Birkaç hafta önce gazetemizde yayımlanan zam haberine başlık olarak, 'İzmir’de toplu ulaşım lüks oldu' demiştik. Gerçekten İzmirli için ulaşım artık çok büyük bir maliyet. Kiminle konuşsam, “İşim yoksa evden çıkmıyorum, yol parası çok tutuyor” diyor.

Akaryakıta arka arkaya gelen zamlar her şey gibi ulaşımı da lüks hale getirdi. Bunda şaşılacak bir şey yok” diyebilirsiniz. Ancak sevgili okurlar, İzmir’in Türkiye’deki en pahalı toplu ulaşımı kullanıyor olması da mı akaryakıt zammının suçu?

Geçtiğimiz yıl toplu ulaşımda ücretsiz aktarmanın kaldırılması ve zaten sıkıntılı olan İZBAN'da 'bindiğin kadar öde' yöntemi bugün güncel zamlarla İzmirliler için toplu ulaşımın lüks haline gelmesine neden olmadı mı?

Matematik ile aram pek iyi olmadığı için gazetemizin ekonomi muhabiri Murat Ervin’den rica ettim, “İş gitmek için toplu ulaşım kullanan bir işçi aylık ne kadar öder, bir bakar mısın?” diye. Murat abi sağolsun tam bir araştırmacı gazeteci olduğu için ayrıntılı bir analiz yapmış. Arabası olmayan, 2 çocuklu bir aile ayda bir deniz kenarına inmek istese ne kadar öder diye de bakmış. Çıkan sonuç gerçekten inanılır gibi değil.

Özetle;

•      Aktarmasız ulaşım kullanıyorsa aylık 338 TL

•      İZBAN kullanıyorsa her biniş için kartında en az 20 TL olması gerekiyor.

•      26 gün işe gidip gelme ve günde 2 gevrek 572 TL.

•      Ayda 2 kez eşi ve 2 çocuğuyla yolculuk 79.20 TL.

•      Ayda 2 kez gittikleri yerde 4 gevrek ve 4 çay 14 TL + 12 x 2= 52 TL.

•      26 gün işe git-gel, öğle gevrek ye, ayda 2 kez eş ve çocuğunla dışarı çık, gevrek çay iç dön 703 TL.

***

Asgari ücret 4.250 TL olduğuna göre İzmir'de deniz kıyısında yaşamayan bir ailenin deniz kenarına inip gevrek yemesi lüks demektir.

Yazının en başında alıntıladığım gibi İzmirli artık ya dışarı çıkmıyor ya da kendince formüller buluyor. Buca’da oturanlar artık İZBAN’a her biniş öncesi en az 20 lira yüklemek zorunda oldukları için İZBAN kullanmayıp, onun yerine otobüs ile Konak’a inip, tramvay ile Alsancak’a geçtiklerini söylüyor. Yine de birinci aktarmaya 1.20 TL, ikinci aktarmaya 90 kuruş verdikleri için maliyet  istenen kadar düşmüyor. Çankaya'da çalışan ve işten saat 18.00'da çıkan bir arkadaşım, “Saat 19.00’da indirim var diye 1 saat dolaşıyorum, eve bir saat gecikmeli gidiyorum” diyor.

***

İşin kötüsü zamlar yetmez gibi, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi toplu ulaşıma zam kararı aldığı toplantıda bir karar daha aldı. Toplu ulaşıma her ay ÜFE oranında zam yapılacak. Toplu ulaşım kullanmadıklarına neredeyse emin olduğumuz meclis üyelerinin haberi var mı bilmiyorum ama maaş ile çalışan insanlar maaşlarına her ay ÜFE kadar zam almıyor. Toplu ulaşım maliyeti arttıkça insanların beli daha da bükülüyor. Sanırım artık İzmir'de yolun kalanını atlarla tamamlayacağız.

Yine de birkaç soru sormak istiyorum:

•      Hep ilk zam yapan belediye olduğu için soruyorum, İzmir Büyükşehir Belediyesi, enflasyondan en çok etkilenen belediye mi?

•      İstanbul’da toplu ulaşıma yapılan zam hemen geri alınırken, İzmir'de zamlar neden geri alınmıyor?

•      Her zamdan sonra, “ama öğrencilere ve yaşlılara dokunmadık” diye servis edilen haber bültenleri vatandaşa, “öğrencinin parasını sana ödetiyoruz” demek değil mi? (Bu zamda öğrenci de es geçilmedi, biniş ücreti 1.64 TL'den 2.20 TL'ye yükseltildi)

•      İzmir’de yaşam kalitemizi gün be gün düşüren bu zamlar koltuk sahiplerini biraz olsun rahatsız etmiyor mu?