Son dönemde İsrail ile İran arasında yaşanan karşılıklı saldırılar, Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi, ABD ile Çin arasındaki güç mücadelesi ve Asya’daki Kore Yarımadası’nda artan tehditler, dünya genelinde büyük bir çatışma endişesini artırıyor. Uluslararası Kriz Grubu ve Dünya Ekonomik Forumu gibi kuruluşların 2025 için yayınladığı raporlarda, devlet temelli silahlı çatışmaların ve jeopolitik risklerin en büyük tehdit olarak öne çıktığı belirtiliyor. Uzmanlar, özellikle Ukrayna’daki savaşın NATO topraklarına sıçraması, Rusya’nın nükleer silah kullanması veya ABD-Çin rekabetinin Tayvan gibi sıcak noktalarda doğrudan çatışmaya dönüşmesi halinde, küresel bir savaşın tetiklenebileceğine dikkat çekiyor.

Image (9)-1

3. Dünya Savaşı ne kadar olası?

Pek çok analist ve devlet yetkilisi, “3. Dünya Savaşı” riskinin göz ardı edilmemesi gerektiğini, ancak bugünkü koşullarda topyekûn bir dünya savaşı çıkmasının hâlâ önlenebilir olduğunu vurguluyor. Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da belirttiği gibi, “dünya bu tehdidi ciddiye almalı” ve her ülke kendi hazırlıklarını yapmalı. Son anketler ve uzman görüşleri, 2035 yılına kadar büyük güçlerin de dahil olacağı bir savaşın patlak verme ihtimalinin ciddi oranda arttığını gösteriyor. Özellikle nükleer silahların varlığı, böyle bir savaşın yıkıcı sonuçlar doğuracağına dair endişeleri büyütüyor.

Bununla birlikte, bugünkü küresel dengeler ve caydırıcılık mekanizmaları, büyük güçlerin doğrudan çatışmaya girmesini engelleyici bir rol oynuyor. Vekalet savaşları, hibrit çatışmalar ve bölgesel krizler, riskin sürekli sıcak tutulmasına yol açsa da, diplomasi ve arabuluculuk girişimleri halen devrede. Ancak küçük bir kıvılcımın, örneğin Tayvan, Kore, Orta Doğu veya Karadeniz gibi kritik bölgelerde büyük bir savaşı tetikleyebileceği de unutulmamalı.

Savaşın ayak sesleri mi, yoksa soğuk bir denge mi?

Dünya, son yıllarda benzeri görülmemiş bir jeopolitik gerilim ve kutuplaşma döneminden geçiyor. 3. Dünya Savaşı riski, hiç olmadığı kadar çok konuşuluyor. Ancak uzmanlar, bugünkü ortamda topyekûn bir savaşın hâlâ önlenebilir olduğu görüşünde birleşiyor. Yine de, artan krizler ve bölgesel çatışmaların, her an küresel bir felakete dönüşme potansiyeli taşıdığı da açıkça ortada. Bu nedenle, barışçıl çözüm ve diplomasinin önemi her zamankinden daha büyük.

İran, İsrail’e yönelik yeni füze saldırıları başlattı
İran, İsrail’e yönelik yeni füze saldırıları başlattı
İçeriği Görüntüle

Kaynak: haber merkezi