Hazırlayan / Neşe BAYRAÇ

Ama ne trafik. Kelimenin tam anlamı ile ÇILGIN! KAOTİK!

Trafik zaten soldan olunca tersiniz dönüyor. Sözgelimi, karşıdan karşıya geçecekken "hangi tarafa bakacaktım ben şimdi?" derken üzerine korna sesleri ekleniyor. Dikkatli bakınca aslında kimin ne taraftan da gittiğinin belli olmadığını fark edip, sağdan soldan karşınıza çıkıveren milyonlarca motosiklet ve tuktuklarla hayatla bağınız yavaşça kopuveriyor ve bu trafiğin içinden çıkmanın mümkün olmadığını hissedip, mantık ortadan kalkıyor ve yavaşça HİPNOZ moduna giriveriyorsunuz. Sanki, "amaan çarpıversin, bir şeycik olmaz" gibi bir tasasızlık çöküyor üzerinize ki bu seviyeyi NİRVANA olarak değerlendiriyorum.

Ama tüm bu çılgınlıkta 1 tane bile kaza görmedik. Maksimum düzensizlikte de bir düzen vardı. Tamam şimdi çarpıştık deyip, gözümüzü kapattığımız anlarda bile, hiç çarpışmadık, sıyırdık geçtik.

Fakat Korna sesleri I-N-A-N-I-L-M-A-Z!

Bir süre sonra korna sesleri çıkaranları yakalayıp elinizdeki çanta ile kafalarına vurup susturmak istiyorsunuz. Ama herkes korna çaldığı için susturmak için ahtapot elleri bile yetersiz kalır. Bu manzara bana masada kafasını çıkartan oyuncaklara elindeki plastik çekiçle vurma oyununu hatırlattı. O oyunda kafasını çıkartan oyuncak karakter biter ama burada sonsuza kadar devam eden korna seslerini vurarak susturmak mümkün değil. Ülkede kimse arabalardaki aynaları kullanmıyor. Sadece aksesuar gibiydi aynalar.

Garip bir şekilde bu kaos içinde kimse sinirli değil. Kimse trafikte kavga etmiyor. Bir tane bile kavga görmedik. İşte anlattığım Nirvana seviyesi bu.
Yorumumuz; “O yüzden bunlar arada dağlara inzivaya çekiliyor herhalde” oldu.

Hey gözünü sevdiğim İzmir’imin bıçkın dolmuşçuları, taksicileri. Levye arabada debriyajın yanındadır her zaman.

Trafikte başka bir gözlemimiz, kadın sürücülerin yok denecek kadar azlığı idi. Kadınlar, bu trafiğe çıkmaya cesaret edemiyorlar mı acaba? 8 günde 2 ya da 3 kadın şoför görmüşüzdür.

Toplu taşıma Tuktuklarla yapılıyor. Büyük otobüsler yoktu. Tuktuklarla seyahat de baya ucuz. Motosikletler de kişisel, hatta ailecek ulaşımda epey yaygın olarak kullanılıyor.

Bir başka gözlemimiz ise, arabaların başkent Delhi dahil olmak üzere çok döküntü olmasıydı. Sanki, bu trafiğe güzel araba alıp çıkartmaya değer bulmuyorlar. Yine bir elin parmakları kadar güzel araba görmüşüzdür.

İngilizcesi Rickshaw riding olan bisikletli sürücülerin taşıdığı, bölgeye özel araçların kullanımı da çok yaygın. Bizim şoförümüze çok üzüldük. Kupkuru bir adamcağızdı. Ama sonuçta “Onun işi de buydu ve biz de ona iş yaratmış olduk ve verdiğimiz bahşişle mutlu ettik” deyip kendimizi avuttuk.

Katar'da ruh gibi araba kullanan Hintli şoförleri şimdi daha iyi anlıyoruz. Anlaşılan o ki hala Nirvana modundalar.