“Yeni normal” adı verilen dönem, sizin de bildiğiniz gibi 1 Haziran itibarıyla başladı.

İşyerleri ve sosyal mekanlar bir bir açıldıkça, sokaklar da her geçen gün kalabalıklaşıyor.

Ayların verdiği izole yaşamdan sıkılan milyonlar kendilerini dışarı attı. Bu, çok normal bir durum aslında. Özlemiştik hayata karışmayı, arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle bir araya gelebilmeyi.

Ama maalesef birçok kişi, ‘yeni normal’in tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyor.

***

Öncelikle “yeni” kelimesine çok dikkat etmek gerek. Henüz daha eskiye dönmüyoruz. Her şeyin pandemi öncesindeki gibi olması için uzun bir zaman geçmesi gerekecek. Bu gerçeği iyi anlamamız çok önemli.

Birbirini tanımayan insanların maskesiz şekilde sosyal mesafeyi gözetmeden bir araya gelmeleri başlı başına koronavirüste ikinci dalgayı yaratabilir.

İstanbul’da eller havaya yapan gruptan sonra Kordon’da çekilen fotoğraf da olay oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal mesafeyi koruyabilmek adına çizdiği çemberlerin içinde olmak yerine, herkes çemberler sanki yokmuş gibi dip dibe oturmuştu. Çoğunda maske yoktu.

Peki ne olacak şimdi? O ortamda bir kişi bile koronavirüs taşıyorsa ama belirti göstermediği için bunu bilmiyorsa, yakınındaki herkese bulaştırmış olması muhtemel. Sonra oradaki insanlar kalkıp evlerine gittiklerinde ve örneğin evde yaşlı bir aile bireyleri varsa, onlara bulaştırmaları da olası bir durum. Yani bunca ayın emeği, bir gecede çöpe atılmış olabilir.

***

Önceki gün aylar sonra toplu taşıma araçlarına bindim. Tabii ki maskemle ve gözlüğümle.

İzlenimlerin şöyle:

• Herkes maske takmaya çok dikkat ediyor. Ama maalesef herkes doğru şekilde maskeyi takmıyor. Örneğin burnu dışarda sadece ağzı kapatacak şekilde maske takan birçok kişi gördüm. Aylardır maske nasıl takılmalıdır, diye her yerde anlatılıyor. Evet, biliyorum bu sıcakta ağız ve burun kapalı dolaşmak zor, ama bunu yapmamız gerek. Hem kendimizin hem de başkalarının iyiliği için…

• Oturma ve ayakta durma mesafesine herkes dikkat etmeye çalışıyor. Ancak akşamüstü saatinde yoğunluk arttığı için toplu taşıma araçlarında ayaktaki yolcular maalesef birbirlerine yakın durmak zorunda kalabiliyor.

• Vapurda maskesini çenesine indirmiş vatandaşı hemen bir görevli ikaz etti. Buna memnum oldum çünkü belli ki bazı vatandaşlarımız maskeyi hala aksesuar gibi taşımayı sürdürmekte kararlı. O nedenle de görevlilerin bu konudaki hassasiyeti önemli.

• Sokakta ise bazı genç kızların maskeleri kollarına taktığına şahit oldum. Sanırım bu da korona modası. Tabii kime, ne faydası var, tartışılır.

***

“Yeni normal”de gözüme çarpan bir şey daha var ki, en çok canımı bu acıttı. Hatırlarsınız, aylar önce bir yazımda, insanlar sokağa çıkmayınca çevrenin ne kadar temiz olduğunu, doğanın nasıl da kendine geldiğini yazmıştım. Umudum, bu durumu herkesin farkına varması ve yeniden sokağa çıkma vakti geldiğinde artık çevreye karşı daha duyarlı olabilmemizdi.

Maalesef olmadı.

Normalimiz yeni olsa da bizler hala eski duyarsızlığımızda inatçıyız.

Konak’ta çimler ve kaldırımlar hemen eskisi gibi, pislik içindeki haline dönmüştü bile. 1 hafta yetmiş de artmış her şeyi yeniden bozmamıza.

Bu kafayla gidersek, daha başımıza çok işler gelecek ama dileyelim ki iş işten geçmiş olmasın!