Spor nedir sizce? Zayıf kalmak için yapılması gereken bir şey mi? Sağlık mı? Yoksa hem sağlık hem de hayat için bir devamlılık mı?
Açıkçası bana göre spor; doğru yolda doğru kişilerle sağlıklı kalmak için yapılan şeydir. Spora hangi yaşta başlarsanız başlayın, doğru yönlendirildiğinde bıkmadan usanmadan devamı gelir. Yoksa ya fit olduğunuzda bırakırsınız, eskiye dönersiniz. Ve bu kısır döngü gibi devam eder. Ya baskıdan bıkar bırakırsınız? Ya da doğru yerde doğru kişilerle ömür boyu devam edersiniz. İşte küçük yaşta spora başlayan çocuklarımızda da aynen böyle oluyor.

Genelde çocuklar, spor yapsın sağlıklı olsunlar diye spora başlatılır. Hangi branş olduğunun önemi yoktur. Benim amacım yüzmeyi öğrensin, ileride arkadaşları ile denize gittiğinde karizma çizilmesin güzel yüzsündü(!). Zar zor başlattık yüzmeye. 2 ay oğlum havuza girmeden kenarda bekledi. Değil yüzme öğrenmek mayosunu bile ıslatmadı. Boşuna para verdim. Yani baktım olacak gibi değil, ara vermeye karar verdim. Yüzme öğrensin diye verdik ama çocukta yüzme daha çok travma olacak.

Bu arada oğlum havuz kenarında otururken bende diğer kulüplerin antrenörlerini izliyorum. Çünkü bana göre çocuğa tüm okul yaşamını sevdirecek olan ilkokul öğretmenidir, sporu sevdirecek kişi de antrenördür. Demek ki oğlum ondan mutlu değildi. Gözüme kestirdim birisini. İlk olarak çocuklara baktım. Hepsi hem mutlular hem sevdikleri belli hem de çekiniyorlar antrenörlerinden. Süperdi. Evet oğlumda orada olmalıydı. Çıkışta gittim görüşmeye, dediler ki “su üstünde durması gerekiyor”. Ama nerdeee benimki su üstüne durmayı bırak suya ayağını sokmuyordu . İş başa düştü yazın başladım. Her denize gittiğimde kademeli olarak öğretmeye başladım. Önce tek kolluk çıktı, sonra öbürü. Ve azmin zaferi su üstünde duruyor. Gittim yazdırdım kulübe. Başladık hafta sonu gitmeye, sonra günlerden bir gün antrenörü, hafta sonu bile mızmızlanarak arkadaş sevdasına giden oğlum için hafta içi gelecek artık dedi. Ben karalar bağladım “acaba gelir mi?” dedim. Antrenörü benden daha emin evet ben konuştum gelecek dedi. İşte o anda dedim ki tamam doğru ellerde doğru yerdeyiz…

Bizim serüven böyle başladı 5 yıldır da devam ediyor. Aralarda mızmızlansa da karizma çizilmesin diye başlattığımız yüzme bir süre sonra evrim geçirerek triatlona dönüştü. Triatlon 3 branşın birleşimi bir spor, yüzme, koşu ve bisiklet…Yaz, kış, sıcak, soğuk, yağmur, çamur demeden Haftanın 5 günü sabahın 6’sında herkes pirelerle muhabbet ederken yüzdü. Bizim çocukların haftanın 3 günü koşu ve yaş grubuna göre de bisiklet antrenmanları oldu. Triatlon bir hastalık gibi. Çocukların içine işledi mi çıkmıyor. Hadi çocukları her zaman anlarımda, ah o veliler! Hele ki ufak çocukların yarış anı görmelisiniz. Bu sporun zaten kendi çapında zorluğu var, o küçük yüreklere bu heyecan yetmezmiş gibi bir de stres yükü verilince yazık oluyor. Bitiş çizgisine ihtimal olsa, velisi girecek çocuğundan önce (!). Ha 4’üncü olmuşsun ha sonuncu olmuşsun. İlk 3’e girmeden gelme diyeni de duydum, çocuğunu başkasının çocuğuyla kıyaslayıp geçtiğinde olimpiyat kazanmış gibi mutlu olanı da. Kendisini geliştiren çocuğun kaçıncı olduğuna bakmadan kucaklayanı da gördüm.

Sonuç hırslı velilerin küçük yüreklere yüklediği ağırlık ve onu taşımakta zorlanan küçük yüreklerin zaman içerisinde sporu bırakması.

Zaman zaman inişler çıkışlar oldu tabi ki. Ama oğluma hep söylediğim şey “Aklından hiçbir zaman çıkartma, amacımız madalya değil. Bizim için doğru yerde doğru kişilerle beraber ol. Ötesi varsa zaten zaman içerisinde gelir”. Tüm çabamız “ömür boyu sporun” hiç hayattan çıkmaması. Çabalarımızın boşa çıkmaması dileği ile size de önerim, eğer sağlıklı çocuklar yetişmesi için önce spor amacınızı belirleyin.

Yazan: Serap Bayezıt