Son haftanın en moda konusu bu; ziraat… Ziraat, aslında tarım demek… Daha geniş anlamıyla hayvansal ve bitkisel ürünlerin, üretilmesinden, işlenmesine kadar, korunmasından, pazarlanmasına kadar tüm işlemleri ele alan bir bilim dalı…

Kelime bu kadar zengin olunca, birileri bu zenginliği kullanayım demiş. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde, gelişen dünyaya ayak uydurabilmek için bir ulusal bankaya ihtiyaç duyulmuş. 1860’larda başlayan bu çalışma, 1888 yılında bugünkü bankanın temellerini atmış ve bugünlere kadar gelinmiş.

Ziraat Bankası, bildiğiniz işte… Daha çok, çiftçiye verdiği destekler ile biliniyor. Özellikle Anadolu’da… 1950’li yıllardan itibaren yapılmak istenen toprak reformları ile ülkemizdeki çiftçiliğin daha modern ve daha verimli olabilmesi için seferberliklere de ortak olmuş ya da bunlar için projeler üretmiş.

Gelelim günümüze…

Sporu ve spor haberlerini çok yakından takip edenler bilirler; son dönemlerdeki kulüplerin maddi durumları içler acısı… Ben de, kalemim yazdığınca, maddi konuları işlemeye çalıştım geçmişte… Amatörlerden, profesyonellere kadar, branş fark etmeksizin paranın baş belası olduğunu sürekli belirttim. Daha doğrusu parasızlığın…

Her branşta maddi sıkıntı var ama futbol en göz önünde olan ve en çok konuşulan… Hatta en para getireni… Yoksa, götüreni mi? Neyse, en olduğu için futbolla devam edeceğim.

Kulüplerin parasız kalmasında en önemli pay beceriksiz yöneticilik… Beceriksiz yönetici değince, bunu da açmak gerek; yönetim gücünü bireysel çıkarlar uğruna heba etmek… Vurdumduymazlık… Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık… Yüksek ego… En iyisini ben bilirimcilik… Bencillik… Medyatik olma adına her şeyi göze almacılık… Böyle yöneticiler düşman başına…

Ayrıca bunların yüzünden, Türk Futboluna mal olmuş kocaman kulüplerin Avrupa Federasyonlar Birliğine (UEFA) defalarca rezil olduklarını unutmadık. Yine, yeni, yeniden hazırladıkları ödeme planlarını hatırlayalım, Uefa’ya ispat için... Yanlış yönetimlerinin sonucunda ülke futbolunun da ne kadar gerilere gittiğini, alt yapı hamlelerini yapmak yerine sürekli dışa bağımlı hale geldiklerini hep beraber yaşamadık mı? Şahitliklerini hep beraber yapmadık mı?

Ama motor durdu. Futbolun arabası yürümüyor artık. Devletimiz de, bugüne kadar çiftçilerimizi kalkındıran ve onların maddi sorunlarını çözen, devletimiz bankalarından Ziraat’i bu konuyla alakalı olarak görevlendirdi. Ziraat Bankası, borçları içerisinde boğulan kulüplerimize yardım edecek… Ucuza para verecek… Vadede sıkmayacak… Faizde üzmeyecek… Ziraat Bankası, kendi tarihçesine de altın harflerle işleyecek; yeni misyonumuz “Türk Futboluna borç vermek” diye…

Devletin bankası demek, milletin malı demek… Bu ülkede yaşayan her birimizin, kuruşun binde biri olsa bile, orada payı var, hakkı var demek… Yanlış yönetimler sonucunda hepimizin parası, başkalarının hatalarını yamayacak bu kararla…

Dipnot; Ne diyorum biliyor musunuz? Futbolumuzda büyük ekonomik sıkıntı var! Ülkemizde de, büyük ekonomik sıkıntı var! Bu iki yönetsel anlayış ve sonuçları ne kadar da birbirine benziyor değil mi?