Kuşkusuz ki çocuklarına iyi bir eğitim aldırmak her iyi anne babanın ilk hayalidir. Öyle ki yeni neslin bazı temsilcileri, anne babalarının bu hayallerini gerçekleştirmek için acil servis doktoru veya bir şirket CEO’su kadar yoğun bir tempoda çalışıyorlar. Bir ebeveynseniz bunun bir ironi olmadığını çok net biliyorsunuzdur. Vereceğim örnek sizin veya yakın çevrenizdeki ebeveynlerin çocukları için geçerli olabilir. Ebeveynler, son iki senedir pandemi yüzünden de daha da dağılan eğitim sisteminin eksiklerini, dışarıdan alınan kurslar ve dersler ile kapamak istiyorlar. Fakat bu hırsın, çocukları hiperaktif bir robota çevirdiğini gözlemiyorum. Önce okul, hemen ardından ek matematik dersi, çıkışta satranç kursu, oradan yüzmeye, kurur kurumaz, piano dersine, çocuk hala gözünü az biraz açık tutabiliyorsa bir de özel resim dersine gönderilen çocuklara şahit oluyorum. İnanın ki en sıkışık günde dahi böyle yoğun programım yoktur. Bu arada tüm yükün çocuğun yanında anneye yüklendiğini de görüyoruz. Anneler, çocuklarını kurstan derse yetiştirmeye çalışan özel şoförleri olarak hayatlarını tam anlamı ile feda ediyorlar.

Fakat aileler büyük tutku ve hırs ile çocuklarına dayattıkları bu eğitimlerin yanında bir başka eğitimcinin de çocuklarını yetiştirdiğini fark ettiklerini sanmıyorum. Çocuklar, “bizi meşgul etmesin”, “yormasın” diye ailelerinin ellerine verdikleri telefonlar ve tabletler ile çok daha etkili bir eğitimcinin etkisi altına giriyorlar. Bu eğitimcinin adı “youtube”. Youtube açık ara çocukları gerçek hayatta aldıkları tüm diğer eğitimlerden çok daha fazla etkileyen bir eğitimci gibi çalışıyor. Üstelik çocukları diğer sıkıcı eğitimler gibi yormadan eğlendirerek kendine bağlıyor. Youtube bu konuda yalnız da değil. Çalışma arkadaşları da benzer yöntemler ile çocukları kendi özel nesilleri olarak yetiştiriyorlar. Tik tok, Instagram az biraz Facebook, çocuklarınızın diğer eğitimci kadrosunu oluşturuyor.  Öte yandan müfredatı ise algoritmalar belirliyor. Maalesef o müfredatta çok sağlıklı olmuyor. Çünkü algoritmalar, izlenilecek sıradaki video listesini, hangi videonun daha çok olumsuz eleştiri aldığına, hangisinin daha çok tartışma yarattığına göre belirliyor. Elbette bu videolar da “matematik nasıl çalışılır”, “fen bilimleri nedir” videoları olmuyor.  Şimdi elimizde iki tür eğitim yönelimi var. Ve bu eğitimlerin ortak paydasında ise çocuklarımız var. Sonuç ne mi oluyor? Kendi fikirlerimi paylaşayım;

İlk olarak, çocukların büyük birçoğu hem gerçek hayattan hem sanal dünyadan o kadar fazla içeriğe maruz kalıyorlar. Sonuç olarak her konu hakkında fakat hepsinde yüzeyselden de az bilgi sahibi oluyorlar. Hiçbir konu hakkında da sonuca ulaştıran tam bir bilgi sahibi olamıyorlar.

İkincisi, çocuklar, erken yaşlarında, her konuyu “duydukları” için anne, baba hatta öğretmenleri tarafından, büyük bir, “ne kadar zeki”, “ne kadar bilgili” inancına sahip oluyorlar. Ama aslında öğrenmiyorlar. Bu bir papağan eğitimidir. Hayata karşı tamamen savunmasız yetişiyorlar. Bunu da karşılaştıkları ilk gerçek sorunda veya ergenliğe girişte, yaptıkları anlamsız davranışlar ile gösteriyorlar. Ailelerin, çocuklarına olan o yüksek inancı da, çocuklarının her başarısız sonucunda iyice yerle bir oluyor.  Anne ve babalar yıkılıyor. Çocuklarına da tam o gerektiği anda inançlarını kaybediyorlar.

Kendi kişisel görüşüm, çocukları her şeyi başarabilecekmiş görmekten vazgeçmek gerekiyor. Çocukları sırasıyla başarabilecekleri hedeflere yönlendirmek gerekiyor. Her konu hakkında da tam bir bilgi sahibi olduklarını test etmek gerekiyor. İlk hedef yabancı dil eğitimi olursa çok daha etkili olacaktır. Çünkü dünyanın dili İngilizcedir. Çocuklar, hayatlarının her döneminde, önlerine gelen içeriği bütünüyle anlayabilmeliler ki seçimlerini doğru yapabilsinler.

Bunun yanında eski moda ebeveyn-çocuk ilişkisine muhtacız. Çocuklar ile birebir ders çalışma zamanları yaratmak gerekiyor. Böylece neyi öğrenip öğrenmediklerini anlayabilirler. Aileler çocuklarının sosyal medyadan ne izlediğini de bilmiyorlar. Yeni olanı sürekli sosyal medyadan duyan çocuk, ailesinin gözünde “her şeyi bilen çocuk” gibi olmaya başlıyor. Fakat aileler aynı çocukları gibi günlük hayatı ve sosyal medyayı takip edebilirse çocuğunun sadece iyi bir taklitçi olduğunu kısa zamanda anlayacaktır. Yani iyi bir çocuk yetiştirmek için asıl ebeveynlerin de kendilerini geliştirmesi gerekiyor. Böylece çocuk ebeveyni örnek alabilir. Çocuklar, izlediği ve ilgilendiği konular hakkında, ebeveynlerinden ne kadar çok bilmiyorum cevabı alırlar ve duydukları ile onları manipüle edebilirse, ailenin yönlendirmesinden de o derece uzaklaşıyorlar. Çocuğunuzun iyi yetişmesini mi istiyorsunuz? Öğretmeni önce siz olun, Youtube, Tik Tok veya Instagram değil. Sağlıklı günler dilerim.