bulunan arabuluculuk bürolarına yapılmaktadır. İlimiz açısından örneklemek gerekirse; İzmir Arabuluculuk Bürosu, İzmir Adliyesi Bölge Adliye Mahkemesi Ek Binasındadır. Kişiler, bu bürolarda dolduracakları maktu formlarla arabuluculuk sürecine başvurabilirler. Bu başvurularının ardından dosyalarının atandığı arabulucu, tarafları arayacak ve iki tarafa da uygun olacak bir arabuluculuk toplantısı tarihi belirleyecektir. Her ne kadar başvuru maktu bir form üzerinden olsa da sürecin geri kalanı iki tarafın karşı karşıya geleceği ve çoğunlukla tüketici olmayan tarafın daha güçlü olduğu bir düzlemde ilerleyecektir. Bu nedenle başvuru sonrası süreç için kişilerin avukatla temsili, sürecin lehlerine sonuçlanması için hayati önemde olacaktır.

Son Olarak: Değeri 10.390 TL’nin altında kalan uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem heyetinin görevli olduğu ve bu nedenle de bu uyuşmazlıkların arabuluculuk zorunluluğunun kapsamı dışında kaldığından bahsetmiştik. Bu nedenle Tüketici Hakem heyetine başvurudan da kısaca bahsetmek yerinde olacaktır. Tüketici hakem heyeti de aynı arabuluculuk gibi bir dava şartıdır. 10.390 TL’nin altında kalan uyuşmazlıklar için da dava açmadan önce tüketici hakem heyetine başvurmak gerekir. Söz gelimi tüketici hukukunda tarafların -kimi istisnalar dışında- doğrudan mahkemede dava açmaları mümkün değil. 10.390 TL’nin altı için öncelikle tüketici hakem heyetine, 10.390 TL’nin üstü içinse öncelikle arabuluculuk yolunu denemek gerekecektir. Tüketici hakem heyetine başvurmak isteyen kişiler, bu başvurularını e-Devlet üzerinden gerçekleştirebilir. Heyet, bu başvuruları inceledikten sonra kararını, başvuran kişinin, bu başvuru sırasında bildirdiği adrese fiziki evrak olarak göndermektedir. Kişiler bu karara karşı itiraz etmek isterlerse arabulucuya başvuru zorunluluğu olmaksızın Tüketici Mahkemelerine başvurabilirler.