***
İşte tam da bu! Yaparken öğrendiklerimle birlikte, insanlarla paylaştığım anların çokluğu sayesinde zaman genişliyor. Einstein zamanın göreceli olduğunu söylemişti. Sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da bu doğru. Ya da nöro-psikolojik olarak.
Hepimiz daha fazla zamanın peşindeyiz. Mesela daha uzun bir tatilin... Bunun için psikolog Marc Wittmann’ın klasik tatil etkisi yöntemine bir bakalım, ne dersiniz? Yazar bu etkiyi Felt Time: The Psychology of How We Perceive Time–Hissedilen Zaman: Zamanı Nasıl Algıladığımızın Psikolojisi adlı kitabında şöyle tanımlıyor:
Eğer daha çok hatıra toplarsanız herhangi bir zaman aralığı daha uzun hissedilir. Hatırası güçlü deneyimler zamanı genişletir. Etrafınızda olan olaylardan kopuksanız, onlarla ilgili hatıra oluşturamazsınız. Duygular hafıza için bir yapıştırıcı gibidir.
***
Sanırım ben de bu yüzden tatillerimi sadece deniz kenarında uzanarak geçiremiyorum. Görmediğim yerlerin keşfine düşüyor, tarihini araştırıyor, kitaplar alıyor, yöreye özgü yemekler yiyor, bölgede yaşayan insanlarla konuşuyor ve o çevredeki farklı aktivitelere katılıyorum.
Yani size tavsiyem kaliteli hatıralar biriktirin. Tatilde seyahate çıkacaksanız aşırı planlama yapmayın. Bunu yaparsanız aklınız hep planınızdaki bir sonraki adımla meşgul olur ve siz etrafınızda olup bitenlerden koparsınız. Tabii ki tamamen plansız olun demeye çalışmıyorum. Ama doğaçlamaya da izin verin. En güzel hatıralar, beklenmedik şeylerden çıkar. Çünkü onlar sizin için yenidir. Ve yeni güçlüdür. Daha önce yapmadığınız yeni şeyler yapmaya çalışırsanız, daha kaliteli hatıralar biriktirmiş olursunuz ve bu da size iki ayda iki yıl tatil yapmış gibi hissettirir.
Çocukluk hatıraları işte tam da bu yüzden unutulmazdır. Ne yaparsan yap hep yeni bir şeyler yapıyorsundur. Eğer bunu tüm bir hayata yayabilmeyi başarabilirsen ruhunu da hep genç ve diri tutmuş olursun.
***