Gizem Naz GEZGİN DİREKSİZ (Uzman Psikolog)

Pandemi süreciyle birlikte hepimizin hayatı hiç beklenmedik bir anda kesintiye uğradı ve öngörülemez şartlar oluştu. Bu süreçten biz yetişkinler kadar çocuklar da fazlasıyla etkilendi. Okullara mart ayında ani bir ara verilmesi ve sonrasında online eğitime geçilmesi, okulların tekrar açılması ve ikinci dalga nedeniyle tekrar kapanması şüphesiz bütün öğrenciler, eğitimciler ve ebeveynler için beklenmedik bir durumdu. Çocukların sokağa çıkma yasağıyla karşı karşıya kalmaları, okullarından, derslerinden ve sosyal çevrelerinden uzaklaşmaları ve okulların bir açılıp bir kapanması çocuklarda hem duygusal hem de fiziksel olarak pek çok etki yarattı. Bu noktada en büyük kayıp yaşanan konu ise “tutar” oldu. Hemen hemen alandaki bütün uzmanların ısrarla üzerinde durduğu “tutar” konusu pandemi gibi kontrol dışında gelişen ve belirsizliklerin yoğun yaşandığı koşullarda sürdürülmesi çok zor bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.

Tutarlılık nedir, çocuğun gelişimi için neden önemlidir?

Aslında her gün duymaya aşina olduğumuz “tutarlılık” kelimesi, Latince’deki uyumlu içsel bağ anlamına gelen “consistentia” kelimesinden türemiştir. Türk Dil Kurumu (TDK) ise tutarlı olmayı “aralarında çelişki bulunmayan, her bakımdan uyumlu, insicamlı” olarak tanımlamaktadır. Çocukların hayat deneyimleri oldukça sınırlıdır. Çocuklar gözlemcidir; önce izlerler ardından davranışlarına yansıtırlar. Anlatılanlar onlar için somut değildir, yaşadıklarından öğrenirler. Bu nedenle ebeveynlerinin tutarlılığına ihtiyaç duyarlar. Tutarsız ebeveyn tutumları; anne ve babanın çocukla ilgili farklı farklı kararlar almasını, bugün bir konuyla ilgili bir karar alıp yarın o kararını değiştirmesini ve söyledikleri ile yaptıklarının tutmamasını kapsamaktadır. Bu sınırlar sürekli değişkenlik gösterdiğinde çocuk kendini güvensiz ve değersiz hisseder. Bir başka şekilde açıklamak gerekirse çocuk, “Eyvah güvenli sınırlardan ailem de emin değil” der ve bu güvensizlik beraberinde kaygıyı getirir. Dahası, tutarsızlık durumunda sınırlar sürekli değişir. Bugün yasak olmayan, yarın yasak olur. Çocuk güvende hissetmez, endişe daha da pekişir ve çocuk nasıl davranacağını bilemez.

Okulların bir online bir yüz yüze eğitim olarak devam etmesi çocukları nasıl etkiler?

Tutarsızlıklar çocuklarda ‘güvende hissetmeme’ ve ‘belirsizlik’ duygularının sıklıkla yaşanmasına sebep olur. Dolayısıyla, eğitim sisteminde yaşanan ani değişikliklerin olası kaygı problemlerinin ve sosyal fobilerin önünü açtığı açıkça görülmektedir. Kendilerine bir düzen kurmakta oldukça amatör olan çocuklar okul ve sınıf ortamından uzaktayken öz disiplinlerini karşılamakta sorun yaşamaya başlarlar. Öğretmenin sınır koyucu rolü karşılanamaz ve ev ile sınıf ortamını birleştirmede problemler yaşayan çocuklar akademik olarak da başarılarını sürdürmekte zorlanırlar. Buna ek olarak odaklanamama, uyumsuz ve saldırgan davranışlarla da karşılaşmak çok olasıdır. Çocukları geri dönülemez problemlerden korumak için en büyük pay ise şüphesiz ebeveynlere düşer.

Bu tutarsızlığın etkilerini hafifletmek için aileler ne yapabilir?

Çocuğun hayat içerisindeki deneyimi çok olmadığı için, pandemi sürecindeki belirsizlikleri öngöremez. Okulların koronavirüs nedeniyle kapalı olması çocuklarda belirli bir kaygı yaratmışken ardından gelen uyum süreci çocukların kaygı seviyesinin düşmesinde etkili oldu. Ancak, vaka sayılarının hızla artması ile okulların tekrar sene sonuna kadar kapanması birçok çocukta ve yetişkinde kaygı seviyesinin yeniden artmasına neden oldu. Çocukların sürekli değişen uygulamaları içeren bu süreci psikolojik olarak daha sağlıklı geçirmesine katkıda bulunmak için ebeveyn olarak;

1 - Çocuğunuzu gözlemleyin

Çocuğunuzun bu süreçte yaşadığı duygu değişimlerini gözlemleyin. Duygu durumunu gözlemci olarak değerlendirmek sizlere çocuğunuzun iç dünyası hakkında ipuçları verecektir. Bu sayede müdahale etmeniz gereken noktalara dair daha fazla fikir sahibi olur ve gerektiği zaman profosyenel desteğe başvurabilirsiniz.

2 - Tepkilerinizi kontrol edin

Durumlar ve haberler karşısında verdiğiniz tepkileri kontrol edin. Örneğin, okulların tamamen uzaktan eğitim olarak devam edeceğinizi duyduğunuz an nasıl bir tepki vermiştiniz? Belirsizlik ve kontrolünüz dışında gelişen olaylara verdiğiniz “peki şimdi ne olacak” tepkisi aslında çok normal olmakla beraber sizi gözlemleyen çocuğunuzun da taklit edeceği duygu-tepki örneği oluyor. Bu nedenle kendi tepkilerinizin farkında olmanız çocuğunuzun tepkilerini anlamak ve yönetmek açısından da çok önemli.

3 - Koyduğunuz sınırları tutarlı olarak devam ettirin

Pandemi nedeniyle birçok ebeveyn daha önceden var olan sınırları esnetme eğiliminde oluyor. Ancak, zaten belirsizlikle mücadele eden çocuklar için yeni bir bilinmezlik durumu daha zorlayıcı olacaktır. Bu nedenle koyduğunuz sınırlar var olan durumdan etkilenmemeli ve her koşulda sürekliliğini korumalıdır. Bu noktada ebeveyn olarak tutarlı bir yaklaşım sergilemenizin çocuklar için çok önemli olduğu unutulmamalıdır.

4 - Çocukları doğru bilgilendirin

Her durumda olduğu gibi bu durumda da çocuklara yaşlarına uygun bir şekilde bilgilendirme yapılması gerekmektedir. Okulların açılması ya da kapanması ebeveynlerin, çocukların ya da eğitimcilerin tekelinde olmadığı var olan koşullara göre bizlerin yararına bu kararların alındığı açıklanmalıdır. Çocuklar neden-sonuç ilişkisi açıklanmayan olayları olduğundan daha kötü bir durum olmuş gibi zihinlerinde canlandırırlar. Bu sebepten dolayı, olaylardan daha çok etkilenmiş olurlar. Amaç, sürecin belirsizliği ile ilgili çok fazla bilgi verip onları korkutmak yerine, karşılıklı etkili bir iletişim kurarak bu süreçte neler yapılabileceği konuşulmalıdır.

Gizem Naz Gezgin Direksiz Kimdir?

Psikoloji eğitimini 2015 yılında Yüksek Şeref Öğrencisi olarak tamamlamıştır. Lisans eğitimi süresince Dokuz Eylül Üniversitesi Biyo-fizyoloji Anabilim dalı, Boğaziçi Üniversitesi Öğrenme Laboratuvarı ve çeşitli anaokullarında staj yapmıştır. Lisans eğitiminin ardından İngiltere’de bulunan University of Kent’te Uygulamalı Sosyal Psikoloji (MSc Social and Applied Psychology) Yüksek Lisans programını “Onur Derecesi” ile tamamlayarak uzmanlığını almıştır.

2017 yılında İstanbul Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitim programını ( 300 saat teorik, 150 saat uygulama ve 30 saatlik supervizyon ile toplam 450 saatlik eğitim programıyla Aile Danışmanları Merkezleri yönetmenliğine uygun olarak ) başarıyla bitiren uzmanımız doktora eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Psikoloji programında halen devam etmektedir.

Uzmanımız Medical Park Göztepe hastanesinde yaklaşık 2 sene görev yapmasının yanı sıra akademik olarak Beykoz Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde öğretim görevliliği yapmış ve beş yılı aşkın süredir çeşitli kolej ve anaokullarına psikolojik danışmanlık hizmeti vermektedir.

Meslek hayatında özellikle çocuk ve ergenlerle yoğun çalışmalar yapmış olup, gönüllü olarak Sivil Toplum Kuruluşlarında görev almaktadır.