Rekabetler sonunda galibiyet veya yenilgiler alınabilir. Belli kuralların içinde yapılan bu yarışlar sonunda sonunda bir taraf sevinirken bir taraf da üzülür. Bu her alanda böyledir. Sporda, ekonomide, sosyal alanda, siyasette. Bu sonuçlar kurum ve kuruluşların yöneticilerinin yüzlerine yansır.

Mesleğim gereğince1960 yılından bu yana yapılan seçimleri yakından izledim. 1964 yılında Ankara’da Büyük Sinemada yapılan AP kongresinde Genel Başkan olması beklenen Saadettin Bilgiç'in "acemi" olarak nitelendirilen Süleyman Demirel karşısında kaybetmesinin Bilgiç'in  yüzüne nasıl yansıdığını yakından gördüm. Yine 1965 yılında CHP kurultayında Turhan Feyzioğlu ve Kemal Satır gibi "dev" isimlerin,"ortanın solu" akımının temsilcisi Bülent Ecevit karşısında aldıkları yenilginin şaşkınlıkları yüzlerine yansımıştı. Keza 1971 muhtırasında 1973, 1977 genel 1977 yerel seçimlerini kazanamayan Demirel'in tepkilerini yüzünden okumak mümkündü. 1988 referandumu 1989 yerel 1991 Genel seçimlerini kaybeden Turgut Özal, 1992 yılında Tansu Çiller' yenilen Mesut Yılmaz 1998 yılında Başbakanlık görevini bırakan Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Demirel'in görevi vermediği Tansu Çiller'in reaksiyonları da yüzlerine yansımıştı. Yaşam süresince galibiyetler, yenilgiler devam edecektir.önemli olan bunlardan ders alarak geleceğe hazırlanmaktır. İntikam duygusu ile değil, yenilenme, politikalarını güncelleyerek, akılla.

Tüm bunları niye hatırlattım. İstanbul'da 23 Haziran’da yapılacak seçimlere doğru giderken, her ne kılıf gösterilirse gösterilsin gerçek, büyük kentleri yitiren AKP Genel Başkan'ı Erdoğan'ın seçimi kaybettiğidir. Bunu o tarihten bu yana yüzüne yansıyan ifade ve tavırlarından anlamak mümkün. Ders alındıysa sorun yok. Alınmadıysa, "kaçan çorabın dikiş tutmayacağının" bilinmesinde yarar var.