Bu dizi yazı, hüzünlü, yürek burkan bir yolculuğun öyküsü aslında. Geçmişe uzanan, göçlerin, vahşetin, acının eksik  olmadığı bir coğrafyada geçen bir öykü. Gazeteci Misket Dikmen, “İzmir’den Srebrenica’ya 1 Mektup da Sizden” kampanyası na katıldı, ata topraklarına yaptığı geçmişe yolculuğu yazdı.
Bir zamanların Yugoslavya’sının bütün akü ihtiyacını karşılayan çok önemli bir üretim merkezi olan bu fabrikanın insanlığın utanç abidesi olma sürecini onlardan bire bir dinlemek kanımızı donduruyor.
Mladiç’in komutasındaki birlikler, bu fabrikada kadın-erkek, yaşlı-çocuk 20 bin kişiyi toplamıştı.
Tarihe Srebrenica Katliamı olarak geçen 11 Temmuz, 8372 masum insanın hunharca katledildiği, 20. Yüzyılın insanlık ayıplarından birinin 17. Yılı. Katliamdan sorumlu olanların adalet önünde hak ettikleri cezayı bulmaları hâlâ bekleniyor. Boşnakların yaşadıkları bu acılar kuşku yok ki hiç dinmeyecek. Ama adaletin yerine getirilmesi yüreklerine belki biraz su serpecek.
Sabah 06.00… Srebrenica’ya hareket… Çok, ama çok sıcak bir gün. Bu kez yol boyunca Bosna Hersek bayrakları. Trafik tam  da uyardıkları gibi; çok yoğun.
Bosna Hersek’de insanlar akıyor
Srebrenica’ya… Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar...
Bize verilen özel kart nedeniyle protokole ayrılan yoldan sorunsuz ilerliyoruz.
Cennet gibi bir vadi. Lakin 17 yıl önce cehenneme döndürülmüş. Kimse konuşamıyor. Düğümlendik.
Vadinin biraz içine doğru girdiğimizde görüyoruz sağ yanımızda alabildiğine uzanan şehitliği. Söz bitti.

O YÜZ NASIL UNUTULUR


Yavaş yavaş ilerliyoruz. Binlerce… binlerce insan var. Arabalarla, otobüslerle ya da yürüyerek geliyorlar. Araçları şehrin kilometrelerce dışında bırakıyorlar. Şehitliğe doğru ilerliyorlar. Tuhaf bir sessizlik var. Birbirimize bakmaya çekiniyoruz. Getirdiğimiz mektupları teslim edeceğimiz Srebrenica Anneleri Derneği üyeleriyle buluşma noktasına geliyoruz. Çok büyük bir fabrika binası. Hemen bitiminde dört katlı bir bina. Vardığımızı bildiriyoruz. Biraz sonra otobüsümüze doğru bir kadın yaklaşıyor. Tanışıyoruz. Sabahate Feiyizis…
Yüzündeki ifadeyi unutabileceğimi hiç sanmıyorum. Bizi üçüncü kattaki bir salonda Srebrenica Anneleri Derneği’nin üyeleri karşılıyor, tek tek tanışıyoruz.
Duvarlarda Tarık ( Bosnalılar ona Rocak arkadaş diyor) Samarah’ın katliamın gerçek yüzünü tokat gibi vuran bazı fotoğrafları var. Savaşın, katliamın boyutlarını dünyaya onun fotoğrafları anlattı…
Yarın Sarayevo’da Türkiye’nin de katkılarıyla açılacak olan daimi sergide diğer fotoğrafları da görme olanağı bulacağız. Hayır, aslında sadece Sabahate’nin değil, bizi karşılayan kadınların hiç birinin yüzünü unutamayacağım. Acısı, hüznü yüzünde mühürlenmiş bunca kadını bir arada görmek hepimizin boğazını düğümlüyor.

İNSANLIĞIN UTANÇ ABİDESİ


Burada yaşananları, bir zamanların Yugoslavya’sının bütün akü ihtiyacını karşılayan çok önemli bir üretim merkezi olan bu fabrikanın insanlığın utanç abidesi olma sürecini onlardan bire bir dinlemek kanımızı donduruyor.
Srebrenica Bölgesi’nde ve Drina Vadisi çevresinde şehit olanların ailelerini bir araya getiren ve onların ortak sorunlarıyla ilgilenen Srebrenica Anneleri Derneği üyeleri aynı zamanda yaşananları anlatmak ve adaleti sağlamak için tüm güçleriyle çalışıyor.
11 Temmuz 1995 'te Srebrenica’ya giren Bosnalı Sırpların eski askeri lideri Ratko Mladiç’in komutasındaki birlikler, bu fabrikada kadın-erkek, yaşlı-çocuk 20 bin kişiyi toplamıştı.
O gün, Srebrenica’daki Boşnak erkek ve 14 yaş üstü çocuklar, Bosnalı Sırp komutan Ratko Mladiç’e bağlı birliklerce, sığındıkları, kendilerine güvende (!) olduklarını söyleyen Birleşmiş Milletlerin Hollandalı birliklerinin elinden alınarak otobüslere, kamyonlara doldurulup götürüldükleri ormanlık alanlarda, tünellerde, kapatıldıkları fabrikalarda katledildi.
Srebrenica yakınlarındaki toplu mezarlarda Boşnak erkeklere ait binlerce ceset bulundu.
Srebrenica’da katledilen 8 bin 372 Boşnak’tan 2 bininin cesedi ise hâlâ bulunamadı.